A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Sıra Kimde

Kategori Kategori: Nalına Mıhına | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Atamer | 03 Haziran 2012 08:47:15

1999 senesinde bir kaç defa Paris'e iş seyahatine gittim. O senenin sonunda 2000 yılını idrak edecektik. Tabidir ki değişecek bir konu olmayacaktı, fakat tekrar 1000 sene değişmesini idrak edemiyeceğimiz için bir değeri vardı. Eiffel Kulesinin üzerine konulmuş ışıklı bir tabelada her gün değişen rakkamlarla 2000 senesini idrak etmeye kalan gün sayısı okunmaktaydı. Bilindiği gibi Eiffel Kulesi ismi bu kuleyi yapan firmanın isminden almaktadır.

Gustave Eiffel adlı firmanın 7.7 milyon Fransız Frangı harcıyarak yaptıkları bu demirden kuleyi 3000 kişinin 26 ay boyunca 18000 demir parçasını 2.5 milyon perçin kullanarak inşaa etmesinin ardından, kuleyi ilk yılda 2 milyon insan ziyaret etmesi ile harcanan paranın önemli bir bölümünü birinci senede geri toplandığı söylenir. Yılda 6 milyon insan bu kuleyi ziyaret ederek, hem kuleye hem de ülkeye önemli bir para bırakır.

Yüksekliği 300 metre olan bu kule, Paris’in dolayısiyle Fransa’nın bir sembolüdür. Fransa’da çok çeşitli ırk ve etnik kökenleri değişik insanlar birarada yaşamaktadır. Fransızların yanında Fransızlarla birlikte yaşayan bu insanların arasında Türkler de bulunmakta, Cezayirliler de bulunmakta. Aralarında Güney Afrika kökenli insanlar  bulunmakta, hatta Çinli çekik gözlü insanlar da yaşamlarını sürdürmektedirler.

Fransız denilince kumral, uzun boylu, çapkın erkekler, ince, zarif giyimli latif bayanlar gözümün önüne gelir. Avenue des Champ-Elysees  caddesinde bir kafeteryada oturup gelen geçenleri izlerseniz zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Şehrin altında ve üstünde inşaa edilen metro yolları ile şehrin her köşesine ulaşabilme imkanı olduğu için, şehir her yöne genişlemiştir. Bir kaç hava alanı, bu şehrin hava ulaşımında, şehire gelen ve gidenlere çok iyi hizmet verir. Bu şehirde yaşayan insanların büyük bir bölümünün koyu derili olması dikkatimi çekmiştir.

Fransız milli futbol takımının maçını izlerken sanki bir Afrika ülkesinin maçını izliyor düşüncesine kapılmaktayım. Tenis kortlarında, atletizm kulvarlarında Fransa adına koşan sporcuların Afrika kökenli olması oldukça ilginçtir. Fransa’da yaşıyan insanların din konusunda da bir mozayik içinde olduklarına inanmaktayım. Bu kültürün içine entegre olmuş Cezayirlisi, Faslısı, Türkü, Mozambiklisi, Çinlisinin bu ülkenin kanunlarına saygılı olduğu için bu ülkede yaşamakta olduğu da bir başka hakikat.

Fransa’da 1968 yıllarında öğrenci hareketleri olmuş ve bu bütün dünyaya yayılmıştı. Fransa’da bulunan yüksek öğrenim sistemi, öğrenciler için oldukça ağır şartlar içerdiğinden, öğrenciler bu şartlara isyan etmekteydiler. Bu durum o tarihte Türkiye’yi de etkilemiş, öğrenciler sokaklara dökülmüşlerdi. Türkiye’de yüksek öğrenim kurumlarında okuyan öğrencilerin çok değişik yönden gelen etkilerle başlattığı ‘’öğrenci hareketleri’’ dediğimiz süreç içinde, ülkemde bir çok değişikliklere tanık olmuştuk. Fransa ile Osmanlı döneminden gelen yakın ilişkilerimizin, Fransa’nın son senelerde Türkiye’deki bazı etnik kökenli konularda, içişlerimize karışırcasına tavırlarından dolayı soğuduğu  muhakkak. Konuların neresine bakarsanız bakın Türkiye’nin birçok konuda Fransa’yı örnek almış olduğu bir gerçektir.

Osmanlı döneminden kalan bir çok hukuk sistemi Fransa’dan alınmadır. Danıştay, Sayıştay, Yargıtay ve hatta mülki sistemimiz bile Fransa’dan kopyadır. Osmanlı döneminde verilen imtiyaz ile açılan Fransız okullarının bunda çok büyük rolü olduğuna inanmaktayım. Türkiye Cumhuriyet kuruluş tarihinde Dışişleri Bakanlığında çalışan diplomatların büyük bir bölümü Galatasaray Lisesi mezunu Fransızca bilenlerden teşkil etmekteydi.

Geçtiğimiz son 10 sene içinde şöyle ya da böyle ülkemde cebren bir çok temel taşların yerlerinden oynadığını seyretmekteyiz. Yönetimin doğrudan yahut dolaylı olarak değiştirdikleri bir çok konuya katılmasam da kabul etmek mecburiyetinde olduğum muhakkak. Türkiye’de bu değişiklikler olurken yönetimin ilk olarak yüksek eğitim kurumları ile bir tartışma başlattığını 2003 senesinde izledik. Daha sonra Türkiye’nin güçlü ordusu ile kavgaya girişilmesini seyrettik. Eğitim kurumları ile sürtüşmelerin toplumda açtığı yaralara şahit olduk. Hipokrat yeminine sadık  doktorlara da sıra gelmiş, bu sürtüşmeden onlar da nasibini almıştı. 

Sanatçı olan saygın bir kesimin mesleğini icra etmesini şartlarla sınırlandırmasını üzülerek seyretmekteyiz. Roma döneminde herhangi bir şehir kurulurken Anfi-Tiyatro binasının ilk tesis edilen yer olmasının, sanata ve eleştiriye ne kadar önem verdiklerini gösterdiğine inanırım. Mevcut yönetimimizin bu eleştiriyi sindirmeyi düşünmemesi üzücüdür. Memurların ellerinden alınan özlük hakları konusunda yönetim tartışmaya da tahammül edemiyen bir tavır göstermektedir. 

Şimdi ise kadınların üreme organları konusunda tartışma açmasının yanlış olduğuna inancım tamdır. %51 kadın olan Türkiye’de Kürtaj hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde el kaldırarak karar verecek olanların %90nı erkek milletvekili. Kadınların cinsiyeti konusunda çok önemli bir kararın yine erkek egemen olmasının abesle iştigal olduğu muhakkak.

Bir konuya yasak getirdiğiniz zaman, yasal olmayan yollar işlemeye başlar ki insan sağlığı kürtajla heba olmaya namzettir. Erkek egemen toplumda kadına tecavüzün engellenmesi gerekirken, yönetimin kadınlara bir darbeyi de kürtajla vurmaya hazırlanmasını, toplumun reddetmesi gerek.  Toplumun çeşitli kesimlerinden şu veyahut bu şekilde, geçmişin hesapları konusunda bir öc almanın toplumdaki hangi dinamiklerin yerlerini değiştireceğini zaman gösterecektir. 

Şimdi ise bekliyorum sırada kim var ve hangi konu gündeme gelecek, kimin neresi ile uğraşılacak, kimden rövanş alınacak diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







BİZİM RADYO
radyo.ayorum.com'a HOŞ GELDİNİZ
Erdoğan'ın tek hedefi iktidarını korumak…
İşçiyi Bırak Kutlasın
Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı

Hayatta kalma mücadelesinden kesintisiz şiddetin itici gücüne.
Demokrasi Krizde mi? Gözden Kaçırmamanız Gereken 5 Sarsıcı Gerçek
10 soruda Trump'ın Gazze için sunduğu barış planı
İngiltere, Avustralya ve Kanada, BM Genel Kurulu öncesi tarihi adımla Filistin’i tanıdı.
Nepal, Bangladeş ve Sri Lanka’da halk liderleri devirdi.

Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.
KKM'nin ülkeye maliyeti ne kadar oldu?
ABD'de gümrük gelirlerindeki artış, Temmuz'da rekor harcamalarla yükselen bütçe açığını frenleyemedi…
Çin yapay zekayla “yumuşak gücünü” artırıyor.

Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.
Cilt kanseri oranında dünyada başı çeken Avustralya'da güneş kremi skandalı.
Dünya Sağlık Örgütü: '7 Ağustos'ta Türkiye'de maymun çiçeği tespit edildi'
Yeni Zelanda'dan yeni turist politikası…
Dünyanın en eğlenceli 40 ülkesi seçildi.

Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN

Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

ANKARA CEBECİ, 30 EYLÜL
AKIL...
KISA KESİLMİŞLER, AĞUSTOS 2025
ÖZERK, FEDERAL, KONFEDERAL
MÜNİH, 30 EYLÜL

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git