A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

“…SEYDİMEN”

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Mustafa Alagöz | 24 Eylül 2024 11:40:55

BU KİTABIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ... Geçmişle neden ilgileniriz? Çünkü, geçmişin varoluşumuzdaki yeri, geleceğe yönelik tasarımlarımız, hayallerimiz, kaygılarımız hep geçmişle ilişkilendirilerek, en azından oradan da beslenerek oluşturulur. Bir geleceğimizin olduğunu bilmek bizi kaygılandırır, çünkü belirsizdir. Öleceğimizi bilmek bizi hüzünlendirir. Yaşamımız korku ile umut arasında gerilimde salınan bir süreçtir. Belirsizliğin belirli kılınabileceği olanağı umut beslememize yol açar.

Çünkü koşullar ne olursa olsun, verili olanakları kullanarak, yetilerimizi harekete geçirerek şimdinin dayatmalarının üstesinden gelebileceğimizi gördükçe, geleceğimizi de inşa edebileceğimize olan güveni ediniriz.

Bir geleceğimizin olduğunu biliyor olmamız beraberinde nereden geldik, niye varız, nereye gidiyoruz sorunsalıyla yüz yüze getirir bizi. Yaşamlarımız bu durumların değişik yoğunlukta, renkte, toplumsal ve bireysel boyutta sürüp gitmesidir.

Kendi yaşamımıza egemen olma, onu gerçek ve anlamlı kılma, varlığımızın bize dayattığı sorumlulukları yerine getirme gereği bizi hem şimdiyle hem gelecekle hem de geçmişle ilgilenmeye iter.

Kendi emeğinin ürünüyle bulunduğu toplumsal koşulların olanakları ile kendini var eden, doğadan ama doğaya aşkın bir dünya yaratıp onun içinde yaşayan biricik varlık olan İnsan; tarihsel bir süreçte yetkinleşen, aynı zamanda o sürecin taşıyıcısı olarak, geçmiş nesillerin birikimlerini miras alan ve kendi katkılarıyla gelecek kuşaklara miras bırakan üretken ve yaratıcı öznedir.

Her toplum, her birey içinde bulunduğu coğrafi ve iklim koşullarında, tarihsel olanaklar ortamında bunları gerçekleştirir; doğal koşullar, toplumsal ortam, kültürel deneyimler ve bireylerin etkinlikleri, bütün bunların katkısıyla özgün niteliklerde, farklı renklerde yaşam biçimleri ortaya koyarlar. Ama biçimle, gelişmişlik ve görünüş açısından ne derece farklı olsa da tüm bunların temel devindirici kaynağı insanın temel maddi gereksinimleri ve tinsel itici enerjileridir. Bu temel ögeler, farklılıkların özündeki birliği oluşturan evrensel ilkeyi oluşturur.

İnsanların gereksinimleri, tutkuları, alışkanlıkları, hayalleri, bir bütün olarak tüm eylemleri toplumsal süreçlerin ve dönüşümlerin enerjisini oluşturur. Bu süreçte kullandıkları üretim araçları, ticari bağlantıları, günübirlik insani ilişki biçimleri, müzikleri, inançları onların somut insani ve bireysel yapılarını bize gösterir.

Tikel olgulardan hareketle evrensel olana varılır, tersi yönden gözlemler yaparsak evrensel olanın duyusal algılarımıza açık hale gelmiş görüngüsüne şahit oluruz. Bu karşılıklı bağıntı, duyusal olanla evrenselin birliği somut dediğimiz kavramı bize verir, yani hakikati kavramamızı sağlar. 

***

Barak Antep’in sınırları içinde Nizip, Oğuzeli, Karkamış dörtgeni içinde geniş düzlük bir bölgedir. Batısı Sacır Suyu, doğusu Fırat Nehri, kuzeyi Antep-Nizip bağlantısını sağlayan ulaşım yolu, güneyi Suriye sınırı olan ve 100 kadar köyün bulunduğu bir coğrafyadır. Kendine özgü şivesi, gelenekleri, müziği (Barak Havası denen Bozlaklardan oluşur) olan genelde kurak, temel geçim kaynağının Antep Fıstığı olan, geçmişi göçerliğe dayalı farklı aşiretlerden oluşan insanların yaşadığı bir coğrafya.

“Seydimen” Barak ovasında köylerden birisi, kitabın yazarı bu köyde doğup büyümüş, oranın yaşamına tanık olmuş ve Barak’ı her yönüyle mükemmel yansıtmış. Bu değerlendirmeler sadece kitabın anlattıklarının etkisiyle değil, aynı bölgenin insanı olarak, çocukluğu orada geçmiş, bağlantılarını hala sürdüren birisinin şahitliği ile yapılıyor.

“Seydimen” sadece belirli bir yörenin özelliklerini yansıtan anlatımların ötesinde veriler, gözlemler, somut belgeler sunan, dahası derinlikli karakter belirlemeleri, sevecen insan hallerinin serimlemesiyle okuyana sıcak duygular yaşatıyor.

Belirli bir köyde (Seydimen) yaşayan belirli kişiler üzerinden aktarılan olaylar sıradan yaşamlar olsa da tarihsel olanla nasılda iç içe olduğu fark ediliyor. Ekip-biçmek, üretip tüketmek, komşuluk-akrabalık yaşamak, paylaşımlarda bulunmak süreçleri Barak Yöresinin yaşam biçimi, bir köy bağlamında gözler önüne seriliyor. Ayrıca bölgenin geleneksel sosyal yapısına dair yaşanmış olayları bizzat yaşayan insanlar üzerinden anlatıyor. Bunlar bir anlamda bu argümanlar üzerinden çıkarsamalarda bulunmak, belirli bir yerellikten devşirilmiş argümanlar üzerinden sosyolojik-teorik soyutlama yapma olanağı sunuyor.

 Ağalık ve ağa-azap (ağanın kapısında her işi yapan topraksız emekçi) ilişkisi, aşiret yaşamı, çalışma koşulları, geleneksel üretim araçları, beslenme biçimleri, kadının durumu, çocuk evlilikleri gibi tarihsel gerçekler Barak ovasının toplumsal yapısını Seydimen üzerinden bunları yaşamış olanın kaleminden okuyoruz. Burada herhangi bir duygusal abartmadan ve yargısal ifadeden uzak olması anlatıma sadelik, sahicilik veriyor.

Genel olarak edebiyatın, öykülerin, şiirin güzelliği burada aranmalı: akıl vermek üstenciliğine düşmemek, belirli bir anlayışı dayatmamak, öğretici hevesine kapılmamak temelli ifadeler okuyanın aklına baskı yapmaz, düşüncesine kalıplar sunmaz. Onun için aklın özgürleşmesine, düşüncenin özgürce sorgulamaya ve araştırmaya yönelmesine hizmet eder.

Sosyolojik ortamların, geleneklerin, yerel yaşam biçimlerinin kişileri de doğal olarak bu atmosferde şekillenir. Aşiret yaşamının erimeye başlaması, makinalı tarıma geçişle beraber bildiğimiz günübirlik ilişkiler de çözülmeye başlar.

 Bu bağlamda sadece nesneler, kullanılan üretim araçları, geleneksel yaşam biçimleri değil, insanların içsel dünyaları da nasibini alır. Var olan ortamda yaşayan insanlar hakkında kişilik betimlemeleri, psikolojik diyebileceğimiz gözlemler yoluyla; koşullar, dönüşümler, bireyler ve özgün kişilikler bağlamında anlam bütünlüğü sağlanabilir.

Aslında anlatılan olgular sadece o yöreye ait değil, her toplumsal ilişkinin yaşandığı yerde kendini açığa vuran varoluşsal bir gerçekliktir; yerel olan bu evrenselin gözle görünür halidir.

ÖYKÜLER:
 
“…SEYDİMEN”, alışageldiğimiz anlatım biçimleri sınıflandırmasının birisinin altına alınmıyor; çünkü, arşiv olabilecek belgeler, kişisel anılar, yaşanmış olaylar, geleneksel kültürel ilişkiler, köyden şehirlere göç olguları anlatılıyor.

Yukarıda dile getirdiğimiz tarihsel-kültürel olgular ve süreçler her ne kadar kendine göre işlevsel bir zemini olsa da temel birim insandır. “Başlangıçta O vardı, … her şey onunla oldu ve onsuz hiçbir şey olmadı” (yuhanna İncil’den kinaye olarak). İnsanlık tarihinin tümünde geçerli olan ilke, “temel birim” insandır.
 
Öyküler gerçek kişilerin yaşam serüvenlerinden hareketle yazılmış.  Öykülerin başlığı kahramanının çağrıldığı ismini taşıyor. O yörede yaşayan insanlar nüfus cüzdanlarında yazılı isimleriyle değil uydurulmuş lakaplarıyla çağrılır. Memik, Hafız, Mercik. Her birisinin kahramanı kendine özgü karakterleri, gariplikleri, içsel dünyaları, çaresizlikleri ve hüzünlü yaşam süreçleri canlı-kanlı hayat süreçleriyle anlatılıyor.

Kitaplar insanlığın ortak tinsel dünyasına sunulan yaşam deneyimleri, öneriler ve değerlendirmelerdir.

“….Seydimen”in bir yerinde şöyle bir belirleme var; “kitaplar tüm insanlığın o ortak tarihi, bilgi ve tecrübe havuzundan gelerek insana, bildirdiği şeylerin hiç hesaba katmadığı boyutlarını, hiç bilmediği ve belki bilemeyeceği, hiç yaşamadığı ve belki yaşamayacağı bilgi ve deneyimleri hazır biçimde sunar.” S. 110  

Bu, bana Descartes’ın kuşkudan kurtulmak için didinmesinin ürünü olan şu sözünü hatırlattı; “tüm iyi kitapları okumak aslında geçmiş yüzyıllarda onların yazarı olmuş en soylu insanlarla bir söyleşi gibiydi” ( Descartes/ Söylev.) İdea yay. S.10)

Bu tarz söyleşileri şimdi ve her zaman iyi yazılmış kitaplara emek verenlerle de yapabiliriz.

“Bu toprak her daim ferasetini, derinliğini ve ufkunu yansıtacak sesler buldu. Âşık Veysel, “Benim Sadık Yârim Kara Toprak” oldu bu diyar. Kazancı Bedih ile “Garip Bir Kuştu Gönlüm”e dönüştü. Mahsuni Şerif ile yürekte sancılar bile “Sarhoş” oldu çıktı, Neşet Ertaş ile “Ah Yalan Dünya” olup yine kaldı geride, hoş bir seda eşliğinde. Hüzün hep var oldu ama yeis hiç uğramadı buralara, her şeye rağmen umut hep hayat buldu.” S.114

Umut hep böylesi miraslarla, mirasa saygı duyup bunun üzerine katkı yaparak geleceğe miras olabilecek emek ve değerlerle hep diri kalır. Bu yoldaki tüm çabalar karşısında saygıyla eğilmek insani bir deneyimdir.

“Bir gün anama, Nasıl bir insan bu kadar iyi oluyor? diye sormuştum. Dünyaya sevgi gözüyle bakabilen insanlara hep gıpta ederim. zira bunlar normal gözle bakmazlar. Allah vergisi bir yürekle bakar böyle insanlar, HAYATA VİCDAN KATARLAR.” S. 80

Şiirler, söylemlerinde birbiriyle bağlantılı akışla ve mantıksal bir tutarlılıkla olmaksızın, birbirini peş peşe destekleyen kelime ve cümle kullanmadan içsel dünyamızın kaotik, inişli-çıkışlı, dalgalı halini imgeler yoluyla dile getirirler. Böylece daha çağrışımlı, bilinci kışkırtıcı, insanı kendi içine bakmaya iten uyarılar veren bir ifade biçimidir. Her ne kadar düz yazıdaki anlatım tutarlılığı görülmese de kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir. “Seydimen”de yer yer şiirsel nitelikte anlatımlar da var. Onun için belirlenmiş bir sınıflama yapmak gerekmiyor.

“Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz
……
Ah güzel Ahmet Abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya’nın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer.”

E. Cansever.  Yerçekimli Karanfil: “Mendilimde Kan Sesleri”inden.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?
Arnavutluk'ta Bektaşilere Vatikan benzeri oluşum hazırlığı: Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti.

AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

“…SEYDİMEN”
BABÜR KUZUCUOĞLU
KIRK YIL OLDU: YILMAZ!
YILMAZ GÜNEY'İ ANMAK
SEYİRCİSİYLE YILMAZ GÜNEY

Uykularım Kaçmakta
AHMAK BİLİMİ
Sen Ne İşe Yararsın?
Ali Hoca’nın Ezanı
Anadolu Yangın Yeri

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git