A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ana gibi yar, Anadolu gibi diyar olmaz

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Berna K. Mutlu | 18 Mayıs 2023 06:20:39

İnsan yaşadıklarından ders çıkarıp, şu ana kadar yaptıklarıyla iyi bir şey, faydalı bir şey olmadığını ya da hiçbir şeyin iyiye faydalıya doğru değişmediğini fark ettiğinde, kendinde bir şeyi değiştirmeyi düşünse nasıl olurdu?

Anne beni baştan doğur!

“Birbuçuk aylık”, kadının vücudunun bir zehir gibi görüp atmaya çalıştığı için kusarken, aslında  henüz ortaya çıkmaya başlıyordu. Bu yeni can doğdu, dünyalı oldu da nasıl bir insan oldu?



Belki ekonomist değilim, kimin karnı nasıl doyar, enflasyon sorunu nasıl çözülür aklım ermez; sosyolog değilim, umut pazarlanır mı yeşertilir mi kimseye anlatamam; din alimi değilim kimseye adaleti garantileyemem; felsefe alışkanlıklı bir sosyal varlık olarak ancak soru sorabilirim.

Nereden emin oluyoruz kendi davranışımızın doğru veya faydalı olduğuna?

Bildiklerimizi aldığımız kaynakların güvenilirliğinin ölçütü ne? Duyduğum ya da deneyimimden kaynaklanan anlamalarımın karşılaştırmasını yapabilir miyim hayatı paylaştıklarımla?

Dayandığım değerler benim gibi olmayanın da var olmasını destekliyor mu? Bizi problem çözmeye mi davet ediyor, bir tarafın diğerini yok ettiği ya da içinde erittiği bir şekil mi alıyor?

Anne senin de değişmeni çok istiyorum!

Başkasının kanını alnına süren olmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?
“Biz seni sana seninle anlatacağız. Sonra seni kâlden hâle geçireceğiz” diyen bir insan evreninde yaşıyoruz. Kendimizle izlediğimiz şeylerden öğrenecek neler devşirmişizdir, ne zaman düşüneceğiz?

“Bizim bakışımız kumu değil zerreyi görüyor.” Elbette önümüze kum fırtınaları çıkacak. Belki de hakikat gördüğümüzde değildir. Hakikat sandığımız sisin içinde kim bilir neler gizlidir.

Çareler dediklerimiz neyi düzeltmeyi, güzel, iyi ve faydalı bir hale getirmeyi muştuluyor? Peki ya o güzel, iyi ve faydalı olanın bir mi başka başka mı olduğuna nasıl karar vereceğiz?

Şu ana kadar haklı olduğun veya olmadığını düşündüğün konularda verdiğin tepkilerin memnun olmadığın durumu değiştirmeye yetti mi?

Seçim günü ve anneler günü birleşmiş.
Sandık başına giden herkese de, birine öfkelendiği için haykıran ve bunda kendine hak gören herkese de, hep birilerini düzelten, “o öyle olmasaydı ben başka olurdum” diye birbirini eleştiren herkese de, anneme de kendime de, benzer kırılganlıklarımızın kabuklaştırdığı tavrımızdan yorgun yanlarımızla yepyeni bir sayfayı çevirmeden önce bu sorularla kalalım demek istiyorum.
Ne kadar da hafifti annemin sarı saçları. Tel tel dökülürdü alnına, ensesine, yanaklarına. Ne zaman hiç hoşlanmamaya başladı saçlarından hiç  hatırlamıyorum. Taramaya vakit yaratmadığı için ya bantlarla, yemenilerle topladı, ya da köklerinden kısacık kestirdi daha ileri yıllarda. Halalarıma benzemesem inanacaktım çingenelerden alındığıma. Akça pakça  teni, mısır püskülü saçları ile Balkan bir anneye en benzemeyen yavru kalimeraydım ben. Beni bu yüzden bile daha az sevmiş olabileceğini düşündüğüm çocukluk günlerim olmuştur. Halbuki ben sevmek için çok meşgul olan annemin kendini göremediği bir aynadan bizi görmesinin beklenemeyeceğini çok küçük yaşta bile öğrenmiştim. Kadının adının olmadığını haykıran bir yerde yaşayarak, bir erkeğin gölgesinde kalmayı ya da afişlerde gölge olarak bulunmayı bile varlığımıza kutsamaymış gibi müteşekkir karşılamaya zorlandığımızı da çoğumuz biliyorduk. Ama nedense birbirimize hep aynı öğütleri veriyorduk.

Ne kadar korkmuş görünse de çok cesur bir kadındı annem. Cesur olmasa bunca yabancılığa direnebilir miydi? Şehirlere yabancı, ülkelere yabancı, ideolojilere yabancı, erkeklere yabancı, kadınlara yabancı, danslara, şarkılara, aşklara, ihtiraslara, yaban ya da medeni olana, anaya, babaya, akrabaya yabancı yaşamaya dayanabilir miydi, pes etmeyen bir gücü olmasa. Rüyalarında bir iz sürücüyken, kahvelerden günleri, olayları, niyetleri okurdu. Şimdi ya çok az uyuyor ya da rüyalarını hatırlamıyor. Kahveden yüz çevireli de çok oldu. Şimdilerde en fazla dua okuyor. Ama bence aciliyetine göre sıralanan dualarından, kabul ile korku arasındaki diyalektiğin yeni bir hal oluşturmasına zaman kalmıyor.

Keşke insanlar inandıklarını söylediklerine uygun yaşayabilselerdi. O zaman bildiğin, anladığın, öğrendiğin, tavsiye ettiğin halinden de belli olurdu. Ne kadar kabul etsek o kadar direniyoruz, ne kadar çok emek veriyorum desek o kadar samimiyetinden, içeriğinin gerçekliğinden-özünden  uzaklaşıyoruz. Daha sade anlatabilmek, aynı yalınlıkla anlaşılmak isterdim. Ama ne yapalım ki anlattıklarımız da yaşadıklarımızdan ceplerimizde kalan sözcükler kadar.

Bir anneler günü insan annesi ile ilgili ne anlatmak ister?

Biz anne babamızdan hangi özellikleri taşıyoruz?

Annemle yaşadığımız evlerde yerlere kadar olmayan camların yerlere kadar perdeleri hem camın dışındaki dünyayı, hem pencerenin oturduğu iç duvarları örterdi. Annem de o perdenin arkası kadar bir gizemdi benim için. Bazen “deliler doluşmuş bakıyor” gibiydi gözlerinden, bazen ufuktaki bir gemiyi uğurluyor mu bekliyor mu anlamadığın bir uzaklıktaydı dikkati. Göz göze geldiğimiz anları bulmaya çalışıyorum; hüzün, ayrılık, özlem, pişmanlık, suçluluk, kırgınlık, kızgınlık, sevgi, merhamet her telden okuduğum bakışlar geliyor aklıma. Ama hepsi çok uzaklarda çok derinlerde kalmış gibi. Hafızamda tadından başka, hissimden başka bir şey kalmıyor günler eklendikçe yaşıma. İnsan kendisinden ne zaman vaz geçtiğini hatırladığı zaman, bir başkasından ne zaman vazgeçtiğini anlıyor. Kendimizden kaçamayacağımız gibi, bağlarımızdan da tamamen kopmuyoruz. Annemin karnında taşıdığı bedenim büyüyüp değiştikçe, ruhum yeni yeni uyanıyor gibi.

Ne kadar da anladığımı, farkında olduğumu sanıyordum. Sürekli söylemek, sadece kendinde kendi çerçevence dinlemek ve söylemek, duyulacak bir şeye ihtiyaç duymamak, kendinde buldum sanıp dışına hiç bakamamak gibi oyalanmalarımız olmasaydı, daha farklı ne gelirdi başımıza? Alem içindeki alemde ne küçük kıyametler kopuyor, herkes kendi kıyamını yazıyor, biz burada ne anlatıyoruz acaba, dediğim de oluyor.

Ne bileyim, annem 65. Yaşına girmiş, üstüne bir anneler günü gelmiş, aynı gün seçim olacakmış. Tarkovsky’den Ayna’yı izliyor görüntülere kopuyorum, birikip baskı yapıyor, kafadakileri boşaltmam şart oluyor. Duygusal nedenlerle masanın başına geçip rasyonel bir mesaj nasıl verebilirim?

Bir şarkı da var içerde ama, net bir şey diyemiyorum şu an,  size hangisi geliyorsa sizin için o olsun. Ben dertleşmiş olayım, bir de dileğim olsun.  Vatanın koynunda sımsıkı tutulduğunu hissettiğin bir ana kucağı gibi olsun; konu komşunla güzel güzel geçindiğin, bayramlaştığın bir yere dönsün, bilenle bilmeyen bir olmasın ama, bilmeyen bildiğini zannetmesin, bildiğini zanneden bilmediğini düşündüğünü hor görmesin.


Bu yazıyı yazarken İlham aldıklarım ya da etkileyen unsurlar;
Mevlana Celaleddin Rumi
Tarkovsky
Sürücü koltuğunda oturan tüm erler (babalarımız, kardeşlerimiz, kocalarımız, sevgililerimiz, yöneticilerimiz)
Yan koltukta oturduğumdaki duygularım
Mustafa Kemal Atatürk’ün Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’i ve onu hatırlatan Metin Bobaroğlu
Nezih Uzel
Çocukluğumda annemin saçlarını toplamadığı zamanları

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Zehra { 22 Aralık 2023 01:27:21 }
Yine çok dokunaklı, kalbine kalemine sağlık.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git