Sina Dağı'nda olanlar halüsinasyon ürünü
Kategori: Bilim |
2 Yorum |
Yazan: A Yorum | 04 Mart 2008 20:08:47

İsrailli bir psikoloji profesörü, Musa Peygamber, Sina dağında 10 Emri aldığında, bu olaya tanık olan İsrailoğullarının, aslında bölgede yetişen ve halüsinasyona sebep olan bir bitkinin etkisi altında olabileceklerini iddia etti.
İbrani Üniversitesinden Prof. Benny Şanon, İngiliz dergisi "Time and Mind"daki araştırmasında, Sina çölündeki iki bitkinin, Amazon bölgesindeki halüsinasyona yol açan "ayahuaska" bitkisiyle aynı psikoaktif molekülleri içerdiğini yazdı.
Şanon, Tevrat'ın "Çıkış" bölümünde sözü edilen, Sina Dağı'ndan gelen gökgürültüsü, şimşek ve boru sesinin sadece, belli bir beklenti içindeki halkın halüsinasyonu olduğunu ileri sürdü.
"Ayahuaska sarhoşluğunun ileri safhalarında, ışığın görülmesine yoğun dini ve ruhi hisler eşlik etmiştir" diyen Prof. Şanon, bu gibi durumlarda, görülen yoğun ışığın Tanrı'nın yaydığı güç olarak da algılanabildiğini belirtti.
Prof. Şanon, bölgedeki Musevilerin eski zamanlardan beri, yöredeki psikoaktif bitkilerin sihirli ve tedavi edici etkisi bulunduğuna inandıklarını da belirtti.
Tevrat'ta nasıl geçiyor?
Sina Dağı, Tevrat'a göre, Musa Peygamber öncülüğündeki İsrailoğulları'nın (İbraniler) Mısır'dan çıkarken durdukları, Musa'nın Allah ile konuştuğu ve On Emir'i aldığı yerdir. Olay Tevrat’ta şöyle anlatılıyor:
“Çık.19: 16 Üçüncü günün sabahı gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugâhta herkes titremeye başladı.
Çık.19: 17 Musa halkın Tanrı'yla görüşmek üzere ordugâhtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular.
Çık.19: 18 Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.
Çık.19: 20 RAB Sina Dağı'nın üzerine indi, Musa'yı dağın tepesine çağırdı. Musa tepeye çıktı.
Kuran'da nasıl geçiyor?
Sina Dağı, Kuran'da "Tur-u Sina" olarak geçiyor. Tur, Arapça dağ anlamına geldiğinden çevirirken Sina Dağı diye çevriliyor.
Meryem Suresi 52'inci ayette "Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık" deniliyor.
Bakara Suresi 39'uncu ayette ise "Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): 'Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin' (demiştik)" deniliyor.
Tur Suresi'nin ilk ayetinde de "Tur'a andolsun" diye yazıyor.
Kuran’da anlatılana göre Hz. Musa, İsrailoğulları'yla beraber Mısır’dan ayrıldıktan sonra Kızıldeniz’i geçmiş, daha sonra Sina Dağı’na doğru yönelmiş. Hz. Musa kavminden ayrılıp tayin edilen sürede Sina Dağı'na ulaşmış, ’On Emir’ olarak adlandırılan levhalar da Hz. Musa’ya bu sırada Sina Dağı'nda indirilmiş.
|
Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy |
Yazdır
Yorumlar
Pozitivizm, çağımızın dini, ona göre laboratuarda deneyle tanıtlanmayan, maddi gereksinimlerimize yanıt vermeyen, her şey anlamsızdır. Peki! hesaba kitaba girmeyen, hiçbir laboratuvar deneyinin çözemeyeceği değerler dünyasını, yaşamın anlamı nedir sorunsalını hangi matematik formülle, fiziksel ölçümle ya da kimyanın, biyolojinin hangi yöntemiyle anlayabiliriz. Deney ve gözlemlerle nesnelerin niteliğini açığa çıkarabiliriz, ama burada ne kadar derinleşirsek derinleşelim sadece nesneye ait bilgimizin biraz daha ayrıntısına vakıf oluruz."Aşer ehye aşer" -ben olan ben- (Tevrat, Çıkış, 3/14) Bu öylesine yüksek bir felsefi soyutlama ki hiçbir filozof bundan daha ileri bir şey söyleyebilmiş değil.
"Ben" kavramını ilk olarak Descartes' yöntemli olarak ele aldı. Daha sonra Kant, Fichte ve Hegel'de aşama aşama konuyu geliştirdiler. Ama hiç birisi Musa'nın bu soyutlamasını aşamadı. Ayrıca bugün, On Emrin girmediği tek bir anayasa gösterilemez. Felsefe (Bilim), din, sanat; varlığı, DOĞRULUK-İYİLİK-GÜZELLİK ilkeleri altında ele alırlar.
Bir halk deyimi vardır; "sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekir." Mitolojik söylemler doğa bilimlerinin yöntemiyle sorgulanırsa bu karıştırma hep olur. Analitik düşünce biçimi kendine düşman yaratmadan var olamıyor. Varlıkta (bütünlükte) hiçbir şey hiçbir şeyle düşman değil, tam tersine sevgiyle bağlı. Mistik deneyimle varlığı farklı biçimde algıladıklarını ve deneyimlediklerini söyleyen nice bilge var. Bilmeden elimizin tersiyle bir kenara itemeyiz. Görmediğimizi yok saymak, tanık olmadığımızı saçma diye nitelemek nesnel bit tutum sayılabilir mi?
deniz
{ 07 Mart 2008 08:51:12 }
merak ediyorum: bu sav israil'de ve bütün dünyada musevi toplumu tarafından nasıl karşılandı? ölüm fetvası çıkarmaya mı hazırlanıyorlar, yoksa iplemediler mi?
bunu da merak ediyorum:
israilli profesör böyle bir savı önce sürme cesaretini nasıl buldu?
bu arada... amazon'daki bitkinin adını çok sevdim. ayahuaska. ne hoş! etkisi gibi.üstüne şiir bile yazılır.
peki, mezopotamya'daki bitkilerin adı ne, hala bulunuyor mu? bulabilir miyiz? bölge insanları bunları hala kullanıyorlar mı?
yoksa bir kaç yüz yıl önce kullanmayı bıraktılar mı?

Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın