![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
DEVLET NEDİR
![]() Devletin mutlaka bir başı olurdu. Kendisine hükümdar denilirdi. Hatta han olarak da anılırdı; mesela Alp Arslan Han, Melik Şah gibi tanımlanırdı. Kimi yerde ise sultan denilirdi kendilerine. ![]() Selçuklu İmparatorluğu’nun başına gelen bütün hükümdarlar, halka çok mülayim yaklaşır, onların iyiliği için çalışırlardı. Anadolu’yu işgal ettiklerinde de halka zulüm değil, adalet dağıtmışlardı. Hepsi de bir devlet geleneğini ülkelerinde sürdürmüştü. Bilhassa hükümdarların eşleri her ne kadar devlet işine katılmasa da, halkla bütünleşen bir çalışma içinde olmuşlar. Bilhassa yönetilen ülke içinde Hakanların eşleri iki konuda çok etkili olmuşlar. Birincisi şifahanelerin yapılması konusunda çalışmışlar. Bir de eğitim konusunda kütüphanelerin yapılması ve medreselerin inşa edilmesine ön ayak olmuşlar. Sultanların eşleri de “Hatun” adıyla anılmıştır. Bilinen isimler içinde Terken Hatun, Demetre Hatun ve Gevher Nesibe Hatun öne çıkan sultan eşleridir. Hepsinin kökleri Kınık boyundan gelmiştir. Anadolu’da Selçuklu döneminde Moğol saldırıları sonucunda Kayı aşireti soyundan gelen Kaya Alp’in oğlu Süleyman Şah, 400 aile ile birlikte, oğlu Ertuğrul Gazi başlarında Erzurum civarına yerleşirler. Selçuklu Hükümdarı I. Alaeddin Keykubat’a yardım ettiğinden dolayı Kayı aşireti, Selçuklu hükümdarı tarafından Söğüt ve Domaniç civarına 400 aile ile yerleşmesine izin verilmiştir. İşte Ertuğrul Gazi ile başlayan bu yerleşimde Kayı aşireti, Osman Bey zamanında devlet geleneği yaratmaya çalışmıştır. Genelde kervan yollarını haraca kesen bir sistemle yönetilen aşiret, devlet düzenine her ne kadar geçmiş olsa da, eşkıyanın, “şakî” olduğuna inanırım. Tarım düzenine geçmeden önce kervanların korkulu rüyası olarak boy gösteren Osmanlı, devlet olarak gözükse de ilk dönemlerinde Bizans tekfurlarını da haraca bağlayan bir düzen kurmuşlardır. Bu gelenekte devletin başında yine sultanlar bulunmuş, eşlerine de Hatun denilmiştir. Bu dönemlerde halktan vergi toplamaya başlayan Osmanlı Devleti, birçok geleneği de beraberinde yerleştirmiştir. Önemli bir tespit: Osmanlı Devleti’nin ilk Başkanı Osman Bey’in eşi, aynı aşiretten Malhatun’dur. Orhan Gazi’nin eşi Holofira, Yarhisar Tekfurunun kızıdır. Orhan Gazi’nin diğer eşi Asporça Hatun’dur. I. Murat’ın eşi Tamara Hatun, sonra I. Beyazıt’ın eşi Angelina Hatun diye devam etmektedir. Osmanlı Devleti’nde Oğuz soy ağacı, Orhan Gazi’nin evliliği ile son bulur. Daha ileride Ukrayna, Macar, Yunan asıllı hatunlar, Osmanlı Devleti’nin idaresine de müdahil olmuşlardır. Çok güzel söz söylemişler. Bir örnek; Valide Hürrem Sultan’ın Padişah’a söylediği, “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe.” Devlet işlerine ne kadar müdahil olduklarının bir resmidir bu cümle. Ancak kurulan devlet düzenin ve buna bağlı kuralların, iyi bir yönetim şeklini gösterdiği söylenir. Hukuk ve buna bağlı kurallar, Sultan Süleyman’dan sonra daha da yazılı kurallara dayalı olmuştur. Hatta denizlere de açıldıktannra, Osmanlı’da bir de deniz hukuku düzeni oluşturulmuştur. Bundan altı yüz sene evvel kurulan düzene, bilhassa Akdeniz’de kıyısı bulunan bütün ülkeler bu kuralları kabul etmiştir. “Osmanlı’da Deniz Hukuku” konulu seminerde konuşan Dr. Thomas Goodrich’in anlattığı konular, Piri Reis Üniversitesi’ndeki kütüphanede sergilenmektedir. Bütün bu dönemlerde Anadolu’da yaşayan halk için hukuk düzeni oluşturulmuş, bunu uygulaması için hukuk üzerinde hassasiyetle durulmuştur. Hukuk düzeni kadıların inisiyatifine bırakılmış, her iki yanda büyük cebi olan kaftanlarla hukuk dağıtırmış kadılar. Günümüz Türkiye’sinde her ne kadar cüppelerin cepleri olmasa da, Saray güdümlü HSK gibi bir kuruma hükmeden Saray Naibi’nin elindeki Demokles’in kılıcından korkan, adalet dağıtması gereken cüppeliler ülkemde yaşamaktadır. Bakın, geçen bin yıllık bu topraklarda kadına gösterilen saygı, bugünkü kadar yerlerde sürünmemişti. Sadece İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığımız tarihten itibaren 2024 senesi sonuna kadar 1219 kadın cinayete kurban gitmiş olması utanç vericidir. Ayrıca ölen 1254 kadının ölüm nedeni ise hâlâ bilinmemektedir. 2025 senesi ilk 6 ayında 136 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, diğer taraftan ölen 145 kadının ölüm nedeni hâlâ bilinmemektedir. Tıpkı Nadira Kadirova’nın öldürülmesi gibi, faili meçhul bir cinayet. Bir insan intihar için kalbine 2 defa ateş edemez. Ülkemdeki mevcut hukuk düzeninin, kadıların dağıttığı adaleti aratır duruma getirdiğine inanmaktayım. Mevcut yasalara uymayan vicdan, sürgün ile Beştepe üçgeni arasına sıkışan bir hukukun, ülkemin ana yapısını sarsmakta olduğunu görmemek için kör olmaya gerek yok. Muktedir olmak adına, iktidarda kalmak için her şeyi yapacağını dile getiren Naib’in, eşkıyanın uzantısı ile görüşmeye başlaması, binlerce şehidin anne, baba ve sevdiklerini hiçe saymaktan başka nedir? Halka danışmadan adımlar atılmasını, şehit yakınları adına, sade vatandaş olarak, içime sindirememekteyim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |