A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

KADINLAR(IMIZ)

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 09 Mart 2011 01:49:08

Kadınlar(ımız)a borcumuzu ödemek mümkün değil. Ninelerimize, analarımıza, halalarımıza, teyzelerimize, ablalarımıza, kızkardeşlerimize, sevgililerimize, eşlerimize, kızlarımıza, kızlarımızın kızlarına... Evet kadınlar olmasaydı biz de ol(a)mayacaktık. Bilineni yinelemek bu ama yinelemekte yarar var.Kadınların erkeklere kıyasla birçok avantajı da var, işte ikisini hemen anımsatayım: "Yaratmanın" ne olduğunu bilmeleri ve "erkek mekanizmasının" sırrını çözmüş olmaları.

Kadınların erkeklere kıyasla birçok avantajı da var, işte ikisini hemen anımsatayım : «Yaratmanın» ne olduğunu  bilmeleri ve «erkek mekanizmasının» sırrını çözmüş olmaları.

Kadınsız erkeklerin el ve ayaklarının nasıl çarşafa dolandığının dünya kadar örneği var. Fransa’da bir televizyon kanalı İngiltere’de ve ondan kopya alan birçok başka ülkede altı yıl kadardır izlenen «The week the women went» isimli ve epey başarılı bir programı uyarladı :  «Une semaine sans les femmes» / «Kadınlarsız bir hafta» adıyla. Türkçeye «Kadınsız bir hafta» veya «Kadınlar olmadan bir hafta» biçiminde çevirmek kulağa daha uygun. «Kadınlar olmasaydı erkekler ne yapardı ? Nasıl yapardı ? Çocuklara nasıl bakardı ? Nasıl yemek hazırlardı ?» ve benzeri  sorulara yanıt arama hareketi.

İster istemez aklıma Bilge Olgaç’ın Kaşık Düşmanı isimli harika filmi  geldi. Bilge Olgaç, 26 Kasım 1980’de Ankara’nın Keskin  ilçesine bağlı 402 nüfuslu Danacıobası Köyü’nde düğün gecesi patlayan tüpgaz lambasının yol açtığı faciada köydeki kadınların tümüne yakınının yaşamını yitirmesinden hareketle çektiği filmde faciayı ve sonrasını, erkeklerin, kadınsız erkeklerin, nelerle karşılaştıklarını, nasıl yaşamaya çabaladıklarını mizahı eksik etmeden aktarıyor. Bu film Fransa’da düzenlenen Uluslararası Kadın Filmleri Şenliği’nin 7. sinde, 1985’te Juri Büyük Ödülü’nü, Kadın Gazeteciler Özel Ödülü’nü kazandı. O yıl ilk kez verilen «En İyi Erkek Oyuncu» ödülüne ise filmde başrollerden birini oynayan Halil İbrahim Ergün layık görüldü. (Faciayı, filmin çekim öncesini, filmi ve ilgili birçok şeyi Kadın Aşk ve İktidar isimli kitabımda anlatıyorum. Merak eden okuyucularımın bu kitapa bakmalarını öneririrm : Alan Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 79-91).

Bizde yaşanmış bir faciadan yola çıkılarak film çekildi. Yaşanılan kurgulaştırıldı. Yarı alaylı yarı dramatik biçimde anlatıldı. Gerçek meselelere parmak basıldı. Bize özgü ve bizim gerçek meselelerimize.

Fransa’da adını andığım bir tür telefilm gibi sunulan ama daha çok «télé–réalité» adı verilen televizyon programına benzeyende ise kadınlar bir haftalığına Fas’a, Marakeş’e   tatile götürüldüler, erkekler ise Montrésor isimli minik köylerinde kadınsız yaşamın bütün cephelerine bakma olanağı buldular. Ağlayanlar oldu. Erkeklerden. Ama Marakeş’te şık bir otelde ekmek elden su gölden tatilin tadını çıkaran kadınlardan da ağlayanlar oldu. Kolay değil elbette Fransa’nın göbeğinde dört yüz evet evet aşağı yukarı dört yüz kadar nüfusa sahip bir köyden çıkıp, etle kemik gibi erkekleriyle yıllardır birlikte yaşamış  kadınların erkeksiz Marakeş keyfi tam da keyif olmadı : Hamama, masajlara, köftelere, kebablara, falana filana rağmen. Kadınsız yaşamın tadı acı mı tatlı mı ? Artık karar onların ve izleyenlerin.

Burada yaşananların, yapay olarak yaratılan kadınsız yaşamın önceden bilinen bir biçimde, senaryo gereği gibi neredeyse, «yaşanması», daha  doğrusu «oynanması» bir parça tiyatromsu kaldı. Ancak kadınsız erkeklerin çoğunun, tümü dememek için, sınıfta kalacağı belli oldu. Kadınların da erkeksiz, kendi erkekleri olmadan, yaşamaları zor. Erkekler de kadınlar da birbirlerine ihtiyaçları olduğunu çok iyi anladılar. Dönüş, yuvaya dönüş ve buluşma  görkemli oldu.

O halde çocuk bakımı, evin yönetimi, yemek yapılması, alış-veriş ve benzeri ev işleri için iki kişi olmak lazım. Görev bölümünü de mutlaka birlikte konuşup, birlikte kararlaştırmak ve birlikte yapmak en iyisi. Sonuç bu. Gerisi size kalıyor.  

İlginç bir nokta daha var :  Tours isimli kente altmış kilometre uzaklıktaki bu minik köyün isminde saklı sırda : Mon-trèsor biçiminde yazıp, iki ayrı kelime olarak okunduğunda «hazinem» anlamına geliyor. Montrèsor olarak birlikte yazılınca da aynı anlamda elbette. Ama yine de açıklamakta yarar var. Bu köyün seçilmesinde isminin bir rolü de oldu mu ? Peki o zaman kadın(lar)ımızı hazine(leri)miz olarak kabul etsek mi ? Bunun yanıtı da birimizden diğerimize değişebilir. Artık nasıl isterseniz öyle.

Kadın konusunda yazılacak dünya kadar şey var elbete : Nasıl mücadele etmekten, örgütlenme biçimine kadar. Neler yapılması gerektiğinden kadın ve erkek ilişkisine. Kadınların siyasi isteklerinden mesleki isteklerine : Kaymakam ve vali olmak için yapılanlar. Siyasi partilerdeki değişik türdeki çalışmalar... Sinemada, resimde, tiyatroda, müzikte ve diğer sanat dallarında kadın(lar) ve kadına "bakış".

Bugünkü kadın ve yaptıkları, yapmak istedikleri, mücadelesi...

Tarihten gelen örneklerin bilinmesinde de yarar var mutlaka : T büyük harfle Tarihte kadın. Osmanlı İmparatorluğu'nda kadına oy veren erkeklerin bulunduğunu bilmek epey ilginç. O yıllarda kadınların seçme ve seçilme hakkı bile yokken hele. Tarihteki ve günümüzdeki  ihtilalci kadınları öğrenmek, biraz daha yakından tanımak... Mısır’daki ayaklanmada Tahrir Meydanı’nda kadınlar da seslerini duyurdular. Hem de sadece katılımcı olarak değil, yönetici, yönlendirici olarak ta.

Kadın konusunda erkekler de yazıyor. İyi de oluyor. Ben de yıllardan beri yazıyorum. Yazmalıyım. Daha da yazılacaklar var elbette. Ama kadının konumu, sorunları, mücadelesi, örgütlenmesi, erkeklere bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli. Dolayısıyla kadınların bir an önce kendi kaderlerini ellerine almaları gerekli. Şimdiye  kadar yapılmadıysa geç kalınmış sanılmasın. Bir şeyler yapmak için her koşulda zaman bulunur. Kadınların ve erkeklerin birlikte, özgürlük, daha çok ve daha geniş özgürlük, sıkı ve hakiki eşitlik ve toplumsal ve dayanışmacı bir düzen içinde yaşayabilecekleri kadın ve erkek cumhuriyetleri yaratabilmek umuduyla.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…
Türkiye raporu: Özgürlükler ciddi zarar gördü

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı
Ton balığında cıva: Zehirli madde seviyesinin kontrollere rağmen hala yüksek olduğu tespit edildi

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti
İnsanlık için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım

Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.
Dünyada zorla çalıştırılanların sayısı artıyor.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI
Emek, Ümit ve Para

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git