A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Almanya'daki Türk kadınları neden intihar ediyor?

Kategori Kategori: Araştırma | Yorumlar 4 Yorum | Yazar Yazan: Aynur Çağlı | 22 Nisan 2012 11:20:59

Almanya'da yapılan araştırmalar, genç Türk kadınları arasında (18-35 yaş grubu) intihara kalkışanların oranının Almanya ortalamasından beş kat fazla olduğunu ortaya çıkardı. Bu durum üzerine harekete geçen yetkililer, iki yıl önce bütün metro istasyonlarını ve otobüs duraklarını posterlerle donattılar. Bu posterlerle başlayan toplumsal uyarı ve bilinçlendirme kampanyasının ardında Türk kökenli bir kadın psikiyatrist var.

Türkçe ve Almanca “Hayatına değil, suskunluğuna son ver” sloganıyla başvurulacak telefon numaralarının yazılı olduğu bu posterler, Türklerin yerleşim bölgelerinde de en gözle görünür yerlere asılmış. Avrupa’nın en büyük metropollerinden biri olan Berlin’de, resmi rakamlara göre yaklaşık 300 bin Türk yaşıyor.

Alman Der Spiegel dergisinde Güner Balcı ve Barbara Hardinghaus imzalarıyla yayınlanan yazılarda, Türk kadınlarının maruz kaldığı baskılar ile intihar girişiminde bulunan genç kızların ve psikiyatristlerin görüşlerine de yer veriliyor.

Sema’nın çaresizliği

Bugüne dek iki kez intihar girişiminde bulunan 27 yaşındaki Sema, ilk kez canına kıymak istediğinde 13 yaşında olduğunu anlatıyor. Babası 15 yaşında Almanya’ya gelen Sema’nın annesi de Türk. Kendisi Almanya’da doğmuş. Berlin’e yerleştiklerinde babası bir kahvehane işletmeye başlıyor, annesi ise çamaşır yıkıyor. Kreşte domuz eti yediriyorlar diye Sema’yı evde yalnız başına bırakıyorlar. Okula başladığında Alman çocuklarla arkadaşlık yapması yasaklanıyor.

Babanın işleri ters gidiyor, her gece geç saatlerde zil zurna sarhoş eve gelip kavga çıkarıyor. Sema 13 yaşında intihara yeltendiğinde hastaneye götürüp midesini yıkatıyorlar, doktorlar bir süre daha kalmasını istiyor ama ailesi razı olmuyor.

Okumak için çok çabalıyor, meslek sahibi olmaya çalışıyor. Sonunda bir dişçinin yanında asistanlık yapmaya başlıyor ve birkaç yıldır tanıştığı bir Türk genci ile nişanlanmaya karar veriyor. Nişanlısı bir süre sonra Sema’yı dövmeye başlıyor, cep telefonunu ve anahtarlarını elinden alıp eve kapatıyor. Bu adamla evlenmek Sema’nın aklına yatmıyor ama çevrede dedikodu olur, babası ve annesi herkese rezil olur korkusuyla ilişkiye devam ediyor.





Düğünden birkaç ay önce kendini pencereden atmaya kalkışıyor ama engelliyorlar. Bu kez evde ne kadar hap bulduysa yutup bir daha uyanmamak üzere derin bir uykuya dalıyor. Hastanede gözlerini açtığında aradan dört gün geçtiğini söylüyorlar. Utanma belasına kendisini döven adamla evleniyor, iki kızı oluyor. Kocası evle, karısıyla ve çocuklarla hiç ilgilenmiyor.

Sema 26 yaşına geldiğinde iyice hastalanıyor, gaipten sesler duymaya, tuhaf kokular almaya başlıyor. Genç kadına şiddetli depresyon teşhisi konuyor. Ailesinden yardım alması mümkün değil, çünkü birbirleriyle bile konuşmuyorlar. Bir yandan ilaçlarını alarak tedaviye devam eden Sema, şimdi zamanının çoğunu Berlin sokaklarında dolaşarak geçiriyor.

Avustralya’da durum farklı mı?

Sema’nın öyküsü hiçbirimize yabancı değil. Avustralya’da özellikle Türklerin yaşadığı semtlerde   çalışan sosyal memurlar, doktorlar, terapistler, psikolog ve psikiyatristler bu hikayeninin benzerleri ile sık karşılaşıyorlar. Avustralya’da göçmen kadınlarla ilgili araştırmalar psikolojik hastalıkların ve intihar girişimlerinin diğer toplum üyelerinden daha fazla olduğunu gösteriyor.

Avustralya’ya yeni gelen göçmenlerin ilk uyum sağlama sürecinde çok sıkıntı çektikleri ve daha fazla intihar eğilimi gösterdikleri ancak alışma sürecine geçildiğinde bu oranın düştüğü belirtiliyor. Buradaki Türk göçmenlerde de uyumsuzluk, işsizlik, zoraki evlilik, ağır aile ve yakın çevre baskısı ile ev içi şiddet türünden intihara yolaçabilecek ciddi sorunlar görülüyor. Buna karşın Almanya’daki kadar dramatik bir tabloya rastlanmıyor.

Neden ölmek istiyorlar?

Berlin’in en iyi hastanelerinden biri olan Charite Hastanesi’nin Psikiyatri Kliniği’nin baş hekimi Dr Meryam Schouler-Ocak. Türk kadınlarının aynı yaş grubundaki Alman kadınlara oranla beş kat daha fazla intihara kalkıştıklarını belirleyen psikiyatrist, intiharı başarma oranının da Türklerde iki katı fazla olduğunu söylüyor.  

Devlet desteğiyle “Acil Telefon Hattı” kuran Schouler-Ocak, poster kampanyasını başlatıyor. Uzmanların birleştiği nokta, öğretim üyesi, doktor ve sanatçı gibi eğitim düzeyi yüksek, aydın ailelerde yetişen kızların her türlü özgürlükten yararlandıkları. Ancak çoğunluğu oluşturan kesimde yasaklar ve baskılar kızların hayatını çekilmez hale getiriyor.

İntihara girişen kızların geldiği ailelerde her türlü özgürlüğün yasak olduğunu vurgulayan Schouler-Ocak, bunun genç kadınların ruh sağlığını bozduğunu, bazılarını intihara sürüklediğini belirtiyor. Cinsel yasaklar yüzünden anal ve oral ilişkiyi seçen deneyimsiz genç kızlar hastalık kapıyor veya sakatlanıyor.

Almanya’daki Türk kadınlarının intihar nedenlerinin zoraki evlilik, namus davası ve ailenin tehditleri gibi bilinen nedenleri aştığını belirten Schouler-Ocak, sorunun çok daha karmaşık boyutları olduğunu vurguluyor. Almanya’da doğup büyüyen ve topluma entegre olmuş Türk kadınlarının çaresizliğe kapılarak intihara kalkışmalarının, kökenleriyle bağlantılı baskılara dayandığına inanılıyor. İntihar edenler arasında çok sayıda Türkiye’den Almanya’ya gelin gelmiş genç kadınlar bulunuyor. Beklentiler, talepler, gelenekler, yasaklar, kadına biçilen rol, ahlaki ve sosyal değer yargıları...bunların herbiri kadınların yaşamını güçleştiren ve intihara yönelten faktörlere dönüşebiliyor.





Bekaret en önemli sorun

Berlin’de şiddetten kaçan Türk kadınlarının sığındığı Papatya kuruluşu, 20 yıldır hizmet veriyor. Baskıya ve dayağa maruz kalan kızların çoğu dışarı çıkmalarının, okulda Almanlarla arkadaşlık etmelerinin, Alman televizyonu izlemelerinin, cep telefonu almalarının yasak olduğunu söylüyorlar. En fazla gündeme gelen konu ise kızlık sorunu. Evlilik dışı cinsel ilişkide bulunan ve bekaretini kaybeden kızlara doğrudan fahişe muamelesi yapılıyor. Dindar ve tutucu ailelerden gelen kızların bekaretlerini kaybettiklerini itiraf etmesi ve gizlice kızlık zarını diktirmeden evlenmesi imkansız. Bu küçük operasyon Türk kızları arasında oldukça yaygın.

Cinselliğini hiçbir şekilde ifade etmelerine izin verilmeyen kızlar, umumi tuvaletlerde, parklarda, ucuz otel odalarında ve arabalarda cinsel ilişkide bulunuyorlar. Cep telefonlarını külotlarına ve sütyenlerine saklıyorlar. Örtülü kızlar da diğerleri gibi kızlıklarının bozulmadığı cinsel ilişkileri tercih ediyor. Hamileliklerini saklamak zorunda kalan kızlar arasında 6 aylık hamileyken doktora giderek kürtaj olmak isteyenler de var. Almanya’da yaptıramazlarsa Hollanda’ya gidiyorlar.

Eğer sıkıntı yaratacaksa yaşı tutmayan müslüman kızların bile ailelerine haber verilmesini yasaklayan hükümet, mağdur durumdaki kızlara yardımcı olmaya çalışıyor. Ancak kızlar ailelerinden ve Türk toplumundan kopamadıkları için iki yüzlü bir yaşam sürdürmek zorunda kalıyorlar.

Cehaletin bedelini kadınlar hayatıyla ödüyor

Almanya’da nüfusun yüzde 20’sini göçmenler oluşturuyor. Göçmenlerde işsizlik oranı normal nüfusun iki katı. Sema’nın yaşadığı Neukölln semtinde göçmenler yüzde 60.8 ile çoğunlukta, bunların yüzde 32’si Türkiyeli.

Berlin’de yaşayan Türklerin eğitim durumu cehaletin belirleyici olduğunu gösteriyor:
Yüzde 13’ü hiç okula gitmemiş
Yüzde 61’i ilkokul düzeyinde eğitim almış
Yüzde 10’u liseyi bitirememiş
Yüzde 16’sı lise ve üniversite mezunu
Almanya’daki göçmenler arasında en eğitimsiz olanlar nüfusu 4 milyonu bulan Türkler.

Bielefeld Üniversitesi’nden Prof Dr Oliver Razum, intihar girişiminde bulunan Alman sayısının göçmenlerden üç kat fazla olmasına dikkat çekiyor. Ama sıra kadınlara gelince durum değişiyor, özellikle 18-35 yaş grubundaki Türk kadınlarının ciddi bir risk grubu oluşturdukları görülüyor.

Schouler-Ocak’ın çalışma grubunda yer alan Razum’un verdiği rakamlar tüyler ürpertici. İntihar eden kadınların yüzde 43.3’ü kendini asmış, yüzde 16.3’ü yüksek binalardan atlamış, yüzde 13.5’i ise ilaç yutmuş. Kadınların genelde dikkat çekmek için intihara kalkıştıkları savını çürüten bu rakamlar, Almanya’da intiharı seçen genç Türk kadınlarının hiçbir umudu kalmadığını gösteriyor.

Berlin’deki Türkiye kökenli göçmen kadınlarının intiharlarını önleme girişimi, telefonla yardım hizmeti ve poster kampanyası 2011 yılının Mart ayında sona erdi. Bu kampanyanın başarılı olup olmadığını bu tarihten sonraki gelişmeler ve istatistikler gösterecek.

Sorunun temel nedeni olan cehaletin yok edilmesi ise belki birkaç kuşak sonra gerçekleşebilir. O da ancak Türk ve Alman hükümetlerinin, toplum kuruluşlarının ve toplum üyelerinin biraraya gelmeleri ile başarılabilir. Uzun dönemli, sancılı ve özveri gerektiren bir eğitim ve aydınlanma süreciyle bu çağdışı ve utanç verici tablo değiştirilebilir.



Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 7.4 / 7 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

sevgi { 06 Mayıs 2012 01:48:10 }
Yurt disinda yasayan kadinlarin, kizlarin ve son zamanlarda genc erkeklerin en ciddi toplum sonunda kisaca yer verilmesine sevinmedim desem yalan olur. Yillarca goz ardi edilen bu toplum sorunumuzu kagida doken Sayin Aynur Cagliya tsk ediyorum.   Kadinlarimizi kizlarimizi    bu sorunlari 40- 50 yildir yasiyor, intihar olaylari yeni baslamadi bu aci olaylar her zaman vardi ama kimse gormek duymak istemedi. Australyadaki kadinlarimiz,i kizlarimizi ve son yillarda genc erkekler intihara basvuruyor ve basariyorlar. Gun gecmiyor bir intihar haberi aliyoruz. Son gunlerde cigrindan cikmaya basladi. Australyada intihar olaylari ve kasitli kazalar Almanyadan farkli olmadigini ve gitgide artigini bilmeniz gerekli. Keske almanya 40 kare filmi gibi olsaydi kadinlar ezeni ezmeyi ogrenirlerdi.
Bulent Ibrisim { 24 Nisan 2012 06:51:54 }
Bir ölçüde bildiğimiz bir gercegin, veriler ve arastirmalarla bir kez daha yüzümüze vuruluşu. Avustralya'da genç kadınlarımızın genel olarak biraz daha iyi durumda olduğu söylenebilir mi? Araştırılması gerekir. Teşekkürler Aynur Çağlı, bu konuyu tüm çıplaklığıyla işlediğin için.
Melek { 23 Nisan 2012 00:57:08 }
Bu arastirma, toplumlarin bildigi ve goz ardi etmeyi tercih ettiginini gosteririyor. Iki kultur arasinda yasamak ( ozellikle genc kizlar ve kadinlar icin) yasamak degil. Malesef ulkemizden goc eden turkiyeliler sadece Turkiyeden getirdikleri caheletlikle kalmiyorlar, cahelletlikleri artiyor. Gocu gonderen ulke ile gocmenleri kabul eden ulkeler ortak sorumluluklarini ciddiye alip gerekli hizmetleri sunmadigi sure icerisinde, gocmenler kucucuk kapali bir toplumda yasamlarini devam ettirdikleri icin dondurulmus ve hatta geriye adim atan ortamda yasamaya mahkumlar. Malesef savaslarda ve diger felaketlerde oldugu gibi cahlaettin bedelinide kadinlarimiz oduyor.

Aynur. kalemine kuvvet cok ciddi sosyal konuyu gundeme getirme caserretini gosterdigin icin.
eflatun acaroglu { 22 Nisan 2012 12:09:27 }
Eklenecek neredeyse hic bir sey birakmamis arastirma.
40 m.kare Almanya filmini animsatiyor..
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git