![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
E-imza ile sahte diploma: Devleti kandıran ağ nasıl kuruldu?
![]() ![]() Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen son iddianameye göre 220 şüpheliden 65'i hakkında dava açıldı. Skandal, kamuoyunda "Sisteme nasıl bu kadar kolay sızıldı?" ve "Bu sahtekarlık kimleri kapsıyor?" sorularını beraberinde getirdi. İddialar arasında, 400 akademisyenin sahte diplomayla atandığı bilgisi de yer aldı. Ancak bu iddia Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yalanlandı. Diğer yandan, sahte diploma ile kamu görevine atanan MHP'li bir siyasetçinin eşi ile Osmanlı hanedanı mensubu olduğu ileri sürülen bir başka şüpheliye dair iddialar da kamuoyunda geniş yankı buldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, mayıs ayında yine sahte diploma ve ehliyet düzenlemeleriyle bağlantılı olarak 134 kişi hakkında daha dava açmıştı. Hazırlanan iki iddianameye göre toplam sanık sayısı 199'a ulaştı. Skandal nasıl ortaya çıktı? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma, üniversitelerin öğrenci bilgi sistemlerinde tespit edilen olağandışı veri değişiklikleriyle başladı. Mezun olmayan kişilerin mezun gibi gösterildiği, bazı öğrencilerin not ortalamalarının olağan dışı şekilde yükseldiği ve diploma bilgilerinin e-Devlet'e yansıdığı belirlendi. Bu tespitler üzerine başlatılan inceleme, bireysel usulsüzlüklerin ötesinde organize bir yapıya işaret etti. Sahte diploma soruşturması kapsamında toplam 134 kişi hakkındaki ilk iddianame, mayıs ayında tamamlandı. Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nde şüpheliler hakkında dava açılırken, "ÖSYM Kanunu'na muhalefet", "resmi belgede sahtecilik", "bilişim sistemine girme", "verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme" suçlarından 6 yıldan 45 yıla kadar değişen sürelerde hapis cezaları talep edildi. İddianamede şüphelilerin, TÜRKTRUST ve E-İMZATR isimli elektronik sertifika sağlayıcıları aracılığıyla Gazi Üniversitesi ile Milli Eğitim Bakanlığı sistemlerine girdikleri, Gazi Üniversitesi'nde mezuniyet kaydı oluşturularak diploma düzenledikleri, başarısız adayların sınav sonuçlarını değiştirdikleri, sahte belgeler karşılığında 400 bin liraya kadar para talep ettikleri, bazı kişilerin kimlik bilgilerini çalarak farklı kişiler adına e-imza ürettikleri belirtildi. Soruşturmanın ikinci aşamasında ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) Eğitim ve Öğretim Başkanı ile 14 üniversitenin öğrenci işleri daire başkanları ve personeline ait e-imzaların kopyalanmasıyla ilgili 65 şüpheli hakkında daha iddianame hazırlanarak dava açıldı. Şüpheliler hakkında 5 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası talep edildi. ![]() İddianamede yer alan bilgilere göre, şüphelilerden bazıları kamu görevlisi gibi gösterilerek sahte kimlik belgeleriyle e-imza sertifikaları aldı. Bu e-imzalar aracılığıyla üniversitelerin öğrenci bilgi sistemlerine giriş yapıldı. Sistemlere erişen şüpheliler, sahte kimlik bilgilerinin yanı sıra gerçek kişilerin bilgilerini de kullanarak sahte diploma ve transkript düzenledi. Not ortalamaları artırıldı, mezuniyet tarihleri ve diploma numaraları girildi. Bu bilgiler daha sonra Yükseköğretim Kurulu Bilgi Sistemi (YÖKSİS) üzerinden e-Devlet'e aktarıldı ve böylece belgeler resmiyet kazanmış gibi göründü. İddianamedeki çarpıcı ayrıntılar Soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması düzenlendiği belirtiliyor. İddianameye göre 108 kişinin ehliyet (yazılı ve direksiyon) sınav sonucu değiştirildi, bunlardan 10'u adına sahte sürücü belgesi basılıp teslim edildi. Şüpheliler hakkında resmi belgede sahtecilik, kamu kurumlarını dolandırma, bilişim sistemine izinsiz erişim, kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı ve suç örgütü kurma suçlamaları yöneltildi. Sanıklar hakkında 5 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamenin dikkat çeken bölümlerinden biri ise 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremde hayatını kaybeden bazı kişilerin kimlik bilgilerinin kullanılması oldu. Bu kişilerin sistemde öğrenci gibi gösterilerek adlarına diploma düzenlendiği tespit edildi. Diplomaların 250 bin ila 2,5 milyon TL arasında satıldığı, bazı ödemelerin kripto parayla yapıldığı belirtildi. Kurumlar ne diyor? Soruşturmanın basına yansımasının ardından hem Yükseköğretim Kurulu (YÖK) hem de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) açıklama yaptı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, ilgili üniversiteler ve YÖK nezdinde idari incelemelerin başlatıldığını duyurdu. Sahte diplomaların önüne geçilmesi ve cezai yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi için yasal düzenleme gerektiğini belirtti. DMM ise sosyal medyada yayılan "400 akademisyen usulsüz atandı", iddialarının asılsız olduğunu savundu. DMM açıklamasında '400 akademisyenin usulsüz atandığı' yönündeki iddianın, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayandığına dikkat çekildi. Özçağdaş: Sorumlular istifa etmeli CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada BTK'nın sessizliğini eleştirdi. "Biraz utanma olsa Ulaştırma Bakanı ve BTK Başkanı şimdiye kadar istifa ederdi" diyen Özçağdaş, sahte belgelerin e-imzalar yoluyla düzenlenmesini "Türkiye'nin dijital egemenliğine saldırı" olarak değerlendirdi. 400'den fazla akademisyenin unvanlarının değiştirildiği, başarısız kişilerin ehliyet ve diploma bilgilerinin başarıya dönüştürüldüğü iddialarına dikkat çeken Özçağdaş, "Bu bir ulusal egemenlik krizidir. Sorumlular derhal istifa etmeli" çağrısında bulundu. Benzer skandallar dünyada da yaşandı mı? Türkiye'deki sahte diploma skandalı, hem ölçeği hem de sistematik yapısı nedeniyle bugüne dek dünya genelinde yaşanan benzer olaylardan daha büyük bir dijital güvenlik krizine işaret ediyor. Yine de başka ülkelerde de benzer dolandırıcılık vakaları kayda geçmiş durumda. Hong Kong'da University of Hong Kong'a yapılan başvurularda sahte belgelerle kabul edilen öğrenciler tespit edildi. 2022'de sahte Cornell Üniversitesi diploması sunan bir kişi 17 hafta hapse mahkûm edildi. İngiltere'de ise "bogus colleges" olarak bilinen sahte eğitim kurumları, öğrenci vizesi ve diploma ticareti için kullanıldı. Bu durumun ardından Higher Education Degree Datacheck (HEDD) adlı resmi doğrulama sistemi devreye alındı. Bu sorunla baş etmek için çeşitli ülkelerde blokzincir tabanlı çözümler yaygınlaşıyor. Açık standartlarla geliştirilen Blockcerts, Verifi‑Chain ve EduChain gibi sistemler, akademik belgeleri değiştirmeye karşı koruma sağlıyor. Böylece, belgelerin doğruluğu merkezi olmayan veri tabanları üzerinden anında teyit edilebiliyor. Kaynak : DW | Pelin Ünker
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |