A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Q, X W ve Harf Devrimi Nasıl Başarıldı?

Kategori Kategori: Belgeler/Raporlar | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A.Ulak | 24 Eylül 2009 00:15:35

Atatürk'ün adına, ruhuna, felsefesine ve eylemine yakışır dev bir proje olan Harf Devrimi, Cumhuriyet'in en önemli başarısı olup uygarlık yolunda yeni bir çağın başlangıç aşamasını oluşturMuştur. Bu devrim, niteliği bakımından basit bir yazı değişiminden ibaret olmayıp sosyal yaşamımızda, dil ve kültür tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır.

Bilindiği gibi Atatürk devrimlerinin dayandığı temel ilke, Türkiye Cumhuriyeti ni siyasi yapısı bakımından olduğu gibi, sosyal yapısını oluşturan kültür değerleri bakımından da çağdaş bir devlet haline getirmekti. Dolayısıyla harf devrimi de ulusal değerlere bağlı bir çağdaşlaşmanın ifadesidir.

Ayrıca, sosyal ve kültürel alandaki öteki yeniliklere de temel oluşturan bir özellik taşımaktadır. Ayrıca bu devrim dil tarihimizde bir dönüm noktası oluşturacak sosyal ve kültürel alandaki öteki devrimlere de temel vazifesi görerek öncülük edecekti. 10. yüzyılda Müslüman olan Türkler, o tarihten itibaren Uygur yazısını bırakıp Arap yazısını almışlardır.



Arap yazısı alınırken bunun Türk diline uyup uymadığına özen gösterilmeyip, din baskısı ve kaygısıyla, bu Arap yazısı Türk diline adeta tepeden inme giydirilmiştir. Türk ve Arap dili arasında temelden gelen çelişkilerden dolayı da Arap harfleri ile Türkçe sesleri saptama olanağı yoktur. Ünsüz harflerden kurulu olan Arap dilinde ünlü harflerin pek önemi bulunmamaktadır. Ünlüleri bol bir dil olan Türk dili ünlüsü az olan Arapça tarafından adeta can damarından boğulmaktaydı.

Türkler Arapçanın Türk dili üzerindeki bu boyunduruğuna Atatürk’ün Yazı Devrimi’ni gerçekleştirdiği 1928 yılına değin katlandılar. 20. yüzyıla girerken Osmanlı topraklarında kullanılan yazı dilinde Türkçe sözcükler yüzde 38’e düşmüş, Arapça ve Farsça sözcüklerin toplamı da yüzde 58’e çıkmıştı.

Tanzimat Aydınları sadece Arap yazısını biraz düzeltmekle alfabe sorununun çözülebileceğini düşünüyorlar, yazı değiştirilirse devletin ayakta kalamayacağını zannediyorlardı. Topraklarının yarısı Avrupa’da olan Osmanlı devletine Latin harfleri yine Tanzimat’la girmişti. Osmanlı dışişleri örgütünde, ticaret hayatında, posta idaresinde ve ulaştırmada zaten Latin harfleri kullanılmaktaydı. İkinci Meşrutiyet’le gelen özgürlük ortamında Türk dili ve alfabe tartışmaları hız kazandı. İttihat ve Terakki yönetimi ile Türkçüler ve İslamcılar alfabe değişikliğine karşıydılar.

Hüseyin Cahit Yalçın ve Celal Nuri İleri gibi bazı yazarlar Latin harflerinin alınmasını cesaretle savunuyorlardı. Hatta Enver Paşa Birinci Dünya Savaşı öncesi dönemde “Hatt-ı cedit “, “Ordu Elifbası” adıyla bir yazı reformu uygulamaya kalkıştı. Bilimsellikten uzak ve yapay bir çabayla oluşan bu yazı, araya savaşın ağır koşullarının da girmesiyle başarısızlığa uğradı.

Atatürk’te yazı bakımından bilinçlenme, çocukluk günlerinden başlamıştır. Büyüdüğü Selanik şehrinde Rumlar ve Yahudiler Latin yazısını kullanıyorlardı. Atatürk Yazı Devrimi’ni gerçekleştirirken, zamanın ve koşulların olgunlaşmasını bekledi. Erzurum Kongresi günlerinde Mazhar Müfit Kansu’ya ilerde yapacağı işleri not ettirirken Latin yazısının alınacağını bildirir. Kurtuluş Savaşı sırasında da Adıvar’lara Latin harflerinin alınması olasılığından söz eder. Dönemin Milli eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin 22 Mart 1922 günü “Latin harfleri sorunu doğrudan doğruya devletin siyaseti sorunudur” sözleriyle yazı işinin ciddi olarak ele alınacağı anlaşılıyordu. Ancak Aydınların çoğu ile basının büyük bir bölümü ve İstanbul Üniversitesi’nin öğretim üyeleri Latin yazısının alınmasına karşıydılar.

Devrimi yapacak ve karar verecek kadrolar arasında da henüz daha görüş birliği sağlanamamıştır. “Yazı Devrimi, Atatürk Devrimleri içinde karar verilmesi en çok düşünülen konu” diyen Başbakan İsmet Paşa’ya göre, Latin yazısına geçiş çok önemli bir karardı ve uygulamada çok ve çeşitli güçlükler doğabilirdi. Bakanlar kurulu kararıyla 10 Haziran 1928’de kurulan Dil Komisyonu, Latin yazısı temeline dayanan 20 kadar değişik alfabeyi inceler. Harflerin seçiminde birçok tartışma yaşanır. Çok dikkatli ve titiz çalışmalar yapan bu komisyon, hazırladığı tasarıyla ne Arap alfabesindeki harflere yer verdi ne de Avrupa uluslarının yazılarında görülen ch, sch, tsch gibi ikili, üçlü ve dörtlü harflere yer vermiştir. 24 harften oluşan Latin alfabesini benimseyen Komisyon Türkçenin ses özelliğine uymayan Q, X ve W gibi harflerine yer vermemiştir. Ç, C, Ğ, İ, I, J,Ö, S ve Ü gibi harfler de başka dillerin alfabesinden alındığı halde, ses değerleri bakımından kendi dilimize göre uyarlanmıştır.

Çalışmalar sırasında komisyonun karşılaştığı güçlüklerde Atatürk devreye girmiş ve bu güçlükleri keskin görüşü ile Aydınlığa kavuşturmuştur. Yeni alfabeyi Falih Rıfkı Atay 1 Ağustos 1928 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’e sunarken, yeni yazının 5 - 15 yıl arasında okullara ve halka mal edilebileceğini ifade ettiğinde, Atatürk “Ya 3 ayda, ya hiçbir zaman” diye yanıtlar ve “Beş yıl içinde harp gibi bir buhran çıkarsa, bizim yazı da Enver yazısının akıbetine uğrar” sözleriyle endişelerini ifade eder.

Türk Yazı Devrimi, Atatürk’ün 9 -10 Ağustos 1928 gecesi Gülhane’de Sarayburnu’ndaki bütün yurdu heyecanlandıran ünlü Söylev’iyle başlamıştır. Hiçbir şeyi akışına ve oluruna bırakmayan Atatürk, burada da işi sıkı tutar ve bütün milletvekillerini yeni yazıyı öğrendikten sonra birer öğretmen olarak kendi bölgelerine gönderir. Vali, Belediye başkanı ve kaymakamlar da kendi yörelerinde birer öğretmen gibi çalışmaya başlarlar. Yazı Devrimi yapılırken yönetmelik gereği Atatürk’e “Başöğretmenlik” sanı resmen verilir. Gittiği şehir ve köylerde meydana dikilmiş kara tahta önünde elinde tebeşirle, bakkala ve kasaba, dilinin nasıl yazılacağını öğreten tarihteki ilk ve tek devlet başkanı Atatürk’tür. Yazı Devrimi 3 Kasım 1928’de “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun” adıyla yürürlüğe girer. Okul çağı dışındaki geniş kitleyi okuryazar yapmak amacıyla 1 Ocak 1929 günü “Millet Mektepleri” açılır.

Ancak 8 yıl yaşatılabilen Millet Mektepleri yeni Türk alfabesinin geniş halk kitlelere ulaşmasında başarılı olMuştur. Latin alfabesinin kabulü, o günden bugüne bazı eleştirilere yol açmıştır. Arap harflerinin kullanıldığı 1000 yıllık dönemle aramızdaki kültür bağının ortadan kalktığı savları ileri sürülmüştür. Oysa geçmişle kültürel bağların kopması söz konusu değildir. Önemli olan yararlarının, kayıp sayılanlardan fazla olmasıdır. Türk toplumundaki okuryazar oranında sağlanan yüksek artış, Türkçenin ve Türk kültürünün gelişmesinde elde edilen olumlu sonuçlar, yeni yazının başarısı olarak kabul edilmelidir.

Türk toplumunun kendi diline, kendi tarihine sahip çıkabilmesi, eğitim birliğine ve ulusal bir eğitim sistemine kavuşabilmesi, okuyup yazma öğrenmenin kolaylaştırılması ve kültür alanındaki gelişmelerde gerekli hamlelerin yapılabilmesi, her şeyden önce Türk ulusunun kendi dilinin özelliklerine uygun, kolay öğrenilir bir alfabe sistemine sahip olması ile gerçekleştirilmiştir. Atatürk’ün adına, ruhuna, felsefesine ve eylemine yakışır dev bir proje olan Harf Devrimi, Cumhuriyet’in en önemli başarısı olup uygarlık yolunda yeni bir çağın başlangıç aşamasını oluşturmuştur. Bu devrim, niteliği bakımından basit bir yazı değişiminden ibaret olmayıp sosyal yaşamımızda, dil ve kültür tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır.


Prof. Dr. Metin KALE
Osmangazi Üniv. tıp Fakültesi / Eskişehir
Kaynak: Cumhuriyet


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 1 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git