
Devletlerüstü şirketlere türkçede "çokuluslu" şirketler diyenler var. Ancak bu kullanımın yerinde olmadığını, hatta yanlış kullanıldığını sanıyorum. Çünkü bu şirketlerin ulusu yoktur. Vatanı yoktur. Uluslararüstü diyemeyiz. Çünkü uluslarla ilintileri ispatlan(a)madı. Daha bir dizi neden gösterilebilir... Devletlerüstü deyimini tercih ediyorum. Çünkü bu şirketler devletleri "takmıyorlar". Kendilerini devletlerin üstünde sanıyorlar, görüyorlar, öyle olmasını ısrarla arzuluyorlar. Bu yolda ne gerekiyorsa yapıyorlar. Nitekim kiminin kendi hükümeti, kendi bakanları, kendi kanunları (rüşvet yedirmek gibi örneğin) var.
Dahası devletler onları, devletlerüstü şirketleri, dikkate almak zorundalar. Hatta devletleri onlar var ediyorlar, ya da yok ediyorlar.
Devletlerüstü şirketler zaman zaman, gerekince, devleti veya devletleri yoktan yaratıyorlar, kendi emirleri altında olmaları şartıyla onları bizzat oluşturuyorlar. Bizzat yönetiyorlar. Perde arkasında saklanmaya, kulislerden ipleri oynatmaya bile gerek duymadan. Saklısı da yok. Gizlisi de: Başkan oluyorlar. Başbakan oluyorlar. Cumhurbaşkanı oluyorlar... Devleti tek başlarına yönetiyorlar. Herşey ortada.
Evet kimi kez iktidarları, hükümetleri, devlet başkanlarını SINIR TANIMAYAN BU ŞİRKETLER VAR EDİYORLAR.
Bu konuda yakınımızdan ya da uzağımızdan, günümüzden ve geçmişimizden binbir örnek verilebilir. 1970'lerin ikinci yarısından itibaren ve özellikle 1980'lerden VE HELE "DUVARIN DÜŞÜRÜLMESİNİ" İZLEYEN 1990'LI YILLARDAN örnekler pek çok.
Birlikte birçok ülkede, hepsi birbirinin aynı, aynı veya benzer okullardan diplomalı, bay ve bayanların başkan, başbakan ve bakan yapılmaları bir rastlantı değil.
Bir ülke düzeyinde özel sektör patronları yanında danışman ve benzer sıfatlarla çalıştırılanların bir süre sonra bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ve başkan yapılması gibi, devletlerüstü şirketler de kendi "adamlarını", kendi "kadınlarını" hükümetlerin, iktidarların devletlerin başına dikiveriyorlar.
Hatta kimi, seçim bile kazanmadan, hatta hiçbir seçime bile girmeden, tayin yoluyla, atanmayla, kimi kez bir darbe sonrasında tayin edici bu görevlere oturtuluyorlar... İşte "Devlet Kuşu"! Böyle konar (b)aşa!
Türkiye'nin bu konuda kimseden öğreneceği bir şey kalmadı. Ötelerden günümüze örneklerimiz pek çok...
Güney Amerika devletlerinden de örnekler verilebilir.
Portekiz ve hatta Fransa'dan da.
İtalya'da ise Berlusconi'nin başbakanlığa getirilmesi, iktidara gelmesi bu konudaki en son "yenilikti", öyle sunulmuştu: Patronlar, Berlusconi gibi dev şirketlerin başındakiler, milyardeler kendi çıkarlarını korumak için çareyi bizzat "siyaset denizine girmekte" buldular. Adı geçen milyarder İtalya Adaleti'nin elinden kurtulmak için siyasete bizzat girmesinin daha uygun olacağına yalnız mı karar verdi? Topluca mı? Hangi patronlarla? Hangileri onu izledi?
ABD'de son başkan seçiminde ikinci kez başkan seçilenin milyarder olduğunu duymayan kalmadı. Ülke yönetmekle, devleti yönetmekle dev şirketleri yönetmeyi rahat rahat karıştıran, hepsini birbiriyle harmanlayan işadamı ikinci kez başkan. Daha ne olsun?Geçmişte benzer şeyi denemiş ve kazanmıştı. Anımsıyoruz.
Örnekler çoğaltılabilir.
Devletlerüstü şirketlerin ekonomik çıkarları, kârları tehlikeye "atılınca" askeri darbeleri kışkırttıklarını ise artık sağır sultanlar bile duydu: 1950'lerde Ortadoğu'da/Yakındoğu'da, öncesinde ve 1970'lerde Arjantin, Şili, Uruguay ve Güney Amerika'nın diğer ülkelerinde. Örnek yığınla.
ABD Başkanı "Kuzey Amerika da Güney Amerika da benimdir, Orta/Merkez Amerika ve Güney Amerika benim arka ve ön bahçelerimdir kimseyle paylaşmam" iddiasıyla iki hatta üç Amerika'yı (Güney, Orta, Kuzey) yeniden ve tek başına eğemenliği altına almaya kalkıyor.
ABD'nin programında Venezuela var. Venezuela'nın yer altı zenginlikleri olağanüstü, petrolü, petrol rezervi daha çok uzun yıllar sürecek zenginlikte. 2022'de Venezuela petrol rezervinde birinciydi: Dünya petrol rezervinin yüzde 18,7'siyle. İkinci sırada yüzde 15,3 ile Suudi Arabistan geliyor. Üçüncü sırada yüzde 11,2 ile İran.
Dahası da var: İşte birkaç hafta önce Venezuela'da derin, bol, cömert yeni kaynaklar bulundu. ABD ve milyarder başkanı bu zenginlikleri kimseyle paylaşmak niyetinde değil. Hele Venezuela ile asla! Bu işi bilenler, ABD'nin Venezuela'yı istila etmek istediğini yazıyormuş, söylüyormuş. Mesele burada.
Birkaç hafta önce Venezuela gençlerine silah dağıttı. Görüntüleriyle ispatlı. Savaş Güney Amerika'ya mı taşınıyor?
Naci, Başkan'ın Venezuela açıklarına gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisini televizyon ekranlarında gördün sanıyorum. Bombalanan küçük gemi, yat ve motorları da. Öldürülen balıkçılara kimse sahip çıkmıyormuş. İşe bakar mısın?
Moralini bozma, olayları iyi izle! Bakarsın eski başkan yeni alışkanlıklarıyla yarın fikrini değiştirir. Malum, Başkan'ın ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor. Zaman eski zaman değil. Yeni zaman sürprizlerle dolu. Bildiğin gibi. Sağlıçakla kalın.