
‘İstanbul’un tarihi 1453'te başlamadı, Ayasofya müze olarak kalmalı’ Türkiye’nin bitmeyen Ayasofya tartışmasının tekrar alevlenmesi, Tarih Vakfı öncülüğünde oluşturulan Kültürel Mirası İzleme Platformu’nu da harekete geçirdi. ‘Camiye dönüştürme‘ tartışması sürerken, Platform dün ‘Ayasofya müze olarak kalmalıdır’ kampanyasını tanıttı.
Platform üyeleri Prof. Dr. Engin Akarlı, Prof. Dr. Şevket Pamuk, Prof. Dr. Aydın Uğur, Prof. Dr. Uğur Tanyeli ve Murat Belge’nin katıldığı basın toplantısında ‘Ayasofya müze olarak kalmalıdır’ çağrısı yapıldı; dünya çapında tarihçiler, mimarlık tarihçileri, koruma uzmanları, gazeteciler ve kanaat önderlerinden 1000′den fazla imza toplayan ortak bildiri metninde de, “Ayasofya, İstanbul ve Türkiye’nin olduğu kadar Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Avrupa’nın başlıca ortak dini, kültürel, sanatsal ve siyasi simgeleri arasında yer almaktadır. Ayasofya’nın müze olarak bütün ziyaretçilerine eşit şekilde açık olmas barışçıl ve kapsayıcı bir davranıştır” denildi.

Panelde konuşan Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Pamuk, şunları aktardı: “1934′te Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi, kardeşlikten yana bir tavırdı. Erdoğan, 2006′da Zapatero ile birlikte Medeniyetler İttifakı’nın öncülüğünü yaptı. Şimdi bu ittifakı yeniden göstermeli ve bir kez daha tüm dünyaya örnek olmalı.”
Mardin Artuklu Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Tanyeli’yse, “Biz İstanbul’u sanki bin yıl Bizans başkenti değilmiş, tarihi 1453′te başlamış gibi düşünmekte diretiyoruz. Bu anlayışla hâlâ İstanbul’da bir Bizans müzesi bile yok. Anlamamız gereken Ayasofya bir kiliseydi. Bu gerçeği sık sık inkâr etme suretiyle konuşmaya devam edemeyiz. Bizans’la barış olmadıkça, bu kavga da devam edecektir” diye konuştu.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi gazeteci-yazar Murat Belge’yse, tartışmanın ilk olarak 1950’lerde Osman Yüksel Serdengeçti’nin ‘saldırgan’ bir yazısıyla başladığını hatırlatıp şöyle konuştu: “O yazıdan sonra Ayasofya cami yapılma tartışmaları zaman zaman alevlenmiştir. O tarihten bu yana ciddi bir rövanş takıntısı vardır. ‘Biz vaktiyle dünyaya egemendik, bizi ne hale getirdiler, Ayasofya’yı da elimizden aldılar’ gibi kompleksli söylemlerle beslenen hatalı, hastalıklı ve zararlı bir ruh hali hala devam ediyor. Bu yaklaşım, intikam isteyen, karşısındakini susturmaya çalışan bir tavrın uzantısıdır; tedaviye muhtaç bir düşünce yapısıdır. Bu, aynı zamanda İslam’ın tavrını da belirlemektedir. Ayasofya’nın ibadete açılması önerisi, İslamiyet’in başka dinlerle huzur ve barış içinde yaşayamayacağını, zaten yaşamaması gerektiğini vurgulayan bir öneridir.”
Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülme tartışması, 2 Mayıs’ta Burdur Bağımsız Milletvekili Dr. Hami Yıldırım’ın verdiği yasa teklifiyle yeniden gündeme gelmişti.