A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Yalan haberlere neden inanıyoruz?

Kategori Kategori: Araştırma | Yorumlar 0 Yorum | 09 Temmuz 2023 19:52:25

Bazı internet kullanıcılarının yalan habere inanma ve bu haberi yayma ihtimali doğru habere göre daha yüksek. Peki neden? Psikolojik ve sosyal faktörler bunda nasıl bir rol oynuyor? Kendimizi bundan nasıl koruyabiliriz? Ukrayna savaşı, koronavirüs ya da toplumsal cinsiyet odaklı sorunlar… Son dönemde özellikle duygusal ve tartışmalı konularda sahte ya da yalan haberlerin (Fake News) sayısı artıyor. Bazen doğruyu yanlıştan ayırmak zor olabiliyorken bazı zamanlarda sahte olan gerçekten daha kolay ayırt edilebiliyor.

Ancak bu her internet kullanıcısı için geçerli değil. Bazı internet kullanıcılarının yanlış bilgi ve yalan haberleri doğru bilgi olarak kabul etme olasılığı diğerlerine göre daha yüksek. Peki neden böyle?



Bilişsel önyargılar

Bu bağlamda sıkça karşımıza çıkan terimlerden biri "bilişsel önyargı".

Bilişsel önyargılar, bilişsel sistemimizin çalışma sistemine bağlı olarak ortaya çıkan sistematik rasyonellikten sapma şemaları olarak tanımlanır. Bilgiyi arama, değerlendirme, yorumlama, yargılama, kullanma ve hatırlamada ayrıca aldığımız kararlarda irrasyonel olmamıza sebep olurlar.

Yalan haberlere inanırken bazen bilimsel makalelerde "partizanlık" ya da "doğrulama önyargısı" olarak da adlandırılan, dünya hakkındaki inançlarımız ve önyargılarımız önemli bir rol oynuyor.

Bilişsel psikolog ve yazar Stephan Lewandowsky, bunu şöyle açıklıyor: "Eğer duymak istediğim bir şey duyarsam, yani bu benim siyasi görüşlerimle uyumluysa, evet, o zaman ona daha da fazla inanırım."

Yani her zaman önyargılıyız. Örneğin, Almanya'nın çok fazla mülteci kabul ettiğine inanan biri, yerel makamlar üzerindeki baskıyı gösteren veya mültecileri genel olarak olumsuz gösteren haberlere inanmaya daha meyilli.

Bir diğer önemli bilişsel önyargı da sezgilerimize genellikle zamanından önce güvenmemiz. Bir şeyi kabul etmeden, yorum yapmadan ya da paylaşmadan önce kontrol etmek gereksiz ve çoğu zaman çok can sıkıcı görünüyor. Birçok kullanıcı makalelerin asıl metnini değil, sadece başlıklarını okuyor.

The Science Post ve NPR adlı yayın kuruluşları, yanıltıcı başlıklar koyarak bunu test etti. Okuyucular bunun bir deney olduğunu ancak bağlantılara tıkladıklarında öğrense de çoğu okuyucu bunu yapmadı.



Sürü psikolojisi

Yalan haberlere inanmayı tetikleyen etmenlerden biri de sürü psikolojisi. Buna göre, insanlar genellikle kendi fikirlerini oluşturmak yerine başkalarının fikirlerine yöneliyor.

Sahte haber bağlamında bu, eğer birçok kişi yanlış bilgiye inanıyorsa bizim de inanma olasılığımızın daha yüksek olduğu anlamına gelir. Öyle ki çok sayıda paylaşım ve beğeni alan bir sosyal medya gönderisine güvenme eğiliminde oluruz. Ancak sorun şu ki çok sayıda insan, içeriği ayrıntılarını bilmeden paylaşıyor ya da beğeniyor.

Öte yandan yanlış bilginin devamlılığı nedeniyle hafızamız bizi yanıltabilir. Bir şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu genellikle iyi hatırlamayız. Yayılan yanlış bir bilginin doğruluk kontrolü (fact checking) sonucu yanlışlığı ispatlanmış olsa bile, insanların halen bunun doğru olduğunu iddia etmeleri nadir değildir.

Duygusal etkiler

Bu önyargıların yanı sıra yalan haberlerin bu kadar yayılmasının nedeni, duygularımız tarafından yönlendirilmemiz. Lewandowsky'ye göre yalan haberler doğru bilgilere kıyasla altı kat daha hızlı yayılıyor. Bu da tam olarak duygusal yönden kaynaklanıyor:

"Çoğu sahte haber son derece duygusaldır. Olumsuz duygulara sahiptir. Sahte haberler alıcıda, mesajın alıcısında öfke yaratma eğilimindedir. Ve biliyoruz ki, hoşunuza gitsin ya da gitmesin, insanlar öfke uyandıran, kışkırtıcı bilgilerle ilgileniyor. Bu da onların viral olma olasılığını artırıyor.”

Kişilik ve kişisel çıkarlar sorunu

Geçen yıl Würzburg Üniversitesi tarafından 600 katılımcı üzerinde yapılan bir araştırmada, katılımcılardan çeşitli ifadelerin doğruluğunu değerlendirmeleri istendi.

Araştırmanın başyazarı ve psikolog Jan Philipp Rudloff, DW'ye verdiği röportajda şu bilgileri veriyor: "Katılımcıların bilgi ve gerçeklere ilişkin inançlarını öğrenmek için onlara şu soruları sorduk: Bilgiyle karşılaştığınızda sezgilerinize güveniyor musunuz? Kanıtlara ne kadar değer veriyorsunuz? Bağımsız gerçekler diye bir şey olduğuna inanıyor musunuz?”

Analiz, katılımcıların içgüdülerine ne kadar çok güvenirlerse ve gerçeklerin varlığına ne kadar az inanırlarsa doğru ifadeleri yanlış olanlardan ayırt etmelerinin o kadar zor olduğunu gösterdi.

Rudloff, araştırmada ayrıca 'kişiliğin karanlık faktörlerine' (toplum tarafından onaylanmayan), yani narsisizm veya psikopati gibi tüm karanlık kişilik özelliklerinin özüne de baktıklarını söylüyor.

Güçlü bir karanlık kişilik faktörüne sahip insanlar için kişisel çıkarları en önemli şeydir. Belirli koşullar altında gerçek de dahil olmak üzere diğer her şey buna tabi hale gelir.

Rudlolff'a göre, "O zaman soru bir bilginin doğru olup olmadığı değil, kendilerine fayda sağlayıp sağlamadığı, çıkarlarına hizmet edip etmediği ya da bir gerekçe oluşturup oluşturmadığıdır."

İlgi ve onaylanma arzusu

ABD'li iletişim araştırmacısı Joe Walther ise yalan haberlerin yayılmasını teşvik eden bir başka önemli hususa işaret ediyor. İnternette bilgi beğenmeyi, yorum yapmayı ve paylaşmayı öncelikle bir sosyal etkileşim biçimi olarak gören Walther, "Bence insanlar genellikle sosyal medyaya katıldıklarını hissetmek ve bunun için tanınmak için (bu davranışta) bulunuyorlar" diyor.

Walther’a göre internet kullanıcılarının sahte haberleri inandıkları için değil, sadece kendilerini ve başkalarını eğlendirmek için de paylaşmaları mümkün.

Yalan haberle mücadele için ne yapabiliriz?

Sahte haberlere inanmamızı etkileyen etmenler oldukça karmaşık. Bunlar, çevresel etmenlerin yanı sıra kişiliğimiz ve bilgi ve gerçeklere karşı tutumumuzla ilgili. Ayrıca, yalan haberler başkalarıyla etkileşim kurmanın, ilgi ve onay görmenin cazip bir yolunu sunar. Algımızı çarpıtan çeşitli bilişsel mekanizmalar da var.

Soru şu: Nasıl daha dirençli olabiliriz? İlk adım muhtemelen manipülasyona ve öznelliğe yatkınlığımızın farkına varmaktır. Jan Rudloff, öğrencilere ve araştırmacılara gerçekler ve bilim hakkında daha ayrıntılı bilgi verilmesini savunuyor:

"Bilimde her zaman mümkün olduğunca çok sayıda uzman arasında bir fikir birliği, bir tür mutabakat bulunabilir. Ancak yeni bilgiler ortaya çıktıkça, daha önce bir gerçek ya da fikir birliği olarak kabul edilen şey değişebilir.”

Bu durum, COVID-19 salgını sırasında, başlangıçta çocukların virüsü çok fazla yaymadığı söylenirken birdenbire yayılmaya başladığında açıkça görülmüştü.

Benzer bir yaklaşım da önceden çürütme (prebunking) yöntemidir. Bu yöntemle sahte haberler ve dezenformasyon hakkında önceden bilgi verilerek sosyal medya kullanıcıları bunlarla karşılaşmadan önce bilinçlendirilebilir. Örneğin, birçok yalan haberin seçmenleri manipüle etmesinin beklendiği bir seçim öncesinde, uygun bir bilgilendirme kampanyası düşünülebilir.


Kaynak : DW | Ines Eisele


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git