![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
![]() Kavala'nın 2022'deki mahkumiyetine ve Yargıtay'ın 2023'te Kavala'nın mahkumiyetini onayan kararına karşı Anayasa Mahkemesi'ne yapılan iki başvurunun da henüz sonuçlanmadığına dikkat çekildi. ![]() Örgütün raporunda, kamuoyunda "8'inci Yargı Paketi" olarak bilinen yeni yasal düzenlemelerin Türk Ceza Kanunu'nun 220/6 Maddesi ("terör örgütü adına suç işlemek") hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararını tam olarak uygulamakta da başarısız olduğu belirtildi. Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın yanı sıra avukat Can Atalay'ın da hakkında Anayasa Mahkemesi'nin üst üste verdiği üç tahliye kararına rağmen milletvekilliği düşürülerek hâlâ cezaevinde tutulduğuna dikkat çekildi. Raporda keyfi gözaltı ve yargılama uygulamasına da dikkat çekilerek, Şubat ayında İstanbul Adalet Sarayı önünde meydana gelen silahlı saldırının ardından kentte yapılan baskınlarda, Halkın Hukuk Bürosu'ndan dört avukatın da aralarında bulunduğu 96 kişinin "keyfi olarak gözaltına alındığı" belirtildi. Avukatlardan Didem Baydar Ünsal, Seda Şaraldı ve Betül Vangölü Kozağaçlı hakkında, suça katılımlarını gösteren herhangi bir kanıt olmadan "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan iddianame hazırlandığı hatırlatıldı. Raporda Mayıs ayında 24 Kürt siyasetçinin, kamuoyunda Kobani Davası olarak bilinen davada "silahlı terör örgütüne üye olma" suçu dahil temelsiz siyasi suçlamalarla dokuz yıldan 42 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldığına da dikkat çekildi. İfade özgürlüğünde Açık Radyo örneği: Af Örgütü, Türkiye'de ifade özgürlüğü başlığında da geçen yıl karasal yayın lisansı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından iptal edilen Açık Radyo örneğine değindi. Raporda, her yıl Ermenilere yönelik 1915 katliamlarının anıldığı gün olan 24 Nisan'da yayımlanan Açık Gazete programında, bir konuğun "Ermeni Soykırımı"na ilişkin yorumları nedeniyle radyoya idari para ve beş gün program durdurma cezası verildiği hatırlatıldı. Raporda, "Radyo para cezasını ödedi ancak beş günlük program durdurma kararına uymadı. Yıl sonunda radyonun karara itirazı henüz sonuçlanmamıştı" denildi. Raporda, Ankara'nın barışçıl toplanma özgürlüğüne yönelik artan baskısı da mercek altına alındı. Feminist Gece Yürüyüşü, 1 Mayıs Taksim kutlamaları, Cumartesi Anneleri'nin haftalık protestolarına yönelik kısıtlamalar ve Onur Yürüyüşleri'nin "hukuka aykırı olarak" yasaklandığı hatırlatıldı. Feminist Gece Yürüyüşü, 1 Mayıs kutlamaları ve Cumartesi Anneleri'ne ilişkin hak ihlalleri kararlarına rağmen, bu eylemlerin engellendiği belirtildi. Buna karşın Filistinlilerle dayanışma eylemlerinin çoğunlukla "yersiz kısıtlamalara maruz kalmadan" gerçekleştirildiği; ancak kolluk görevlilerinin, Türkiye yetkililerine İsrail ile ticarete son verme çağrısı yapan protestoları engellediği belirtildi. Kadın cinayetleri : Raporda Türkiye'de kadına yönelik şiddetin de hâlâ yaygın biçimde görüldüğü kaydedildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2024'te erkeklerin 394 kadın cinayeti işlediği, 259 kadının ise şüpheli koşullarda ölü bulunduğuna dikkat çekildi. ![]() Af Örgütü'nün raporunda bazı göçmen ve mültecilerin yasa dışı biçimde geri gönderilme riskiyle karşı karşıya kaldığı tespitine de yer verildi. Bunun yanı sıra devlet görevlileri tarafından yapılan insan hakları ihlallerinin mağdurlarının karşılaştığı cezasızlık kültürüne de değinildi. Türkiye'nin genel iklim politikaları ise "kritik derecede yetersiz" olarak değerlendirildi. "Tarihi dönüm noktası" uyarısı Af Örgütü'nün 150 ülkeyi kapsayan raporunun önsözünde, son on yılda dünya genelinde otoriter yasaların, politikaların ve uygulamaların "istikrarlı bir şekilde yayıldığı" ifade edildi. Alınan siyasi kararların eşitsizliği derinleştirdiği, yoksulluğu artırdığı ve "milyarderleri daha da zenginleştirdiği" belirtilerek "Covid-19 pandemisi, güçlü devletlerin açgözlülüğünü, ırkçılığını ve bencilliğini açıkça ortaya koydu; milyonlarca insanın ölümüne seyirci kalındı. İklim kriziyle karşı karşıya kalan devletler ise, 2015 yılında Paris'te verdikleri sözleri büyük ölçüde yerine getirmekte başarısız oldu" denildi. Dünyanın "tarihi bir dönüm noktasında olduğu" belirtilerek kimi güçlerin insan hakları ideallerini hedef aldığı ve "İkinci Dünya Savaşı ve Holokost'un kanı ve acısıyla şekillenen uluslararası sistemi yok etmeye çalıştıkları" ifade edildi. Donald Trump'ın ikinci kez ABD Başkanlığı koltuğuna oturmasından bu yana attığı endişe verici adımlara da dikkat çekilen raporun önsözünde, diğer yandan sorunun Trump'la da sınırlı olmadığının altı çizildi. Raporda, "Kararlı ve cesur bir direniş gösterilmezse, bu tarihi dönüm noktası tarihi bir dönüşüme evrilecek. Sadece bir değişim dönemi değil, bir çağ değişimi yaşanacak" ifadelerine yer verildi. Sudan, Gazze ve Ukrayna'da devam eden çatışmaların yarattığı tahribata da yer verildi. İsrail'in 7 Ekim 2023'te maruz kaldığı Hamas saldırılarının ardından Gazze'ye başlattığı saldırıların boyutuna işaret edilerek, "dünyanın bu tarihten beri canlı yayımlanan bir soykırıma tanıklık ettiği" ifade edildi. "İsrail, binlerce Filistinliyi katleder; aileleri, yaşam alanlarını, hastane ve okulları yok ederken devletlerin olanları izlemekle" yetindiği eleştirisi yöneltildi. Ukrayna'da, Rusya'nın saldırılarının her gün ölüme ve yıkıma yol açtığı vurgulanırken Sudan'da ise silahlı grupların "akıl almaz boyutlarda cinsel şiddet uyguladığına" dikkat çekildi. Sivil toplumun direnişine vurgu : Ancak örgütün dikkat çektiği bu karanlık tabloya rağmen dünya genelinde olumlu gelişmeler de gözleniyor. Örgütün raporunda, geçen yıl dünya genelinde "sayısız insanın adaletsizlik ve baskıya karşı direnişi" de belgelendi. Raporda, milyonlarca insanın, Gazze'deki savaş suçlarına ve soykırıma karşı protesto gösterileri düzenlediği ve Gürcistan'da on binlerce kişi baskıcı yasalara karşı sokağa çıktığı hatırlatıldı. Farklı ülkelerdeki mahkemeler, LGBTİ+ bireylerin haklarını güçlendiren kararlar alması ve uzun süren mücadelelerin ardından, aralarında Wikileaks'in kurucusu aktivist Julian Assange ve Alman-İranlı kadın hakları savunucusu Nahid Taghavi'nin de bulunduğu tutukluların serbest bırakılması gibi olumlu gelişmelerin de yaşandığına dikkat çekildi. Örgütün önsözünü kaleme alan Genel Sekreter Agnès Callamard'a göre, bu karanlık tablo bir kez daha sivil örgütlerin kritik önemini ortaya koydu. Bu tablonun mimarlarına karşı örgütlü bir direnişin sadece gerekli değil, aynı zamanda "tek meşru seçenek" olduğunu belirten Callamard, devletin insan haklarını korumakta başarısız olduğu dönemlerde olduğu gibi bugün de insan hakları savunucularının ayağa kalktığına dikkat çekti. "Ortak onurumuzu tehlikeye atan gücün ve karın pervasız rejimlerine karşı direniyorlar ve bir kez daha sivil toplumun insan hakları ve temel özgürlüklerin ön cephesi olduğunu gösteriyorlar" diyen örgüt Genel Sekreteri, "Direnmek zorundayız. Direneceğiz" ifadelerini kullandı. Kaynak : DW
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |