A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Tarîkattan Geçen Yol

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 26 Nisan 2008 16:13:39

Mustafa Kemal "Türkiye tarîkatlar, şeyhler, müritler memleketi olamaz" demiş ve tarîkatlar yasaklanmıştı. Ama yüzyıllardır kök salmış gelenekler, tarîkatlar yasaklamakla yok olmuyor. Bugün Türkiye'de varlığını sürdüren en önemli tarîkatların Kadirilik, Nakşilik, Bektâşilik ve Halvetilik olduğu, en eskilerinin ise 11'inci yüzyılda ortaya çıkan Kadirilik olduğu söyleniyor.

“Şanlıurfa’da açık bir alanda yapılan zikir töreninde Kadiri Tarîkatı Şeyhi Abdülbasi Karakuş, müritlerinin vücutlarının değişik yerlerine şiş ve kılıç batırıyor. Kendi boynunu da kılıç ile kesmeye kalkan Karakuş’un, şiş ve kılıç batırdığı müritleri alanda bir süre izleyicilerin alkışları eşliğinde birkaç tur atıyor. Karakuş, daha sonra bir tahtaya sarılı bezlerin üzerine dökülen ispirto ile yaktığı ateşi müritlerine uzatıyor. Bazı müritler, yanan tahtayı ağızlarına sokarken, bazı kişiler ise şişleri ağızlarına batırarak ortalıkta dolaşıyor. Daha sonra, 10 yaşlarındaki iki çocuk, yanaklarına şişleri batırarak, alanda dolaşıyor. Gösterinin son bölümünde ise şeyh , sıraya giren müritlerine tek tek şişleri batırıp çekiyor.”

Yukarıdaki alıntı birkaç yıl öncesinin bir gazetesinden. Mustafa Kemal “Türkiye tarîkatlar, şeyhler, müritler memleketi olamaz” demiş ve tarîkatlar yasaklanmıştı. Ama yüzyıllardır kök salmış gelenekler, tarîkatlar yasaklamakla yok olmuyor. Bugün Türkiye’de varlığını sürdüren en önemli tarîkatların Kadirilik, Nakşilik, Bektâşilik ve Halvetilik olduğu, en eskilerinin ise 11`inci yüzyılda ortaya çıkan Kadirilik olduğu söyleniyor. Yeni bir olgu olan Nurculuk zaman zaman bir tarîkat zaman zamansa Nakşiliğin bir yorumu olarak değerlendirilebiliyor.

Suudilerin başını çektiği Vahabilik tüm tarîkatları reddedip gerçek Müslümanlık olduğu iddiasında. Yakın tarihimizde de, Nakşibendi kitlesinin Turgut Özal’a, Nurcular’ın Süleyman Demirel’e “yakın” olduklarını, Ecevit’in oy kaygısıyla bazı tarîkatlara yanaştığını da biliyoruz. Kadirîlik Hazar Denizi`nin güneyinde bulunan Geylan bölgesinin Büşt kasabasında 1078 yılında dünyaya gelen Abdülkadir Geylânî’ye dayanıyor. 1166 yılında 91 yaşındayken ölen Geylânî’nin dört karısından 49 çocuğu olmuş. Merkezi Bağdat'taki dergâh olan Kadirîye tarîkatı İslâm dünyasında en yaygın tarîkattır. Kadirîlik'i Istanbul'da tanıtan İsmailiye ya da Rûmiye denilen kol olmuştur. Bu kolun kurucusu İsmail Rûmî (ö. 1631) Anadolu ve Rumeli'de kırk kadar Kadirî tekkesi açmıştır. Anadolu Kadirîliğinin merkezi de İsmail Rûmî'nin Istanbul Tophane'de yaptırdığı Kadirîhane'dir.

İmdi, durduk yerde neden tarîkattan söz etme gereği duyuyoruz diye sorabilirsiniz.

Bir kere, nasıl eşkiya, “şaki” sözcüğünün çoğulu ise, yâni eşkiyalar denmezse, aynı şekilde “tüccar” sözcüğü “tâcir”in çoğulu, “evrak” sözcüğü “varak”ın, “enbiya” sözcüğü “nebi”nin, “tarîkat” (târikat değil), “tarik”in çoğuludur. “Tarik” yol demek. Tüccarlar, evraklar, enbiyalar, tarîkatlar demek yanlıştır, ama artık yerleşmiş, tarîkatlar diyoruz.

İnanan bir Müslümanın kendisine bir “yol” seçmesi elbette anlaşılabilir birşey. Ancak bu yollar, kendi Müslümanlık yorumlarını tüm topluma kabul ettirme yoluna gittiklerinde, ya da bu yorumu bir dünya görüşü, bir toplumsal ve ekonomik sistem olarak dayattıklarında iş, farklı bir boyut kazanıyor. Dinler inanç temelinde bir takım ahlâk kuralları getirir. Siz bunlara inanırsanız yaşamınızı ona göre düzenlemeniz gerekir. Üç büyük semavî dinin çıkışına ve çıktıkları toplumların toplumsal / ekonomik yapısına bakarsak insanlık tarihinde devrim yaratan büyük değişimlerle koşut olduklarını, ama sonraki büyük değişimlerden önce geldiklerini görürüz. Avcı / toplayıcı toplumdan hayvan güden, yarı göçebe bir topluma geçen toplumun dini olan Musevilik, şehirleşme ve ilk büyük imparatorluk olan Roma döneminin Hıristiyanlığı ve merkantilist (tâcir) bir toplumun Müslümanlığı o toplumların yapısı içinde düzenlemeler getirir. Örneğin Museviliğin 10 emrinden birisi “komşunun evine, karısına, erkek veya dişi kölesine, öküzüne, eşeğine göz dikmeyeceksin” der. Komşunun otomobilinden veya bilgisayarından söz etmez.

İncil’de buhar makinesinin sözü geçmez, Müslümanlık köleci tâcir toplumundaki ticarî ve sosyal ilişkilere kurallar getirir. Bu üç büyük din ortaya çıktığında ne daha sanayi devrimi olmuştu ne ortada kapitalizm ya da sosyalizm vardı. Daha arkeoloji, paleontoloji falan da olmadığından Adem ile Havva masalı halâ en geçerli inançtı.

Bütün dünyası Mezopotamya olan insanlar Mezopotamya’daki bir su baskınını tüm dünyayı sular altında bırakan bir tufan olarak görmeleri anlaşılabilir bir şeydi. Şimdi siz kalkıp bu dinlerdeki buyrukları, kuralları, sanayi devriminden geçmiş, uzaya kanca atmış, bilgisayarlarla iş gören, internet yoluyla iletişen bir topluma uygulamaya kalktığınızda ne olur?

Bugünün sanayi-ertesi dünyasında iki temel ekonomik sistem var. Kapitalizm ve sosyalizm. Bunların elbette ülkelere göre çok değişik uygulamaları var ama temel sorun sermaye-emek ilişkisi olmaya devam ediyor. Bu ilişkinin nasıl biçimlendiği, o ülkenin nasıl bir ülke olduğunu, kalkınıp kalkınamayacağını, o ülkedeki insanların nasıl bir yaşam sürdürebileceklerini, aç kalıp kalmayacaklarını belirliyor. Sermaye -emek ilişkisinin uluslararası düzeydeki yansıması küreselleşme adı altındaki yeni emperyalizmin işleyişini tanımlıyor. Şimdi bu gerçeklerin karşısına siz dinleri koyun, hattâ dinleri değil de birçok değişik tarîkatı koyun. Ve çocukların yanaklarına şiş batırmakla uğraşan bir tarîkatın ülke sorunlarına, dünya sorunlarına çözümler üretmesini bekleyin.

Bugün birçok kişi Türkiye’de bir tarîkatlar çatışması olduğunu söylüyor. Bir yanda Nakşibendîler, öte yanda Kadirîler, kulislerde Nurcular, Fethullahçılar, Aczmendîler, say say bitmiyor... Peki bunların hangisi Türkiye için bir çözüm üretiyor? Daha doğrusu, üretebilir? Yoksa bu yalnızca bir güç çekişmesi mi, sen daha fazla mı nüfuz sahibi olacaksın, ben mi, ülkenin kaymağını sen mi yiyeceksin, ben mi kavgası? Benim tarikim (yolum) doğru, seninki yanlış diye ötekileri sindirme, yok etme çabası mı? Bu sorular kafamı kurcalarken Kadirî şeyhi Haydar Baş’ın Millî Ekonomik Modeli’ne tosladım. Haydar Baş, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm yoksul ülkeleri kurtaracak bir formül ürettiğini söylüyor. Gelecek yazıda onu biraz inceleyelim.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Umit Dagitan { 28 Nisan 2008 04:26:56 }
Yararli bir konu ve aydinlatici bir yazi.

Tesekkurler,
Umit
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti
İnsanlık için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım

2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git