
Kırım’ın tarih sayfalarına kazınmış isimlerden biri vardır ki, onun yaşamı sadece bir biyografi değil, bir direniş manifestosu gibidir. Veciye Kaşka. Kırım Tatar milli hareketinin efsanevi emektarı olan Kaşka, zulme karşı direnen bir halkın sembolüdür. Onun mücadelesi, Kırım Tatar halkının onurunu koruma kararlılığının ve özgürlük ateşini canlı tutmanın simgesidir.
23 Kasım 2017’de işgalci güçlerin düzenlediği acımasız bir baskın sırasında, 83 yaşındaki Veciye Kaşka fenalaşarak yaşamını yitirdi. Bu trajik olay, ne tesadüf ne de yalnızca yaşlılığa bağlanabilecek bir durumdu. Kırım Tatar halkının özgürlük mücadelesine düşman olan işgalcilerin sistematik bir saldırısıydı. Veciye Kaşka, sadece bir tanık değil, direnişin aktif bir öncüsüydü, onun öyküsü, Kırım’ın karanlık dönemlerinde bile umudun ve direncin simgesidir.
Direnen Ruh, Asla Pes Etmeyen Bir Kadın
Veciye Kaşka, sıradan bir kadın değildi. Gücü ve kararlılığı, onu sıradan bir birey olmaktan çıkarıp, tüm Kırım Tatar halkının sesi ve vicdanı haline getirmişti. Kendisinin çocukluğu, Sovyetlerin acımasız sürgün politikalarıyla şekillendi. 18 Mayıs 1944’teki Kırım Tatar soykırımı, onun gözlerinde derin bir yara bıraktı. Binlerce insan gibi ailesi de sürgün edildi, kimileri hayatını kaybetti, kimileri bilinmezlik içinde kayboldu. Fakat Kaşka, yaşadığı bu acılara rağmen boyun eğmedi, tam tersine, direnişinin temellerini atmış oldu.
İşgal altındaki Kırım’da, Veciye Kaşka’nın mücadelesi daha da anlam kazandı. Kırım Tatar milli hareketi için bir emektar, bir yol gösterici ve bir sembol oldu. Onun cesareti, hem genç nesiller hem de uluslararası topluluk için ilham kaynağıydı. Kaşka’nın öyküsü, zulme karşı sessiz kalmanın imkansız olduğunu hatırlatıyor; o, direnişin gücünü yaşayan bir örnek olarak halkın hafızasında yaşıyor.
Zulümün Karşısında: İşgalcilerin Baskını ve Adalet Arayışı
2017 yılının o karanlık gününde, işgalci yönetim Kırım Tatar aktivistlerine yönelik bir “soruşturma” düzenledi. Akmescit’te bir kafeye yapılan baskın sırasında gözaltılar, korku ve suçlamalar peş peşe geldi. Veciye Kaşka da oradaydı. Baskın sırasında yaşadığı stres ve psikolojik baskı öylesine büyüktü ki, hastaneye yetişemeden ambulansta hayatını kaybetti.
İşgalciler, Kaşka’nın ölümünü sadece yaşlılığa bağlayarak geçiştirmeye çalıştı. Ancak bağımsız avukat Nikolay Polozov, olaya dair kapsamlı bir hukuk incelemesi başlattı. İnceleme, Rus kolluk kuvvetlerinin doğrudan müdahalesinin Veciye Kaşka’nın ölümüne yol açtığını ortaya koydu. Baskın ekibi, fenalaşan Kaşka’dan ifade almaya çalıştı ve doktorların müdahale etmesini engelledi. Bu olay, adaletin ve insan haklarının ne kadar kolay çiğnenebileceğini gözler önüne serdi.
Adalet Mücadelesi Sürüyor
Veciye Kaşka’nın ölümü üzerinden yıllar geçmiş olsa da, onun davası hala bitmedi. Avukat Polozov ve destekçileri, sorumluların mahkemeye çıkarılması için kararlılıkla mücadele ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular, gerçeğin gün yüzüne çıkarılması için verilen kararlı tepkilerdir. Bu mücadele, Kaşka’nın yaşamının boşuna olmadığını ve zulme boyun eğmeyen bir halkın hala güçlü bir sesi olduğunu gösteriyor.
Mirası: Özgür Kırım’ın Teminatı
Veciye Kaşka’nın hayatı, Kırım Tatar halkı için bir uyanış çağrısıdır. Onun direniş ruhu, Kırım’ın özgürlüğü için mücadele eden her bireyin kalbinde yaşamaya devam ediyor. Kaşka, sadece geçmişin bir sembolü değil, geleceğe verilen bir taahhüttür. Zulme boyun eğmeyen halkın direnişi onun adına sürdürülüyor.
Bugün, onun anısını onurlandırmak ve mirasını yaşatmak hepimizin görevidir:
Kırım Tatar kimliğini korumak ve savunmak.
Gerçek adalet için yılmadan mücadele etmek.
Veciye Kaşka’nın fedakârlığını ve cesaretini unutturmamak.
Çünkü Veciye Kaşka’nın ruhu, Kırım’ın özgür geleceği için atıyor.
Onun anısı, bir bayrak gibi yükseliyor, sarsılmaz ve kararlı.
Her Kırım Tatar’ın kalbinde bir ışık olarak yanmaya devam ediyor.
Bu ışık, zulmün karanlığında yolumuzu aydınlatan bir umut, özgürlüğün ve onurun simgesi olarak nesiller boyu taşınacak.