
Jak İhmalyan'ın resim sergisi İstanbul'da Dirimart Galerisi'nde seyire sunuldu. Şimdi ressamımızın resim anlayışını bizzat kendi kaleminden aynen aktarmanın zamanıdır. Buyurun lütfen: "Bir sanatçı için kendi sanatından söz etmek zordur. Ancak resimler bir ressamın sanatından söz edebilir, onun sanatını gösterir. Ben hissettiğimi çiziyorum, bunu yaparken hislerimi süslemeye çalışmıyorum, çünkü süs parlak sözlere benzer, bir dış görünüştür ve sanatçının gerçek içini yansıtmaya engel olur.
Hislerimi ve fikirlerimi en basit şekilde vermeye çalışırım, bunu yaparken basitliğe düşmemeye gayret ederim.
Doğayı, arkadaşlığı ve insanın ruh halini salt ilham kaynakları sayar ve bunların izlenimlerini en çıplak bir şekilde tuvale geçiririm.
Ressam tuval karşısında çizdiği zaman yaratmaz. Ressam her an her yerde fırçasız ve tuvalsız fikren yaratır.
Samimiyeti başlıca sayarım ve resimde fantezi ancak samimi olmak şartıyla gerçeklik kazanır.
Tuvali eski bir duvara çevirmeli ve orada kafamdaki konuyu aramalıyım. Bulamazsam yeni bir dalga geçilecek duvar yaratmalıyım.
Renkler benim için çiçeklerdir, onları nasıl vazoya yerleştirirsek ben de çerçeve içine çiçeklerimi serpiştiririm. Serpiştirdikten sonra benzet benzetebildiğine, konuyu çok kere çiçeklerim verir bana. Renkli renksiz alancıkları kompoze edip serpiştirdikten sonra renkliler üzerinde renksiz, renksizler üzerinde renkli desenler çizgiler serpiştirmeliyim. Renksiz bir tuvalin ayıbını desen örter, o da yoksa Allah yardımcımız olsun.
Resim ya tam sükünet ya tam fırtınalı olmalı. Ne duyguyla çiziliyorsa katıksız o duygudan olmalı. Bütünlüğü kuvveti sağlamlığı gerçek lakonizmi, büyük sanatı veren işte bu duygu bütünlüğüdür. Teknikte belki değişiklik parçalılık olabilir fakat duygu bütünlüğü sarsılmamalı.
Metodum: Objektif dünyayı soyutun ve somutun bu iki çelişikliğin birleştirilmesi yoluyla vermektir. Bence soyut ve somut her ikisi de inkãr edilemez gerçeklerdir. Bu iki gerçeğin çarpışmasından büyük sanat doğar. Büyük sanat soyut ve somutun en ideal ve en hoş örgüsüdür. Bu hoşluk kavramı sanatkãrdan sanatkãra değişir. Bunların en makul dozajını bulmaktadır mesele. Bunu kararlaştırmak sanatcının mizacına bağlıdır.
Önümde duran ödev: Kafa gövde kol el, masa sandalye, duvar pencere, deformasyonlarını arttırmalıyım. Yani kompozisyon uğrunda, gerçeği kuvvetlendirmek amacıyla figürler arasındaki oranı ifadelilik lehine korkmadan bozmalıyım. Bunu tabiat ya da model ilgi çekici yönleriyle kendisi zaten verir.
Sanat gerçeğin öyle bir yakıştırılmasıdır ki gerçeği aslından daha güçlü verir. Güçlü yani ayrıntılardan süzülmüş, daha tüm, daha duygu ve anlam dolu olarak. Onun için sanatçıyı coşturmayan bir gerçek kimseyi coşturamaz.”
Jak Kardeş kalemine sağlık. Dirimart'daki şirin, zengin, cömert, coşku dolu sergin sürüyor. Eline sağlık. Bu vesileyle İstanbul'da canının içi kadar sevdiğin kentinde, görüşme olanağı buluyoruz. Her şey için bin teşekkür.
NOT: Jak İhmalyan üzerine biraz daha bilgi için şu kaynakları önermek isterim. Sıralama yayın tarihine göre:
Vartan İhmalyan: Bir Yaşam Öyküsü, Cem Yayınları, İstanbul, 1989. Daha sonra yeni baskıları yapıldı.
M. Şehmus Güzel: “Vartan İhmalyan'ın Anıları: Bir Yaşam Öyküsü: 'Hacı' Vartan'dan Sevgilerle”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Ağustos 1990, Cilt 14, Sayı 122, s. 49-51.
Abidin Dino: “Hoş geldin memleketine, Jak”, Agos, 26 Mart 2004. Sanki bir-iki farkla Mayıs 1993 tarihli Adam Dergisi'nde ve daha sonra Mayda Saris'in aşağıda künyesini sunduğum eserinde de yayınlandı.
Mayda Saris: Sürgünde Bir Ressam Jak İhmalyan, A Painter in Exile, Ara Güler'in şık önsözü ve paha biçilemez fotoğraflarıyla, Türkçe ve İngilizce, Birzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 2013. Grigori Annisimov, Abidin Dino, Aziz Nesin, Nuri İyem, Ara Güler, Onnik Sıvacıyan, Sirapi Acemyan Jak'a ilişkin ve ortak anılarını yazarak bu kalıcı yapıta katkıda bulunuyorlar. Reprodüksiyonlar ve fotoğraflar harika.