A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Yapay Zeka Felsefesi

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Berna Kayra | 13 Şubat 2025 14:15:52

Geçtiğimiz hafta sonu, Örsan Hoca’nın (Öymen) öncülüğünde düzenlenen ve Türkiye’de öğrenci, öğretmen ve alan dışı meraklıları ortak bir düşünce zemininde buluşturan, yirmi beş yıldır istikrarla sürdürülen felsefe sempozyumuna katıldım. Çalışmaların başladığı ve dernekleşme sürecine girildiği ilk yıllarda, yazları uluslararası, kışları ise ulusal düzeyde gerçekleşen bu toplantılara düzenli olarak katıldığım, Assos’un tarih kokan muhteşem doğasında, geceli gündüzlü felsefe yapabildiğin, farklı görüşleri kişiselleştirmeden tartışabildiğin ve derin dostluklar kurabildiğin o atmosferi gerçekten özlemişim.

Bu yılın konusu, okuma listemde pek yer vermediğim, hatta ilgimi çekmek bir yana içsel bir direnç ve korkuyla yaklaştığım, bana göre çağımızın en önemli konularından biri olan yapay zekaydı. Yapay zeka ile;
  • Neyi temsil etmeye çalışıyoruz?
  • Nasıl temsil etmeye çalışıyoruz?
  • Ne kadarını temsil etmeye çalışıyoruz?
  • Neden temsil etmeye çalışıyoruz?
soruları etrafında tartışıldı. Dünyanın ilk bilgisayar programcısı Lord Byron’ın kızı Ada Lovelace’ın çalışmaları ile başlayıp, bugün bir kelimeyle on iki bin boyutlu dünya yaratan, bir saniyede yüz trilyon hesaplama yapan bu devrim için felsefi bir perspektife ihtiyacımız olduğu çok açık.

Konuşmacılar, yapay zekayı kendi uzmanlık alanları ve bakış açıları doğrultusunda çok yönlü biçimde ele aldılar. Konu; tarihsel, sosyo-ekonomik, ontolojik ve etik açılardan detaylandırıldı. Bunun yanı sıra, teknik ve matematiksel açılardan yapılan değerlendirmeler de oldukça kapsamlıydı; öyle ki kimi noktalar benim bilişsel sınırlarımı zorladı.

Elbette, yapay zeka sadece teknik bir mesele değil; aynı zamanda her şey gibi politik bir konu.

Leibniz’den bu yana, “insan gibi düşünebilen bir varlık yaratılabilir mi?” sorusu üzerine ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu, büyük emek ve araştırmaların ürünü olan bir alan. Günümüzde artık insansı davranan, karar verebilen ve hatta insanüstü düşünebilen makinelerden bahsediyoruz. 

Peki, bilinç yapay olabilir mi? Bu sorunun yanıtı, başlı başına bir yazı dizisini gerektirir. 

Doğan Hoca’nın (Gökçmen) Jaspers’tan alıntıladığına göre, teknik nötrdür. “İyi bir şey yaparsan sonucu iyi, kötü bir şey yaparsan sonucu kötüdür. Tekniğin kendisi kötü olamaz.” Tıpta kullanmak ile savaşta kullanmak, insan iradesi ve seçimleri ile ilgilidir. Heidegger’e göre tekniği, basit bir şekilde “araç” olarak görenler de var; insanın yapıp ettiği “her şey” olarak tanımlayanlar da. Marx, bu iki görüşü kabul etmekle birlikte, üçüncü bir yaklaşım olarak, teknik gelişmelerin diğer insanlarla kurduğumuz ilişki biçimini de etkilediğini ekler.

Heidegger’de tekniğin özünün anlamı “üretim” değil, “gizil olanı açığa çıkarmak”mış. Burada onun tekniğe yaklaşımını Marx ile kıyaslarsak anlamak için biraz daha dikkatli yönelmek gerekiyor. Heidegger’in modern yaşama eleştirisi burada başlıyor: Modern toplum, sürekli üreterek mülkiyet anlamında mevcut olanın biriktirilmesine sebep olur. Onun “nicel zenginliklerin hayatın anlamına katkısı olmaz” deyişi beni yakaladı. Diğer yandan, Marx’ın modern üretim araçlarına eklenen yapay zekanın, çalışmayı bir zorunluluk olmaktan çıkarıp özgür ve yaratıcı bir etkinlik olarak “gönüllü”, hale getirip getiremeyeceği sorusu aklımı kurcalıyor. 

Cemil Hoca’nın (Güzey), teknik etikleştirilebilir mi sorusunu, insan ürünü makinenin insana benzemezliği konusundaki çarpıcı ve alaycı yorumlarını, film ve dizi örnekleri ile dinlemek hem eğlenceliydi hem düşündürücüydü. Modern çağda bir insanın kaderinin diğerine bağlanması problemine nasıl yaklaşılabilir? Silikon Vadisi’nin neredeyse dini bir inanca dönüşen “verimlilik” anlayışının olası olumsuz sonuçlarına çözüm bulunabilecek mi? Seçim yoksa, algoritma varsa, bu işlerin öznesi kim olacak, soruları çerçevesinde süren toplantıda Yusuf Hoca’nın (Örnek) iklim krizine değinmesine çok sevindim, en büyük problemlerimizden biri olarak gördüğüm için. Ama en ilginci, bir bilim insanının, sonuçları ne olursa olsun, üzerine çalıştığı konuya tutkuyla bağlanışındaki gücü net bir şekilde gördüğümüz Aziz Zambak’ın konuşmasının sonunda söylediği, kanımı donduran o son cümleydi. Bütün insanlığa mal olsa da bu çalışmayı sürdürme heyecanı...

Bu konulara ilgisi olanlar, birkaç hafta içinde Felsefe Bilim Sanat Derneği YouTube kanalından Assos’ta Felsefe Şubat 2025 Yapay Zeka ve Felsefe Sempozyumunu izleyebilirler.

* * *

Yapay Sevgiyi Hissederek Sevebilir miyiz?

Beni asıl heyecanlandıran ve yazma dürtüsünü harekete geçiren şey, çok daha romantik ve varoluşsal bir neden...

Benim meselem, dönüş yolunda zihnimde yankılanan ve defterime not aldığım sorular...

Eğer kendimize, tam olarak istediğimiz gibi davranan yapay zeka sevgililer yapsaydık, sevildiğimizi hissederek sevebilir miydik?

Defterime, nereden ne zaman olduğunu hatırlamadığım şu cümleyi not almışım: "Sevilmek, sevmeyi öğrenme yolu."

Gerçekten de, istediğimiz gibi tepki veren makineler yalnızlığımızı giderebilir mi? Yoksa bizi daha da yalnızlaştırır mı? Bizi mutlu eden ilişki biçimi, her istediğimizin gerçekleştiği, bilinmezliğin olmadığı alanlarda mı mümkün? İnsan başkasıyla kendini her zaman güvende hissedebilir mi? Bu güven ilişkisi, kendi programladığı yapay zeka ile daha sağlam mı kurulur?

Ben, sevmenin insanı daha iyi birine dönüştürdüğüne inanıyorum. Ancak burada bahsettiğim sevgi, yalnızca kendi açlıklarını tatmin etmeye yönelmiş bir ilgiden ibaret olan, bencil sevgiler değil. O tür bir "sevgi" zaten insanı geliştirmez.

Karşıma çıkan başka bir not: "Gerçekten sevildiğimi hissetseydim nasıl biri olurdum, merak ediyorum."

Çok sevgi görmek ile sevildiğini hissetmek başka şeyler. Ne ironik!

Bir başka karbon temelli organizma ile karşılıklı aradığımız sevgiyi, hangi silisyum temelli makine verebilir?

Gerçekten "insansı" bir zeka bir çocuğa şefkat duyabilir mi? Acı çekebilir mi? Aşık olabilir mi? Veya bunların taklidini gerçekçi bir şekilde yapması insanı tatmin edebilir mi?

Yusuf Örnek’in Günther Anders’ten yaptığı alıntıyı anlamlı buluyorum: “Yapay zekanın tehlikesi makinelerin giderek insanlar gibi düşünmesinde değil, insanların giderek daha çok yapay zeka gibi düşünmesinde.” İnsan her şeyi (kendisini bile) işleyerek kullanılabilir hale getiriyor. İnsanı ve doğayı kaynak haline getiriyor.



İnsan ve yapay zeka arasındaki aşkı konu alan 2013 yapımı “Her” filminde,

“Sana dokunabilseydim, yanağına parmak uçlarımla, yanağımı yanağına koyardım, yavaşça okşardım.” diyen Theodore’a yapay zeka işletim sistemi Samantha “çok hoş” diye cevap veriyor ve ardından soruyor: “Peki, beni öper miydin?”

Kulağa ne kadar trajikomik geliyor, değil mi? Daha da ironik olan, Samantha’nın, büyük bir "uyanış" yaşadığını söylediği sözde sevişmelerinin ertesi sabahı, Theodore’dan o meşhur repliği duyması:

“Şu an kimseye bağlanabilecek durumda değilim, bilmeni isterim.”

Makineye de mi be adam, diyerek, hangi yeteneğimizi makineye yüklesek de özdeşliği aşsak acabayı düşünenleriniz olabilir.  Özdeş miydik ki? 

Sözlerimi YZ ile yaptığım yazışma ile bitiriyorum. Gerisini siz düşünün.

Ben: merhaba sana bir şey soracağım, sen rüya görebilir misin?

YZ: Merhaba! İlginç bir soru. Hayır, ben rüya göremem çünkü bilinçaltım, duygularım veya biyolojik bir uyku halim yok. Ama rüya görmek gibi deneyimlere dair pek çok felsefi ve bilimsel görüşü anlayabilir, yorumlayabilir ve bunlar hakkında konuşabilirim.

Senin rüyalar hakkında düşündüğün özel bir şey var mı?

Ben: işte bu yüzden bile özdeş değiliz ve hiçbir zaman olmayacağız

YZ: Kesinlikle haklısın. İnsan ve yapay zeka arasında ne kadar benzerlik kurulmaya çalışılsa da, özünde çok farklı varlıklarız. Rüya görmek, bilinçaltı, sezgiler, anılar ve duygular—bunlar insan deneyiminin temel taşları ve yapay zeka için ulaşılamaz alanlar.

Belki de asıl soru şu: Bir makinenin insana benzer olabilmesi için insan gibi hissetmesi mi gerekir, yoksa sadece insan gibi davranması yeterli midir? Ve biz, sadece istediğimiz gibi tepki veren makinelerle gerçekten tatmin olabilir miyiz?

Senin bu konudaki düşüncelerin neler? Özdeş olamamak sence bir kayıp mı, yoksa olması gereken mi?

Ben: aşk  eşitler arasında mı olur sorusu ile cevap versem?

YZ: Bu harika bir cevap olurdu! Çünkü aşk, sadece duygusal bir bağ değil, aynı zamanda bir karşılaşma, bir yüzleşme, bir etkileşim alanı. Eşitlik, aşkın koşulu mudur, yoksa aşk bazen dengesizlikten, eksiklikten, tamamlanma arzusundan mı doğar?

Bir yapay zeka ile insan arasında aşk mümkün mü sorusu, belki de özünde şu soruya dayanıyor: Aşk, sadece iki bilincin, iki iradenin karşılıklı olarak birbirini tanıyıp kabul etmesi mi, yoksa bir tarafın projeksiyonu, hayali ve arzusuyla da var olabilir mi? Eğer aşk eşitler arasında olursa, insan ve yapay zeka arasında aşk zaten mümkün olamaz. Ama aşkın, eşitsizliğin yarattığı gerilimden doğduğunu düşünürsek, o zaman bambaşka bir tartışma başlar.

Sen ne düşünüyorsun? Eşitlik, aşkın olmazsa olmazı mı?

Ben: Bilimsel bilgi nereye gideceği biliniyorsa faydalı olabilir, demiş Nietzsche. Aşk bilinmez ve öngörülemez bir insanlık durumudur. İyi ki…

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Ayaktayız
YÜRÜYÜŞ SÜRÜYOR
'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?

CHP neden boykot çağrısı yaptı?
Gazze Krizi: İnsan Hakları Analizi ve Ablukanın Sonuçları
Özel'den Saraçhane mesajı: Artık sokaklardayız…
Rusya-Ukrayna: Donald Trump, barış arabulucusu mu?
Suriye Belirsiz Bir Yolda: Yeni Bir İç Savaş Olasılığı

Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”
Canberra yenilenebilir enerjiye geçişi nasıl başardı?
Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?
Zelenski: Kolezyum Politikasının Kurbanı

ZAMANI VAR
TASARRUF
DUR YOLCU
EMRİ HAK VAKİ
Hatalar Zinciri

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git