A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Selanik Yolunda (2)

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Saba Öymen | 06 Temmuz 2008 11:13:38

Serez'in merkezindeki bulvarda çiçek pazarı kurulmuş. Bulvarın dört yanında lokantalar, kahvehaneler. Akşam olurken ortalık cıvıl cıvıl. İşten çıkmış kadınlar erkekler var şık iş giysileri içinde. Kimisi çocuğunu ana okulundan ya da okuldan almış olmalı.

Annesinin babasının elini tutup hoplayarak yürüyor kıvırcık saçlı bir oğlan çocuğu. Belki bir yerde oturup yemek yiyecekler. Herkesin yolu çiçek pazarının içinden geçiyor. Rengine kokusuna dayanamıyorsunuz çiçeklerin, bir iki saksı almak istiyorsunuz. Serez’de yaşıyor olsaydım, burda bir evim olsaydı, şu sarı turuncu çiçeklerle dolu saksıyı alıp eve gitseydim... Nasıl olurdu? Sevdiğim her şehirde yaşama arzusundan kurtulmalıyım.
 
Çiçekçiler epey satış yapıyor. O renkleri görüp de geçip gitmek kolay değil. Birinde küçücük oğlan annesine yardım ediyor. Yıllardır bu işi yapıyor gibi de bir hali var. Sekiz dokuz yaşlarında olmalı. İstenen saksıyı bulup çıkartırken, müşteriye uzatırken, parayı alıp, üstünü verirken göründüğünden daha büyük bir hali var.
 
 
Ebedi yasta ve siyahlar içinde iki Rum hanım kenardaki banka oturmuş bir yandan sohbet ediyor bir yandan çiçekçileri, gelip geçenleri seyrediyorlar. Sonra sarı şortlu dal gibi bir genç kız geliyor yanlarına, el kol hareketleriyle, ateşli ateşli bir şeyler anlatıyor. Kadınlardan birinin torunu olmalı.
 
 
Çiçek pazarında epeyce oyalanıp, ılık gecenin tadını çıkarttıktan sonra otele dönüyoruz. Yarın köylere gidilecek.
 
 
Sabah kahvaltıdan sonra, Osmanlı döneminden kalma Zincirli Camiini ve şimdi Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan Bedesten’i görüyoruz. Daha sonra çıktığımız, Serez’e yukardan bakan tepedeki açık hava kahvesinde haritalar açılıyor, hangi köylere gidileceğinin planları yapılıyor. Bir kısım, otobüsle yoluna devam ederken, biz küçük bir grup, yanımızda Yunanistan’da arkeoloji okuyan rehberimizle birlikte, tutulan minübüse binip köylerimizi bulmaya yola çıkıyoruz. Kolay değil doğru köyü bulmak. Babamın dedemden babaannemden adını duyduğu, hatırladığı köy adı iki ayrı yerde var harita üstünde. Birbirlerini bulup evlendiklerine göre dedemin köyü babaannemin köyüne yakın olandır mantığından hareket ediyoruz. Köy meydanında yaşlı bir karı koca. Türkçe bilmiyorlar. Rehberimize Yunanca anlattıklarından Türklerin burda olduğu zamanlardan kimsenin kalmadığını, Osmanlı hakimiyeti sırasında yapılan evlerin hepsinin yıkıldığını öğreniyoruz. Caminin yerini gösteriyor yaşlı adam. Yerinde kahvehane var şimdi. Başka bir yaşlı geliyor yanımıza. Dimitra dedenin ailesi 1924’te Adapazarı’ndan göçmüş. İki yıl sonra, 1926’da Dimitra dede dünyaya gelmiş. Birkaç kişi daha yaklaşıyor merakla. Durgun köye bir değişiklik oluyor bizim gelişimiz. Köylülerin hepsi çok candan çok dost... Onların tarifiyle, aradığımız diğer köyü buluyoruz. Güller içinde sarı boyalı bir evin verandasında iki kadın ve bir erkek kahve içiyorlar. Türkiye’den atalarımızın doğduğu yerleri görmeye geldiğimizi öğrenince yüzleri gülüyor. İçlerinden daha genç olanı annesinin Türk olduğunu söylüyor heyecanla. Annesi ölmüş. Türkçeyi doğru dürüst konuşamıyor,  sözcükler halinde çıkıyor ağzından Türkçe, cümleler değil. Rehberimizle Yunanca konuşmayı tercih ediyor. İçeri kahve içmeye çağrılıyoruz ama daha çok yolumuz var. Yol arkadaşlarımız kendi köylerini bulmak için bekliyorlar minübüste. Bir dahaki sefere deyip isteksizce ayrılıyoruz. O zaman anlıyorum ikinci, üçüncü defa bu yolculuğa çıkanları.
 
 
Köyler  çiçekler içinde, çok bakımlı. Evlerin kimisi çok yeni, çimenli bahçelerin ortasında. Kimi köylerde epeyce büyük, malikane gibi evler var. Ama bahçıvan elinden çıkmış gibi bahçesi olan, kocaman güzel bir evin az ötesinde çok eski bir ev görmek de mümkün. Avrupa Birliğine girdikten sonra alınan yardımlarla bütün köylerin gözle görülür şekilde zenginleştiğini öğreniyoruz. Bu arada Almanya’da  çalıştıktan sonra emekliliğini geçirmeye köyüne dönüp ev yaptıranların sayısı da az değil. Osmanlı zamanından kalmış olabileceğini tahmin ettiğimiz çok eski, artık içinde kimse yaşamayan, oturulabilir durumda olmayan bir iki ev ise çoğu köyde var.
 
 
Öyle sessiz ki ortalık, hele siesta saatinde, öğleden sonra iki, üç sıralarında vardığımız köylerde kimseler yok ortalıkta. Genç çok az zaten. Gençlerin çoğu kasabalara, şehirlere çalışmaya gitmiş. Yalnızca köylerde değil, şehirlerde de siesta saatinde el ayak çekiliyor ortadan. Herkes uyumaya, uyumasa da dinlenmeye, okumaya, bulmaca çözmeye ya da ne bileyim, müzik dinlemeye (elbette alçak sesle)  köşesine çekiliyor. Saat 5.30, 6 sıralarında yeniden canlanıyor ortalık, uzun bir gece için...
 
 
Bu gece Vodina (Edessa)’dayız. Akşam yemeği için bir yer ararken sandviç, makarna, hamburger türünden yiyecekler satan bir lokanta görüp içeri giriyoruz. Duvardaki menüyü okurken kendi aramızda Türkçe konuştuğumuzu farkeden garson, mutfağa doğru sesleniyor. Doğradığı marullardan başını kaldıran bir genç ellerini önlüğüne silip yaklaşıyor. “Hoşgeldiniz,” diyor Türkçe olarak. Dedesi mübadelede Bafra’dan göçmüş. Bizim dedemiz de Kozana’ya yakın bir köyden diyoruz. Gözlerinin içi gülüyor genç çocuğun. Sağ elini kalbinin üzerine koyuyor. “Kardeş” diyor.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 5 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

ebru güven { 13 Temmuz 2008 16:27:25 }
Teşekkürler Saba,
Yazılarınla beni de oralara götürdün, üstelik tam da senin önerinle Kanatsız Kuşlar'ı okurken. Öyle hoş oldu ki...
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.
Avrupa'da İmamoğlu çıkmazı: Çıkarlar mı değerler mi?

Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…
Trump'ın politikaları ABD'nin 50 eyaletinde protesto ediliyor.
Dünyadaki boykotlar: Kim neyi hedef aldı?

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.
Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git