A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

"Gizli Devlet"e Küfürlü Argolu Bir Tepki

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | 28 Ekim 2009 06:15:23

Ne argo kullanmayı severim, ne de küfretmeyi. Biri lumpen proletaryanın, serserilerin kültürünü yansıtır, diğeri de güçsüzlüğü, çaresizliği. Ama bazen, tüm ciğerlerimi havayla doldurup, "ULAN, siz mi kerizsiniz, yoksa bizi mi keriz sanıyorsunuz?" diye haykırmak geliyor içimden.

Devam etmeden önce bir paragraf açalım:
(İçinde bulunduğumuz şu bilgi kirliliği ve kavram kargaşaları içinde boğulmamak ne kadar zor. Birilerinin belirlediği ve yönlendirdiği gündemlerle günlerimiz geçiyor. Bir cinayet, bir sel felaketi, bir uyuşturucu operasyonu, derken açılımlar filan… Günlerce, haftalarca tek bir konu etrafında dönüp duruyoruz. Bu arada, medyada haberler, köşe yazıları ve televizyon programlarında sözümona çeşitli fikirler çatışıyor, yaklaşımlar tartışılıyor. Herkes hemen kendine bir konum belirlemeye çalışıyor - hatta, bazı konular toplumu ikiye bölüyor bile denebilir. Böylece, tartışanlar ortaya atılan bir takım kavramlarla konuşmaya başlıyor. İşin en tehlikeli yanı da burada. Bu kavramlara, onlara yakıştırılan içeriklere alışıyoruz. Böylece yaratılan bozbulanık havada, işin özünü bilmesi gereken insanlar bile önünü göremez hale geliyor.)

Ve gelelim konumuza:

Ergenekon davası da işte böylesi konulardan biri. Kimilerine göre, topumun demokratikleşmesinde, gizli devletin açığa çıkarılmasında büyük bir aşama. Böylece, Sol kesimde de bazıları AKP’ye alkış tutarken, bazıları da sırf dincilere karşı çıkmak için Ergenekoncuları savunmaya soyundu. Bu bağlamda, ilk kullanılmaya başladığı günlerden bu yana beni rahatsız eden “gizli devlet” kavramına büsbütün takılmaya başladım.

Neymiş efendim? Bu ülkede devlet içinde devlet oluşmuşmuş. Birileri devleti ele geçirmek için gizli örgütler kurmuşlarmış, bunlar ordu içinde de çöreklenmişlermiş, filan… Kimse çıkıp da şunu söylemeye cesaret edemiyor:

“Devlet içinde devlet diye bir şey yoktur! Devlet, işte bütün bu teşkilatların toplamının ta kendisidir! Her devletin hem açık, hem de gizli örgütleri vardır. Böylesi gizli örgütler, devletin sahipleri tarafından

-iktidarlarını sürdürmek için- değişik dönemlerde, değişik amaçlarla planlı olarak kurulurlar.

Sonra da, örneğin,

a) dönemleri kapanıp, varlık nedenleri ortadan kalktığında,
ya da

b) açığa çıktıklarında, toplumun dikkatini üzerlerine topladıkları ve böylece gizli faaliyetlerini yürütemez duruma geldiklerinde
ya da

c) devletin sahipleri arasındaki güçler dengesi değişirken, yeni gelen sahipler eskilerin güçlü olduğu yapıları ortadan kaldırma gereksinimi duyduklarında planlı olarak tasfiye edilirler.

Bu iş, bazen kanun yoluyla yapılır. Bazen de, yeni kurulan teşkilatın eskisiyle mücadele girerek onu yok etmesi sağlanır (örnek olarak, bir zamanlar ayyuka çıkan MİT-MAH çatışmasını anımsayınız). Bu amaçla, çok daha başka boyutlardaki yol ve yöntemlerin kullanıldığı da bilinmektedir (sadece Türkiye’de değil).

İşte değişmeyen ve tüm dünya ülkeleri için geçerli olan kural budur

Her devlet içinde, uluslararası casusluk şebekelerinden, değişik hedefli kriminal polis teşkilatlarından tutun da toplumsal yaşamın tüm alanlarını kontrol amacıyla kurulmuş, yasal temeli olan ve olmayan sayısı belirsiz “gizli teşkilat” mevcuttur.

Hakim sınıfların iktidarını sürdürmek amacına hizmet etmekten başka görevi olmayan devlet, aslına bakılırsa, açık ve gizli teşkilatlarının tümüyle birlikte, işte tamı tamına budur!

* * *

Devam etmeden önce bir parantez daha açayım:

(Kulağı kesik bir yüksek rütbeli subay, hapishanenin koridorlarından geçerek bir grup mahpusun bulunduğu odaya girer. Her biri birer azman olan katil ve psikopatlar, subayın karşısında hazırola geçerler. Bunların her biri, orduda bu subayın emri altında çalışmış askerlerdir. Komutan, ömür boyu hapis yatacak olan katillerle bir anlaşma yapar. Onlara bir “görev” verir. Tabii bu sırada yakalanırlarsa, ne subayı tanıyacaklardır, ne de söz konusu “görev”den bahsedeceklerdir. Böylece salıverilen, cepleri parayla, bagajları silahla doldurulan psikopat katiller, yeni baştan yüce devletlerinin hizmetine girerek ortalığı kasıp kavurmaya başlarlar. Bu, yurtdışında olduğu gibi ülke içinde de bir “vatani görev” olabilir. Artık ne harcanan paranın hesabı sorulur, ne de katledilen insanların…)

İşte size bir ucuz Hollywood senaryosu. Kim bilir buna benzer kaç film seyrettiniz. Sadece senaryo ve ucuz bir film mi? Türkiye Cumhuriyeti’nde de ABD’li danışmanların önerileriyle böyle kaç tane “film çevrildi”, kaç tane örgüt kuruldu kim bilir. Kimisi sözümona ASALA ile savaştı, kimisi Kürt ulusal hareketiyle. İşi çığırından çıkaranlar, ya da görevi bitenler (sadece onlar), sırası geldikçe çok değişik yöntemlerle tavsiye oldular.

Ordu içinde ve sivil hayatta köklerini salan Jitem vb. örgütler de kuşkusuz böyle kurulmuştu. İşte şimdi de sıra onlara geldi.

Dolayısıyla...

Birinci olarak, bu örgütlerin devlete rağmen kurulmuş olduğu yanılgısından kurtulalım. Bunlar, Cumhurun başkanlarına kadar çok çeşitli devlet kademelerinin de katkısı/izni/haberi olan teşkilatlardır (Çakıcı’nın Semra Özal’la cep telefonunu arayarak görüştüğünü anımsayın. Hangimizde Cumhurbaşkanı’nın karısının cep telefonunun numarası var? Bende yok!)

İkinci olarak, devlet içindeki bu yapılanmaların ve faaliyetlerinin hükümetler ve parti politikalarından da göreceli olarak bağımsız olduğunu bilelim. İktidarlar değişir – bir burjuva partisi gider bir başkası gelir. Ama “devletin politikası” kolay kolay değişmez, kırmızı çizgileri yerinden oynamaz. Çünkü burada geçerli olan, herhangi bir burjuva partisinin diğerinden biraz farklı olan politikası değildir. Hakim sınıfın genel çıkarlarının en derinlerde yatan temel taşlarının yerinden oynatılmamasıdır.

Bu tür örgütler bir ülkede ne kadar az olursa tabii o kadar iyi. Bunların ortadan kaldırılması için mücadelenin, demokrasiden yana olan herkes için önemli bir görev olduğu kuşku götürmez.

Başka çevrelerden aynı mücadeleyi yürütenlere destek olmakta da bir yanlış yok. Ancak...

Devletin genel karakterini unutarak, devletin bu sözde “gizli devlet”ten tümüyle arındırılacağına, şeffaf bir devlet yapısı oluşturulacağına, vb. inanmaya ve bu amaçla tüm umutları (örneğin AKP’ye) bağlayamaya gelince… Bunun adı bence “politik saflık”tır. Kendisi “saf” olmadığı halde bu yanılgıyı yayanların, böylece halkın kafasında çarpık düşüncelerin, -örneğin devletin genel karakteri üzerine yanlış bir kanının- ve yanıltıcı çağrışımlar yaratacak kavramların yerleşmesinde aktif çalışanların adı ise… Onların adını da siz koyun.

Cemil Fuat Hendek


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

Türkiye artık yabancılar içinde ucuz değil…
2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git