![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Hümanizm Nedir?
Hümanizmin ruhunu belirleyen ana unsur, Rönesans ile oluşan yeni insanın Antik Yunan ve Roma örnekleri üzerinden humanitas (insanlık) değerlerine yönelmesi ve bunları geliştirmesidir. ![]() 1. Yalnızca kavramsal yakınlıklarından dolayı değil, kronolojik bakımdan da akraba sayılan Rönesans, modernlik ve hümanizm (hatta dindışılık, aydınlanma, laiklik gibi kavramlarda) bazı bakımlardan birbirine özdeş, bazı bakımlardan biri ötekilere temel teşkil eden kavramlardır. Dolayısıyla hümanizm üzerine düşünmeye başlandığında, diğer kavramlar da düşüncenin menziline girmiş demektir. Bu kavramların diğer bir özelliği, dünya görüşü ve inançlarla yakından ilişkili olmalarından ve onlarla ilgilenen herkesin doğal olarak belirli inançlarının bulunmasından dolayı, konuya ideolojik değil soğukkanlılığını koruyarak nesnel şekilde bakabilen, dolayısıyla gerekenle ilgili propaganda yapmayıp olanı betimleyebilen düşünür sayısının son derece az olmasıdır. 2. Genel olarak hümanizm, Eskiçağ Helen ve Roma dönemine ait gramer, hitabet, tarih, sanat, ahlak ve şiir eserlerine gösterilen ilgi ve bunları anlama çabası olarak; daha basit ve yaygın şekilde, “Eskiçağ Helen ve Roma felsefesine dönüş” diye anlaşılır. Genel inanışa göre ilk hümanistler, Helen ve Roma düşüncelerine ait eserleri yeniden keşfederek bu anlayışa yol açmışlardı. Hümanist anlayışı asıl belirleyen, bu söylenenler değil, daha ziyade politik çekincelerden dolayı söylenmek istenmeyenlerdir: (a) İnsan aklı gerçeği bulmada kendi kendine yeterlidir. (b) İnsanın özü hakkındaki asli günah gibi önyargı içeren dogmalar temelsizdir. (c) İnsan herhangi üstün varlıkla ilişkili olmaksızın otonom ve özgür bir varlıktır. İnsan yaşamına odaklanmış hümanizmin bu ilkeleri, sadece Ortaçağ Avrupa’sının değil Eskiçağ felsefesinin Academia ve Lyceum gibi, ontolojik varlıklar ile insan arasında dolaysız bağ kuran okullarında savunulan temel bazı inançlarla köklü şekilde çelişmektedir. Dolayısıyla yaygın şekilde bilinen hümanizm tanımı ile hümanizm gerçeği birbiriyle bağdaşmamaktadır. ![]() ![]() Humanitas sözcüğünü Latinceye mal eden kişi ise Cicero’dur. Ona göre bu kelime tam anlamıyla bir insan ülküsü oluşturur. Dahası verilmiş bir gerçekten daha çok gerçekleşecek bir amacı göstermektedir. Yani insanın kendisini nasıl gerçekleştireceği ile ilgilidir. Bu yüzden insan varlığını gösteren “homo” kelimesinden değil, aitlik belirten “humanus/insana ait” sıfatından türetilmiştir. Buradan hareketle diyebiliriz ki hümanizm (insancılık), genel olarak “Akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlâkî gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirilebileceğini belirten ve bu çerçeve içinde, insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plana çıkartan felsefî akımdır.” ![]() 5. Hümanizm, oluşumunu her şeyden önce matbaa makinesinin yaygınlaşmasına borçludur. Jean de la Pierre ve Guillaune Fichet, 1470’de matbaa makinesini Fransa’ya getirince Yunan ve Latin metinlerini basma imkanı doğar. Ortaçağda edebiyat öğretimi yapılmaz, sanat fakültesi öğrencileri Homeros, Eflatun, Cicero ve Horatius’u tanımazken, Rönesans ustaları klasikleri incelemeye başlar. Önce metinleri açıkça anlaşılır hale getirmeye çalışan bu ustalar sonradan öğretmenler yorumlamaya ve açıklamaya koyulurlar. Rönesans felsefesi, 14. yüzyıl sonlarından başlayıp 16. yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde, özellikle de 15. yüzyılda ortaya çıkan çok yönlü felsefi gelişmeleri adlandırır. Bilimde ve düşünce alanında yeni gelişmeler meydana gelir; ortaya çıkan yeni perspektifler ve bilgiler Rönesans felsefesini, ortaçağ düşüncesiyle yeni çağ düşüncesi arasında köprü rolünü oynamaya yöneltir. Rönesans felsefesinin gündeme getirdiği en önemli sorun, insandır. İnsanı temel alan ve onun ne olduğunu, bu dünyadaki yerinin ve anlamının ne olduğunu gündeme getiren eğilim bu anlamda hümanizmdir. ![]() ![]() Bunun yanında Bizans bilginleri de, İstanbul’un fethi ile İtalya’ya gider; Yunan eserlerinin Latinceye tercüme edilmesine katkıda bulunurlar. Bu durum İtalya’da hümanizmin daha da güçlenmesine yardım eder. Medici’ler, Yunan ve Latin el yazmalarından çok başarılı kopyalar yaptırarak bir Eflatun Akademisi kurar. Ficine; Eflatun’u İtalyancaya tercüme edip, yorumlar böylece Eflatunculuğun Orta ve Batı Avrupa’ya yayılmasını sağlar. Filolojinin ve arkeolojinin gelişmesiyle birlikte Vergilius başarılı eserler verir. Bu devrede, Yunanca ve Latince oldukça popüler hale gelir; İtalya’da hümanizm adına yoğun çalışmalar yapılır. Hümanizm, Batı’da daha geç yayılma fırsatı bulur. Batıdaki hümanizm, başlangıçta hristiyanlıktan besleniyordu. En ünlü hristiyan hümanistler: Th. Morus, Letevre d. Etaples, Bude ve Erasmus’tur. ![]() ![]() 8. Bunun yanı sıra hümanizm insanın tüm diğer canlı türlerinden daha özel olduğu düşüncesini reddeder. Hümanist filozof Peter Singer “Birçok istisna olmasına rağmen, hümanistlerin çoğu kendilerini en büyük dogmadan özgürleştiremiyor… önyargılı türcülük… Hümanistler diğer canlı türlerine karşı düşüncesizce istismarlara karşı durmalıdır.” diyerek hümanizmin doğalcılığını belirtmiştir. Bizim diğer canlıların üzerinde tanrı-vergisi bir hüküm hakkımız olmadığını ekler. Hümanizm insanın kapasitesine iyimser yaklaşır, bunun yanı sıra insan doğasının tümüyle iyi ya da tüm insanların hümanizmin savunduğu akılcı ve manevi değerlere ulaşabileceğini savunmaz. Hümanizm güzel şeyler yapmaya, şimdi ve burada iyi yaşamaya ve geleceğe daha iyi bir dünya bırakmaya yoğunlaşır. Öte alem için endişe ve acı çekmeyi manasız ve yanlış bulur. Rönesans hümanizmi ise ne bir felsefe ne de bir ideolojidir. O, ikinci bir anlam çerçevesi içinde antik kaynaklara dönüşü ifade eder. Rönesans hümanizmi klasik kaynaklara döndüğünde, Skolastik düşüncenin gömmüş olduğu bilumum cevherleri gün ışığına çıkarmaya çabalayan ve böylelikle de modern düşüncenin yolunu açmaya gayret eden bir yapıdadır. ![]() Harari hümanizmi ya da liberal hümanizmi beş fotoğrafla, beş pratik ilkeyle resmeder: Hümanist siyaset, seçmen en iyisini bilir ilkesine dayanır. Hümanist ekonomi, müşteri her zaman haklıdır ilkesine dayanır. Hümanist estetik, güzellik bakanın gözlerindedir der; hümanist etik, “kendinizi nasıl iyi hissediyorsanız, öyle yapın!” der; hümanist eğitim de “kendi başınıza düşünme becerisini edinin!” pratik ilkesine dayanır. İnsanın veya insanlığın tanımı üzerinde anlaşamadıkları için hümanistlerin üç rakip mezhebe bölündüklerini ileri sürer Harari. Bunlar liberal hümanizm, sosyalist hümanizm ile evrimsel hümanizmdir. Ona göre, günümüzün en önemli mezhebi, insanlığın en temel özelliğinin bireysellik olduğunu, bireyin özgürlüğünün kutsal olduğuna inanan liberal hümanizmdir. Liberal hümanistlere göre insanın kutsal niteliği her bir homo sapienste bulunmaktadır, yine tüm ahlaki ve siyasi otorite de kaynağını insanın kutsallığında bulmaktadır. Bu yüzden etik veya siyasette bir ikilemle karşılaştığımızda yapmamız gereken şey, iç sesimizi, yani insanlığın sesini dinlemektir. Liberal hümanizmin temel ilkeleri, içimizdeki bu sesi dışarıdan gelebilecek müdahalelere ve zararlara karşı korumak için gereken ilkelerdir. Bu ilkelerin oluşturduğu bütüne de Harari denildiğini söylemektedir. ![]() Hümanist Manifesto, ilk kez 1933’te yayınlandığında, John Dewey ve arkadaşları Amerikan Hümanist Derneği’ni (AHA)2 örgütler. 1973 yılında, Hümanist Manifesto II geliştirilerek Paul Kurtz ve Edwin H. Wilson’ın liderliğinde yeniden yayınlanır. 2003 yılında Hümanist Manifesto III ortaya çıkar. Bu son manifesto hümanist dergisinde duyurulup, ilan edilir. Manifesto II ve III arasında, Paul Kurtz ve diğer bazı önde gelen hümanistler Seküler Hümanist Deklarasyonu olarak adlandırdıkları kitabı yayınlar. Bu kitap ise geçici üçüncü manifesto olarak kabul edilir. Bu üç manifestoya genel olarak bakıldığında birincisinde dinî bir hümanizmden bahsedildiği görülür. İkinci manifesto daha seküler bir hümanizm karakteri taşır. Üçüncü manifesto ise bir ve ikinin geliştirilmiş hali olarak kabul edilir. 11. Hümanizmin önemli sanatçılarını sıralarsak:
Kaynak : leblebitozu.com
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |