A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Orman Kanunu

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 22 Haziran 2008 15:36:53

Amerika'da uzun bir süre yaşamış olan bir arkadaşla konuşuyordum geçenlerde. Amerikan sistemini benimsemiş, belli ki sevmiş ve bu sistemin insan doğasına en uygun sistem olduğuna inanmış. Örneğin Avustralya'da büyük çoğunluğumuzun desteklediği Medicare sisteminin Amerika'da uygulanamaz olduğunu, üstelik uygulanırsa mutlaka kötüye kullanılacağını savunuyordu.

Buradaki işsizlik parası türünden sosyal güvenlik ödemeleri Amerika’da da yapılsa kimsenin çalışmayacağını iddia ediyordu. Bizlerin 35-40 saat çalışmamızı tembellik sayıyor, Amerikalıların saati 5 dolara haftada 60-70 saat çalışmalarını arzu edilir bir durum olarak görüyordu.  Üstelik bütün bunları savunduğu için de ABD’nin dünyanın başına belâ değil, dünyayı kurtaracak (en azından örnek olacak, esin kaynağı) olduğuna samimiyetle inanıyordu.
 
 
İnsan soyunun Adem’le Havva’dan türediğine inandıklarından Charles Darwin’i boy hedefi alan (bu arada bunun kaçınılmaz sonucu olan aile içi cinsel ilişkileri vurdumduymazlıkla görmezden gelen) dincilerin Darwin’in “survival of the fittest” (yâni ortama en iyi uyum sağlayanın, bir başka deyişle en güçlü olanın hayatta kalması) kavramını nasıl savunabildiklerine hep şaşmışımdır.  Darwin’in insanın yeryüzünde milyonlarca yıl evrimleşen yaşam sonucu ortaya çıktığı görüşü insanın 5-6000 yıl kadar önce Adem’le Havva’dan başladığı görüşüyle apaçık çeliştiği için Darwin dincilerce hep tanrıtanımazların, bu arada da Marksistlerin dostu olarak görülür.  Darwin’in “orman kanunu” insanlar için de geçerli mi?  Doğada nasıl güçlü bir aslan yaşı geçmiş, güçten düşmüş bir aslanı safdışı bırakıp bir yerde ölüme mahkûm ediyorsa, insanlar da mı bunu yapmalı?  En az bunun kadar güncel olan bir soru da, uluslar da mı bunu yapmalı?  Bu mu insanın doğası?  Darwin’in kendisi hiçbir zaman görüşlerinin toplum için geçerli olduğunu iddia etmemiştir.  Oysa güçlünün güçsüzü kullandığı, sömürdüğü, harcadığı kapitalist düzenin savunucuları bunun insanın doğası gereği olduğunu, insanın bencil olduğunu ve bu değişmez bir veri olduğu için kapitalist düzenin insan doğasına en uygun düzen olduğunu savunuyorlar.  Bunu, dinsel nedenlerle Darwin’in evrim kuramına saldıran Bush türünden dinciler de (ne denli tutarsız olduklarını görmeden) yapıyorlar.
 
 
İnsan doğadaki en güçlü hayvanlardan birisi değildir.  Bir aslanla, kaplanla, (ya da o zamanlar mamutlarla) karşılaştığında savaşı kazanma olasılığı neredeyse sıfırdır.  Peki bu güçsüz hayvanı –insanı- bugünkü hâkim konumuna getiren ne olmuştur?  Sosyologlar, antropologlar iki etmen ileri sürüyorlar.  Birincisi dil ve bunun getirdiği iletişim olanakları.  Bu önemli, ama biliyoruz ki birçok hayvan da bizim anladığımız anlamda dil becerileri olmasa da birbirleriyle iletişim kurabiliyorlar.  İkinci etmen dille birlikte, insanların beraber hareket edebilme yetisi.  Güçlü bir mamutla karşı karşıya kalan ve hayatta kalabilmek için o hayvanı öldürmek zorunda olan ilkel insanı düşünün.  Şöyle bir (tabii o zamanki adlarıyla ve dilleriyle) senaryo sunalım:
 
 
Ahmet: Mamut geliyor.  Öldürüp yiyebilirsek aç kalmayacağız.  Hepiniz buraya gelin!
Mehmet: Geldik.  6 kişiyiz.  Siz iki kişi arkadan gürültü yapıp hayvanı bu tarafa sürükleyin, biz 4 kişi de yanda durup hep birlikte mızraklarımızı hayvanın böğrüne saplayalım.
Hasan ve Hüseyin gürültü yapıp hayvanı diğer 4 kişiye doğru sürerler.
Mehmet: Tek mızrakla ölmez.  Onun için hep birlikte mızrak sallamamız gerek!  Hazır mıyız arkadaşlar?
Diğerleri: Hazırız.
Mehmet: Ben 3 deyince hep beraber!  Tamam mı?
Diğerleri: Tamam Memo!
Mehmet: Biiir!  İkiii!  Üüüüç!
Hep birlikte mızraklarını hayvanın böğrüna saplar, öldürürler.  Mamut ölmüş, insanlar yiyecek bulmuş, hayatta kalmayı başarmışlardır. 
 
Buna ister insanın doğası deyin, ister zorunluluk deyin, bir grup insan tek kişinin başaramayacağı şeyi başarmış ve yaşamlarını sürdürebilmişlerdir.  İnsan, doğası gereği bencil de olsa, işbirliğinin daha verimli olduğunu görmüş, kanıtlamıştır.  Bu ilkel insanlar ortalama Amerikalıdan daha ileri bir noktadadırlar.
 
 
Devlet dediğimiz kurumu yaratan insan bu işbirliğini kurumsallaştırmak, sistemleştirmek için bunu yapmıştır, orman kanunundan insan kanununa geçmek için.
Hitler de orman kanununa, zayıfların yok olması gerektiğine, en güçlü gördüğü Alman ırkının dünyaya hâkim olmasının kaçınılmaz olduğuna inanıyordu.  Bu nedenle de altinsan olarak gördüğü ırkları yok etmeye girişti.  Oysa o insanlar belki tipik bir Alman gibi boylu poslu, adeleli değildi ama, başka üstün yetenekleri vardı.  O insanları öldürmek yerine belki işbirliği içinde daha iyi bir dünya kurulabilirdi.
 
 
Yukarıda sözünü ettiğim arkadaşım her ulusun kendi çıkarlarını korumak için savaş açacağını söylüyordu.  Hitler de böyle yapmıştı, ABD de bugün böyle yapıyor.  Ama o savaşlarda insanların ölmesinin nasıl kendi çıkarlarına olduğunu benim kafam pek almıyor.  Bush gibi, ölenlerin ailelerine bir metal parçası vermek, ya da intihar bombacısına cennete gitme garantisi vermek bana pek te çıkarlarını korumak gibi gelmiyor.  Hele o insanlar uluslarının değil de o ulus içindeki sömürücülerin çıkarlarını korumak için ölüyorlarsa!
 
 
Dünya 2008 yılında öyle bir noktaya geldi ki artık, bırakın teker teker insanları, yapma sınır çizgileriyle (daha etkili olarak sömürülebilsin diye) birbirinden ulus diye koparılmış insanlar ilkel ataları kadar akıllı davranmazlarsa yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya.  Ve bunu alt edebilmenin şu andaki en büyük düşmanı, Amerikalılar değil, Amerika değil, Amerika’nın tüm dünyaya (gerek ekonomik gücüyle gerekse kültür emperyalizmiyle, köfteli ekmeğiyle, boyalı şekerli suyuyla, Hollywood’uyla) dayattığı orman kanunudur.  Üstelik orman kanununda bile güçlü aslan güçsüz aslanı kovalar, öldürmez.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git