A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Anımsamak

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 2 Yorum | Yazar Yazan: Saba Öymen | 15 Mart 2009 09:30:27

Otobüs durağına geldim. Durak öğrencilerle dolu. Saatime baktım, öğleden sonra üçü biraz geçiyor. Sidney'de okulların dağılma vakti. Hay allah! Yarım saat önce çıksaymışım keşke evden. Kalabalık, gürültü, itişip kakışma. Oturacak yer bile bulamayabilirim. Aylardır otobüse binmedim.

Tam binmem gerektiğinde bu saatleri seçmem şanssızlık. Sabahtan yapılacak bir otobüs yolculuğu hoş olabilirdi oysa. Öğrenciler okulda, çalışanlar iş yerindeyken. Yalnızca emekliler dışarıdayken. İşimi bitirdikten sonra kısa bir yürüyüş yapardım, yakındaki büyük kitapçının raflarına göz atardım, bir kahve içerdim...

Düzgün olmayan bir sırayla doluştuk otobüse. Öğrenciler ve öğrenciliği yılların öncesinde kalmış benim gibi birkaç kişi. Önlerde, gerektiğinde kapatılıp açılan koltuklardan birinde yer buldum. Çok uzun zamandır bu denli çok sayıda genç insanla aynı çatı altında bulunmamıştım. Neşeli, konuşkan, çığırtkan, yaramaz, durgun, ciddi, şımarık otobüs dolusu genç insan. Üstüme çöken hoşnutsuz hava dağılıverdi. Farkında bile olmadan anı oluşturuyorlardı gencecik kızlar erkekler. Çok keyifliydi onları izlemek.

Anı oluşturmak...

Anı oluşturmak bilinçli bir eylem olabilir mi? Bir radyo sohbetinde duymuştum sanırım. Konuşmacılardan biri, kocası ve çocuklarıyla deniz kenarına küçük geziler, piknikler, ormanda yürüyüşler düzenlediğini, bunu bilinçli, özel bir çabayla yaptığını, bu yolla çocukları için ileride anımsayıp mutlu olacakları güzel anılar oluşturmaya çalıştığını söylemişti.

Anılar yaşamın doğal sonuçları... İzleri... Öyle değil mi? Hayatın bize armağanı. Beynimizin, yüreğimizin fotoğraf albümü. Yaşanmış, geçip gitmiş bir daha gelmeyecek zamanlar anılara katılarak bizimle kalıyorlar. Çocukluğumdaki, o zamanlar orta yaşlarda olan bir aile dostumuzun sözleri geliyor aklıma. “Şimdi, şimdi, bu an,” derdi aceleyle, o anı yakalamak istermiş gibi, “bu an geçiyor, geçti gitti işte. Bir daha dönüş yok. Bitti.”

Bitip giden o anı yeniden yakalamanın yolu anılar. Yıllar sonra bile, düşüncelerimizi belli bir yer ve belli bir zaman üzerinde yoğunlaştırdığımızda yeniden orada o zamanda olmak neredeyse olası.

Anı oluşturmak için özel bir çaba harcamasam da yaşadığım pek çok şey için işte bu da bir anı olacak diye düşündüğüm çok oluyor. Örneğin oğluma yaz tatilinde çalışması için çalıştığım şirkette geçici bir iş bulduğumuzda birlikte işe gidişimiz. Sabahları ben arabayı sürerken yan koltukta uyuklayışı, beraber yediğimiz öğle yemekleri, bazen masama gelip dondurma parası istemesi, akşam üzeri dönerken yaptığımız sohbetler (bir çocuğun anne babasıyla, en rahat araba yolculukları sırasında sohbet ettiğini düşünüyorum). Şimdi yaşarken fazla düşünmeden edilen sözler, eylemler, davranışlar bir gün anı olacak. Benim ve belki daha da önemlisi onun anıları. Anılar yalnızca özel bir çabayla planlanan tatlı aile pikniklerinde, gezilerde oluşmuyor. Günlük yaşam herşeyiyle, keyifli şen anlarıyla da, kavgalar bağrışmalarla da anıların yumağına dolanıyor.

Ya kokular…

Yürüyüş yaparken çok sık geçtiğim bir sokakta çam ağaçlarının kokusu neredeyse her defasında Datça’yı anımsatıyor.

Geçenlerde markette bulup satın aldığım yeşil sabunun mis gibi kokusu anneannemin evini, Şubat tatillerini...

Şirketteki bir fotokopi makinesinden yayılan koku babamın iş yerindeki ozalit makinesinin kokusunu, babamın iş yerine uğradığımız akşam üzerlerini...

Patlıcan biber kızartmasının, karpuzun kokusu çocukluğumun yaz akşamlarını, balkonda yediğimiz akşam yemeklerini...

Yazılmamış bir günlük anılar. Hayatı, bu herkes için başka, herkes için özel olan serüveni yeniden yeniden yaşayabilmek anılarla olası.  Tennesse Williams’ın “Anılar hayattır” dediğini okumuştum bir yerde. “O, geçip gitmekte olan, yakalanması çok güç bir anın dışında hayat demek anılar demektir.” diyordu.

Otobüsteki öğrencileri izlemek kendi okul günlerimi gözlerimin önüne getirdi. Arkadaşlarım... Birlikte yaptığımız şeyler... Konuşmalarımız... Şakalarımız... Öğretmenlere yapılan şakalar... Bir gün boş geçen bir derste, yapılan sohbetleri bağrışmaları şakaları kimseye belli etmeden yazmaya başlamam, bir süre sonra bunu farkeden birisinin “Saba bizi yazıyor” diye tüm sınıfa ilan etmesi, yazmanın yalnızca kompozisyon dersi eylemi olarak görüldüğü gürültücü sınıfta, yazıyor olmaktan azıcık utanıp rahatsız oluşum...

Anıların da “egzersiz”e gereksinimi var belki. Zaman zaman aklımızda döndürüp dolaştırmalı, unuttuklarımızı anımsamak için uğraşmalıyız belki. Bir gün 1960’lar, 1970’lerden bir müzik koysam cd çalara, rahat bir koltuğa oturup arkama yaslansam gözlerimi kapayıp o yılları düşünsem... Karlı bir günde okuldan dönerken arkadaşımla konuştuklarımızı anımsayabilir miyim acaba? İlkokulumun bahçesi, içerisi, sınıflar, koridorlar, 23 Nisan sabahları daha net gelir mi gözlerimin önüne? Kimi öğleden sonralar annemin beni ve kardeşimi ellerimizden tutup götürdüğü arkadaşının evini, oturdukları sokağı, bahçelerini, çocuklarının yüzünü, birlikte oynadığımız oyunları “hayal meyal”den öte anımsayabilir miyim? Her yaz, bütün akrabalar hep birlikte ille de yapılan göl kenarı gezisini, göl gazinosunda yenen yemekleri, ısmarlanan sigara böreklerini, çayları, evden götürülen soğuk köfteleri, dolmaları, gölde taş kaydırmak için çabalarımızı, sabırsızlığımızı, halaların yengelerin amcaların genç, kuzenlerin çocuk yüzlerini oradaymış gibi o günmüş gibi hayal edebilir miyim?

Bir zamanlar biz olan o kişi değil mi anılardaki? Hala biz olan o kişi... Büyüdüğünü sandığımız o çocuk...  Aynı bakış... Aynı yürek... Aynı öz... Aslında hiç değişmemiş....

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

gulcihan taşöz kahyaoğlu { 01 Mayıs 2013 17:13:22 }
yazını okurken mutlu bir anı oluştu bile,hatıralardaki yerini aldı ,yüreğine sağlık saba....
nihat ziyalan { 16 Mart 2009 01:53:34 }
KALICI BİR YAZI

Anımsamak kalıcı bir yazı.

Yıllar sonra da beğeniyle okunabilir.

kutlarım.

nihat
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.
Avrupa'da İmamoğlu çıkmazı: Çıkarlar mı değerler mi?

Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…
Trump'ın politikaları ABD'nin 50 eyaletinde protesto ediliyor.
Dünyadaki boykotlar: Kim neyi hedef aldı?

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.
Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git