![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
![]() MARE NOSTRUM (Bizim Denizimiz) “Tarihteki ayrı ayrı ekinsel biçemlere karşın, tüm ekinler için, tüm insan yaşamları için en derinde bir erek gizlidir, o da `özgürlük'tür. `Özgürlük ereği', her toplumda, her insanın yüreğine yerleşmiştir ve gerçekleşmeyi beklemektedir. Özgürleşme bir süreçtir ve tüm insanlık için gerçekleşmedikçe ereğine varmış olmayacaktır.” Devam ediyor…. “Bu bağlamda aydınlanma, özgürleşme sürecinde bilinçli bir çabanın adıdır. Her toplum içinde, kendini aşmış, bencilliğinin üstüne yükselmiş, yüreği özgürlük ateşiyle tutuşan, insanlık ülküsünü amaç edinmiş, cehalet, zorbalık ve bağnazlıkla savaşan aydınlar, ekinler içinde açmış çiçekler gibidir. Bu bağlamda aydınlanma en yüksek `yaşam biçemi'dir.” Metin Bobaroğlu, XVII. yy. Avrupa aydınlanma hareketi ile, insanlık için yepyeni bir yaşam biçeminin oluştuğunu belirtiyor.1972 yılında, 5 mayıs’ı 6 mayıs’a bağlayan gece, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan asıldılar. “ Herkes, toplumsal yaşamda `yetki'`ödev' ve `sorumluluk' yüklenerek, herhangi bir kimse olmaktan çıkıp,`belirli bir kişi', bir `birey' oldu. Birey olmak, erişkin olmak, yaşamına yön verebilecek güce kavuşmak, başkasının gözetiminden kurtulmaktır. Her birey, toplumsal ilişkilerinde ise gözetim altında olduğu dönemlerdeki gibi ne kralın tabası, , ne de dinsel kurumların edilgin bir üyesidir, kendi yaşamından sorumlu etkin bir yurttaş konumuna gelmiştir. Göreli olarak, özgür ve sorumlu bireylerin oluşturduğu bu yeni birliktelik, gerçek toplum olma yolunda önemli bir aşama olarak karşımıza çıkar.” “Daha önce, Tanrısal gücü olduğu varsayılan, kralların, imparatorların ve onların kutsal soylarının buyruklarıyla işlerini görürken,toplum tembelleşmiştir. Başarısızlıklarının sorumlusunu hep kendi dışında arayarak `yetkeye-boyun eğmeyi ıralaştırmıştır. Aydınlanmayla birlikte insan kendisine yeni bir efendi buldu, ancak bu efendi kendi beyninde oturmaktaydı.” Bu efendiyi Kant şöyle tanımlar: " İnsandaki `us` yönetici yetidir ve bu us insan yaşamının efendisidir." "İnsanlar soy akrabalığı, inanç akrabalığı dönemini aşarak `özgürlüğün zemini` olan `us akrabalığı`na geçmelidir." Aydınlanma döneminde insan, öte dünya inancı, tasarımı ve umuduyla, horladığı ve yabancılaştığı gerçek yaşama çağrılır. Artık insan tembellik için değil eylem-için-varlık olarak tanımlanmaktadır. Metin Bobaroğlu, insanın aydınlanma yoluna, Hegel’in katkısını da şöyle belirliyor. “Hegel’e göre nesne olay ve olgular özdeş varoluşlar değil, tam aksine çelişik bir doğadadırlar. Her nesne karşıtların birliğidir; bunun için de devingendir, durağan değildir.” “Olaylar gibi insan ve onun düşüncesi de tarihsel bir süreç içinde, gittikçe evrimleşerek ilerler ve yetkinleşir.” "Tarih, evrensel us'un süre içinde gelişmesinden başka bir şey değildir. Us ise, tarihsel zorunluğu belirten genel yasalardır." “Çelişme `varlığın-özü` ve `oluşun-ilkesi`dir. `Var olan` sürekli olmakta olandır. Çelişme, sürekli olarak birleşme ve ayrılmaya nedendir, ve her oluşum karşıtların çatışmasından doğar.” “ `Sonlu-varlık`, yalnızca dıştan belirlenmez; o, kendi özü gereği, kendini aşar ve kendi karşıtına dönüşür. Her önerme, yadsımayı da birlikte getirir. Bireşim, olumsuzlamanın olumsuzlanmasıdır.” “ Doğa, en yetkin örgünlük olan insanda, kendini yansıtacak aynayı bulur.” “İnsan, özü gereği, `bilinç` ve `özgürlük`tür.” Bütün Akrabalara,Metin Bobaroğlu, kişinin, önce öznel bir bilinç taşıdığını; geliştikçe bu ussal bilincin ortaklaşalığını kavradığını; `öznel-bilinç`in, bu kavrayışla, `nesnel-bilince` dönüştüğünü belirtiyor. “ `Nesnel-bilinç` önce `ortaklaşa-özgürlük` olan `hak` biçiminde belirir; ve `sözleşme` ile yasalaşır. Sözleşme, tohum olarak `devlet`tir.” “ Nesnel bilinç'ten kendi üstüne dönen insan, nesnelliğin üstüne yükselerek saltık bilincin özgürlük alanına girer. Bilinç, çelişmeleri uzlaştırarak kendi arılığına ve bütünlüğüne doğru yürümektedir. Bilinç bu eytişiminin sonunda kendi bilincine erişecek, kendini tanıyacak ve bilecektir.” “Bilinç kendi özgürlüğüne yine kendi ulaşır; sanat, din ve felsefenin özgür alanlarında devletin üstüne yükselir.” Aydınlanma döneminin önemli bilgelerinden, Max Scheller’den bir alıntı yapıyor: "İnsan ancak kişilikle var olabilir; kişiliğin belirmediği bir varlıkta, insan sözcüğü, öteki varlıkların adlarından farksızdır," "Kişi-insan, davranışları `tutarlı', kendinin olanla davranabilecek kadar `güçlü' kendini, bedeninden bile ayırt edebilecek kadar `bağımsız' kendine hesap verebilecek kadar `sorumlu' olan insandır." İnan Babama , Anneme , Kardeşlerime ve Akrabalarıma, Aydınlanma insanlığın evrensel yolu. Bu yolda bilgeler bize rehberlik, devrimciler öncülük ediyor. Kimi bu yolda yaşamını veriyor. Hiç birini asla yitirmiyoruz. Karanlık yoğunlaştıkca onların ışığı daha iyi görünüyor. Hüseyin’in son sözleri bu yazının son sözleri olsun: "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun Faşizm!..."
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |