A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Hayat... Resme Dahil

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 23 Aralık 2008 13:51:09

İstanbul beni korkutan, bunaltan bir şehir. Gelmek istemediğim, beton üstüne beton yığılı sokaklarında soluk alamadığım. Bütün güzelliklerin, kültürün, tarihin, doğanın insanın hırslarına, aç gözlülüğüne kurban edildiği, bıkmışlığın, çaresizliğin, cehaletin, sinmişliğe teslim oluşun bir yeni çağ anıtı.

Öyle mi gerçekten? Kimbilir belki bazı duyuşlarım haklı, kanıtlaması kolay. En azından İstanbul’da birbiri üstüne binmiş apatmanların dizildiği, onların da üstüne gölgelerini düşüren koca beton binaların yükseldiği, arabaların, insanların çöp kutuları çevresinde çalışan karıncalar gibi işlediği sokaklarında yüreğimin sıkıştığı bir gerçek, bunu kanıtlamam bile gerekmiyor.

Öte yandan, koca bir şehrin çaresizliğe, cehalete, sinmişliğe teslim oluşunu hem doğrulayan hem de yanlışlayan kanıtlar var. Hangisinin baskın çıkacağı ise kentin kaderini belirleyecek.
 
Evet bu koca cehennemde, bu korkunç ormanda, tehlikelerle dolu bataklıkta, cennet köşeler var. Hem de boğaz kıyısında dizili yalılar, yeni villa kentler, büyük görkemli alışveriş merkezleri, özene bezene açılmış sanatçı çarşıları, tarihi müzeler, emekle parayla kurulmuş çağdaş müzeler dışında...
 
İnsanı şaşkınlığa, hayranlığa düşüren, yaşama bakışını tazeleyip, duyuşunu incelten küçük cennet köşeler var.
 
İşte bunlardan biri, Göztepe’de, ağaçlarla gölgeli, kuş cıvıltılarının duyulabildiği, arabaların geçmediği kendi halinde bir sokakta.  
 
Sıcak bir yaz günü...
 
Eski bir apartmanın bahçe katı..
 
Pencere önünde küçük bir çardak...
 
Kapısı davetkar bir biçimde aralık.... 
 
İçerde çekik gözlü bir beyefendi.... Elinde bir bardak soğuk bira....
 

 
İnsanın serüvenine kimbilir hangi zamanlarda nerelerde hem tanıklık hem hizmet etmiş, çok ama çok yaşlanmış eşyaların bir arada uyum içinde var oldukları bir mekan...
 
Heykeller, kapı kilidi, kantar, gaz lambası, semaver, baskı makinası, ahşap oyma pencere kanatları, öğrencilerinden resimler, değişik ressamlardan resimler...
 
Eski gravür çalışmaları....
 
Yeni, taze gravür çalışmaları....  
 
Büyülü bir mekan....  İçeri adım attığınızda dışardaki dünyayı unutuyorsunuz. Eski çağla yeni çağın birbirine girdiği, zamanın bir öneminin kalmadığı, boyutları renklerin, içeriği yaratıcılığın, anlamı çekik gözlü beyefendinin emek, bilgi ile yoğrulmuş, sanata adanmış yaşamının oluşturduğu bir başka gezegene giriyorsunuz. Burası ha İstanbul olmuş ha Cenevre ne değişir.
 
Çekik gözlü beyefendi, gravür ve resim sanatçısı, Göngör İblikçi. 1936 yılı Akşehir doğumlu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisini bitirdikten sonra İsviçre’ye yerleşmiş. Çalışmalarını 30 yılı aşkın bir süre Cenevre’de sürdürmüş. Sonra İstanbul’a dönmüş.
 
Artık İstanbul’da yaşıyor. Üstelik de kalabalığına, betonuna, gürültüsüne bulanmadan. Zaten birbirine çok yakın evi ve atölyesi. Evi, atölyesi, öğrencileri, dostları ile İstanbul’da kurduğu dünyasında çok mutlu. Onun için önemli olan resim yapabilmek. Resimleri ile bakıyor dünyaya. Resimlerini yarattığı, öğrencilerini yetiştirdiği mekanın ıssız, düzenli, yalnız Cenevre mi yoksa ürperten, sıcak soluğunu hep ensenizde hissettiğiniz dev İstanbul mu olduğu önemli değil.
 
Göngör İblikçi’nin, atölyesinin mekanı ve zamanı ayaklarınızın altından kaydıran etkisini sindirdikten sonra, gravür çalışmalarına dalmanızın zamanı gelmiştir. Belki Osmanlıya, doğunun, İslam kültürünün etkisi altında kendini yaratmış Anadolu’ya yabancı olan batılılara gizemli gelen bir dünya sunuyor. Oysa batıyla doğu arasındaki bu çileli köprüde, bir ileri bir geri yaparak büyümüş, böyle yaşamaktan başkasını bilmeyen biz Anadolular için, ruhumuzu sıcaklıkla, uyumla, sevgiyle kuşatan, güven, huzur duygularının eşliğinde kendi içimizde çözmemiz için zamana atılmış bilmeceler sunan bir dünyanın pencerelerini açıyor.
 
Göngör İblikçi’nin gravür çalışmalarında Hat sanatı, Anadolu uygarlıkları üzerinde yükselen Osmanlı mimarisinden esinler var. Gravürlerinin bir çarpıcı yanı ise çerçevelerin de resme dahil olması. Böylece yaratılan, sunulan büyülü dünya bir bütünlük içinde duruyor karşımızda, bizi kuşatan dünyadan kopmadan, onun içinde ve ondan ayrı...
 
Resme dahil ve ama onu tamamlayarak...
 
Güngör İblikçi, anarerkil dönemlerden İsa’ya, İsa’dan İslam’a, kültürlerin birbirinde eridiği binlerce yıllık Anadolu kültürü ile bizim tanıklık ettiğimiz zaman arasında bir soluk olmuş...
 
Yaşadığı yer, zaman ne olursa olsun,  bir soluk olup o solukla cennetini yaratan, bize de o cennete pencereler açan insanlardan. İstanbul’da bir gravür sanatçısı...  Çekik gözlü bir beyefendi.
 


 
Güngör İblikçi – Kısa Yaşam Öyküsü
 
1936 yılında Akşehir’de doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisini birincilikle bitirdi. 1961 yılında sanatını geliştirmek için İsviçre’ye gitti. Cenevre Güzel Sanatlar Akademisinden de Gravür dalında diploma aldı. Pek çok uluslararası sergiye katıldı.

1970-2007 yılları arasında yurt içinde ve dışında sayısız kişisel sergi açtı. Yapıtları ödüller aldı. Çeşitli kolleksiyonlarda resimleri bulunmaktadır.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması
AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git