A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ayakta Öleceklere ve Ayakta Ölemeyeceklere : Bir Yolculuktur Hayat

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 25 Aralık 2020 12:05:51

“Ayakta ölmek”. Evet evet konuşurken, yürürken, otururken, yazı yazarken, işte örneğin tam da şu satırları oluştururken, “Bana müsâade” demeye bile fırsat bulamadan, aniden çekip gitmek. En iyisinin, en hak edilmişinin böylesine bir ayrılış olduğunu bilenlerin, gidip gelemeyenlerin ama olup bitenleri yine de şu veya bu biçimde “bu tarafa” aktaranların yalancısıyım : Evet ayakta ölmek MÜMKÜN. Acı çekmeden. Kimseleri incitmeden.



“Tam da öyle oldu Hocam, babamla her zamanki gibi sabahın onbuçuğunda çay içtik, sohbet ederken saat onikide nefes darlığı çekmeye başladı, doktor, hastane derken, saat 14’de aramızdan ayrıldı. 77 yaşındaydı. Bizi böylesine terketmesi üzerine babamı tanıyanlar, ‘İyi adamdı, kimseye hiç bir kötülük yapmadığı için ayakta öldü, acı çekmedi’ dediler. Yine onların anlattığına göre, başkalarına kötülük yapanlar, kötülük adamları senin anlayacağın, böylesine kolay, acısız, dertsiz ölümle tanışamazmışlar, ölmeden önce aylarca, kimi kez yıllarca acı çekerler, dertlerine yeni dertler eklenir, analarından emdikleri süt burunlarından gelir sonra, ‘Haydi anca gidersin !’ diye mühür alnının ortasına vurulur ve postalanırlarmış ?”

Bunları bana Yüksel anlattı. Yüksel kendi halinde yaşar, arada bir şiir yazar, ama ŞİİRİNİ KENDİNE SAKLAR, kimseyle paylaşmaz. Cömert adamdır Yüksel, şiir hariç.

Peki kötülük adamları kimler ola? Son on yıllarda haddi ve hesabı bile artık tutulamayan oranlarda artan işten çıkarmalarda rol oynayanlar en başta geliyor. Hele hele bir emekçinin, bir ücretlinin, bir memurun, bir çalışanın, kadın, erkek ve çocuğun işinden olmasına, ekmek kapısının kapanmasına yol açanlar veya bu işi bizzat yapanlar.

Öğrencisine objektif kurallar yerine subjektif değerlendirmeleriyle hakedilmemiş kötü not veren öğretmenler, öğretim üyeleri, “bilim” kadın ve adamları. Başkalarına ait fikri, düşünceyi alıp kendi malıymış gibi pazarlayanlar. Başkalarına ait makaleleri, kitapları yağmalayanlar, çalıp-çırpanlar, hırsızlık yapanlar. Yararlandığı makalelere, kitaplara atıf yapmayanlar.  

Bunların ve benzerlerinin tümü ayakta ölemeyeceklermiş, çok çekecek, başabela dertlerden sonra ancak gideceklermiş. Gidebilirlerse. Kesinlikle çok sürüneceklermiş. Can çekişmeleri bile günlerce sürebilecekmiş, Vişş hele ! yazık yahu.

Ben masumum ve burada sadece bu “işleri” iyi bilenlerin bana anlattıklarını aktarıyorum. Bunlara inanmak veya inanmamak size kalıyor. Ama yine de aklınızda bulunsun. Hayat çünkü öyle kolay kolay da yaşanmıyor. Bu iş uzun sürebilir, o nedenle tedbiri elden bırakmayınız ve kötülük yapmayınız diye bir tavsiyeme de lütfen izin veriniz.

Yaşanmışlıklar bunu dedirtiyor. Kötülük yapanlar varsa hemen vazgeçsinler. Çünkü kötülüğün neresinden dönerseniz o kadar iyidir. Ve ayakta ölmek için ön sıraları alabilirsiniz.

Bunları ölümle hiç bir alışverişimizin olmadığı, bir kış mı ilkbahar mı bilinmeyen bir günün kırkikindisi bastırmadan önceki siyah kırmızı mavi öğleden sonrasında Salon du Livre’de/Kitap Fuarı’nda dolaşırken konuşuyoruz. Yüksel’le.

Birkaç gün sonra bir rastlantı sonucu otobüste karşılaştığım Mehmet Ağlayancerit’le de bu meseleye değindik. Emekliliğine çok az kala bir dostunun kalleşliği sonucu işinden olan ve işten çıkarılmalara doğal bir biçimde karşı Mehmet, ““Portekiz’e bakar mısın, solcu hükümet işten çıkarmayı tümden yasakladı, İspanya’da da solcu hükümet aynı yolda.” Bunun üzerine şaka olsun, kara mizah yapalım diye şu soruya yanıt aradık :
“İşten çıkaranlara, işten çıkarılmaya neden olanlara, hainlere, arkadan vuranlara, ihbarcılara, kalleşlere, hırsızlara, çalıp-çırpanlara, intihal suçlularına, pisliklere ne yapmalı ?”

Mehmet hemen yanıtı yapıştırdı : “Kazığa çakmalı !”

“Yok yahu elini vicdanına koy, derebeylik bitti, demokrasideyiz oğlum. Öyle kazık mazıkla olmaz. Eğer sen de uygun görürsen, daha hafif bir ceza verilsin, ama bir parça da bilinsin. Görünsün. Ne oldukları anlaşılsın. Örneğin iri ve uzun kulaklı olanların kulakları kesilsin !”

Yok daha neler ! Bu da çok sert.

Belki adı geçmeyleri kendi hainliği, kalleşliği, hırsızlığı, puştluğu ve ne yaptıysa onunla kendini dev aynası karşısında seyretmeye bırakmalı. Mahkum etmeye gerek yok çünkü o zaten buna alışkın. Zaten öteden beri spor olarak ta tek yaptığı bu : Aynanın karşına geçmek ve “En büyük Ben ! Benden büyük yok !” demek. Devam etsin.

Aslında o iri ve uzun kulaklarını biraz kesmek te fena olmazdı. Ama işi abatmamak lazım. Ne olur lütfen birazcık ama, ille ki görünsün, bilinsin diye.

Tartıştık ama bir sonuca maalesef ulaşamadık. Birden ayrılık saatimiz geldi. Ayrıldık. Kulağı kesik kaldı. Yitip gitti.

Aslında burada yazdıklarımın bir bölümünü daha sonra kendi ke(n)dimle de konuştum, yine kesin bir sonuca ulaşamadım, hainliği, kalleşliği, puştluğu ispat etmek ve adil bir biçimde cezalandırmak kolay değil. Dahası adı geçmeyenlerin mayasında bunlardan biri varsa zaten çaresi de yok demektir. En iyisi bırakalım aynasına. Kendi kendini yesin bitirsin.

Yok bu kadar da çıkmazcı olmayalım. Belki bir ihtimal vardır herşeye rağmen : Kötülükten bizzat vazgeçmesi. Bindebir olsa bile. İri ve uzun kulakları “küpelerini” kurtardı demektir.

İşte Yüksel’le, Mehmet’le ve kendi kendimle konuştuklarımın tümünü veya tümüne yakınını burada size aktarmak istedim. Maksat bilginiz olsun. İşin özü burada. Burada ilk konumuza, başlangıca dönüyoruz : Ölüme ve yaşama : İki hayattansa bir hayat yeter. Bu hayatta işte ve bilhassa kitap ve ekitap okumayı terslememeliyiz. Kitapsız hayat yaşam olamaz.

Kitap aşkı ilkokul dörtte veya beşte belki ortaokul ikide başlayabilir. Çok daha geç te başlayabilir. Önemli olan başlaması da değildir : Hiç bitmemesidir.

Bunu fakültelerden diplomalarını aldıktan sonra kitap okumayı unutanlar, hatta okumayı bile unutanlar ve geçmiş yıllarından kalmış kitaplarına taş devri kalıntıları gibi bakanlar için yazıyorum : Evet okuma aşkı ilkokul dörtte veya beşte, belki ortakokul ikide veya daha geç başlar ve sürer. Sürmelidir. Sürmezse işe yaramaz : Ekitap ve kitap okumakla yaşam daha güzelleşir. Yeni ülkeler, kimi kurgusal dünyalar, yeni insanlar, kadınlar, erkekler ve çocuklar tanımak olanağımız artar. Hem ekitaplarda ve kitaplarda yazılanlar, hem de kitapları yazanlar arkadaşlarımız olabilirler, bizlerle dolaşabilirler.

He kurban, iki gözüm bu aynen böyledir, haydi kalk, silkelen, yola düş, sen de gel, sen de katıl bize. Ekitap.ayorum.com sitemizde yüz kadar ekitabımızı ücretsiz olarak sunuyoruz. Farzetki yeni yıl hediyesi. Hediye bizden okuması sizlerden.

“Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim !” Aynen. Korona belasına nanik.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Ayakkabılar yapılmaz, yetiştirilir
Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.
Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yükselen o çığlık
Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Roş Aşanada Şofarın Çığlığı ve Hakikatın Sentezinde Marx ve Hegel
Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git