A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kuşdili

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 06 Aralık 2008 02:35:05

Bir ülkeyi ele geçirmenin, ya da ele geçirdikten sonra elinde tutmanın en etkili yolu, o ülkenin dilini ve kültürünü ele geçirmektir. Osmanlı, 400 yıl hüküm sürdüğü ülkelerde bile bunu yapmadığı, bırakın bunu yapmayı, 13 Mayıs 1277'de "Bugünden geru divanda, dergâhta, bergâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır" diyen Karamanoğlu Mehmet Bey'in mirasına sahiplenemediği, Türkçe konuşulması diye bir konu gündeminde olmadığı için Osmanlı "mülkü"nün resmî dili Türkçe olmamış, Viyana'dan Hicaz'a kadar konuşulan bir dil haline gelmemiştir.

İngiltere’deki küçük bir kabilenin anadili olan İngilizce’nin bugün bu denli yaygın olması önce İngilizlerin şimdilerde de Amerikalıların kültür emperyalizmi sayesindedir. İngiltere’nin yalnızca 150 yıl hüküm sürdüğü Hindistan’da İngilizce resmî dil konumundadır.
 
Dilbilimci Feyza Hepçilingirler şöyle diyor:
Bunca sorun dururken dille uğrmayı gereksiz bulanlar var mıdır, bilmiyorum.  Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunların göstergesidir hem de dolaylı olarak nedeni.  Türkçenin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bütün işlerin köye gidiyor olmasından bağımsız mı?
Üstüne titrediğimiz bir anadilimiz olsaydı, başkaca sahip olduklarımızın da üstüne titremez miydik?
Anadilimize saygı duysaydık bka anadillere de saygı duymaz mıydık?
Dili doğru dürüst kullanamayan insanın, doğru, mantıklı, kapsamlı düşündüğüne inanıyorsaz bu inancınızdan hemen vazgeçin.  Ne kadar konuşuyor, ne kadar yazıyor, nasıl anlayorsa o kadardır o insan, daha fazla değil.  Düşünmeyi de biçimlendiren dildir çünkü.  Hiç kimse dil olmadan düşünemez ..
Türkler anadillerini pek sevmez.  Düşünmeyi de sevmez zaten.  Siz bakmayın derin düşünceleri varmış da bunları bir türlü anlatayormuş gibi iki sözün arasına İngilizce sözcükler sıkıştıranlara.  Bunlar genellikle "-ş gibi yapanlar"r.  şünüyor-muş gibi yaparlar, anlatamıyor-muş gibi yaparlar.  Yoksa gerçekten düşünüyor olsalar anadilleriyle şündükleri bir gerçeği, niye yabancı sözcüklerle anlatmaya kalksınlar?  Anlattıklazcüklerle düşünüyor olduklarını varsaymak daha da çelişkili, ürkütücü sonuçlara götürür bizi.  Anadilimiz şünmeye yetmiyor mu, o duruma mı getirdik Türkçeyi?”
Dil yalnızca sözcükler değildir.  Belli bir düşünce biçiminin, kültürün yansıdığı araçtır.  Bugün ABD’nin en etkili silâhı askerî gücü değil, Hollywood’dur.  Dünyayı saran Amerikan filmleri ve dizileri herkese, “normal” olanın Amerikan biçimi düşünme ve davranma olduğu mesajını sinsice iletmektedir.
Her dil, tarihi boyunca başka dillerden etkilenmiştir ve her gün etkilenmeye devam eder.  Türkçe de Arapça, Farsça, Yunanca, İtalyanca sonra da batılılaşma ile birlikte Fransızca, daha sonra da İngilizce’den etkilenmiştir.  Türkçede karşılığı olmayan, örneğin “televizyon”, “asansör”, “otel”, “karne”, “psikoloji”, “sosyoloji” gibi bir takım sözcükler, (fonetik olarak Türkçeye daha yakın olduğundan) Fransızca’dan alınmıştır.  Her dil birbirinden sözcük alır, sorun bu değildir.  Sorun, Türkçesi olmasına karşın bazan özenti, bazan umursamazlık nedeniyle yabancı sözcüklerin (bu sıralar özellikle İngilizce sözcüklerin) kullanılmasıdır.  Dille düşünce biçimi arasındaki ve düşünce biçimiyle kültür arasındaki bağ kopmaz bir bağ olduğundan da Türkiye halkı artık doğru dürüst İngilizce bilmeden, yalnızca İngilizce veya İngilizce’den bozma sözcüklerle değil, İngilizce kalıplarıyla düşünür olmuştur.  Bir ülkede yabancı bir kültürün kalıplarıyla düşünüldüğünde artık o ülkenin bütün kaleleri fethedilmiş demektir.
İnsanımız, göçmen olduğu Avustralya’da kendi ülkesinde ya da kültüründe tanımadığı, karşılaşmadığı sözcükleri İngilizce olarak öğrenip kullanır olmuştur.  “Vergi dosya numarası” nı bilmeden “taks numarası” der olmuştur.  Ama “bas’a binip kar’ı park ettim” ya da “bizi’ydim” gibi söylemlerin hiçbir mazereti yoktur.  Bütün bunlardan daha önemlisi İngilizce kalıplarını ve Amerikan kültürünü yansıtan kalıpların sözde Türkçeleştirilmesi olmaktadır.  Bu konuda çok duyarlı olan dostum Aşkın Baran buna birkaç örnek veriyor: “Ben seni daha sonra ararım” yerine “I’ll get back to you”dan aparma “ben sana geri döneceğim”, “sevgilim” yerine “my love”dan aparma “aşkım”, “hadi canım sen de” veya “olur mu öyle şey” yerine “I don’t believe it”ten aparma “ay inanmıyorum”, “birisi ile konuşmak” yerine “birisine konuşmak”, “hoşça kal”, allahaısmarladık” ya da “Allah’a emanet ol” yerine “look after yourself”ten bozma “kendine iyi bak”, “bir daha düşün” yerine “think twice”tan aparma “iki kere düşün”, “tamam” veya “aynen öyledir” yerine “that’s it”ten çeviri “budur”, “benim için uygun” ya da “kafam yattı” yerine “it suits me”den “bana uyar”.  Eminim bu örnekler çoğaltılabilir.  Bazıları da Türkçe mantığı içinde hiç yeri olmayan ve anlam taşımayan söylemler: “you don’t want to know” karşılığı “bilmek istemezsin”, “all and more”dan “hepsi ve daha fazlası”, “the legend is back”ten “efsane geri döndü” gibi.
 
Bu günlerde bilgisayar çoğumuzun kullandığı bir araç.  Ve Bill Gates, sağolsun sistemde Türkçe harflerin de kullanılabilmesini sağlamış.  Ama sanki “ı” ve “i”, “g” ve “ğ”, “s” ve “ş” aynı harfmiş gibi çok kişi Türkçe harfleri kullanmaya ya üşeniyor, ya da bunu umursamıyor.  “sık sık”, sıkıştım” gibi sözleri utanmadan İngilizce harfleri kullanarak yazanlar, araya Türkçe olmayan “x” ve “w” (“vallahi” yerine “walla” gibi) gibi harfleri sıkıştıranlar var.  Siz kendi dilinize, kendi kültürünüze sahip çıkmaz, saygı göstermezseniz, başkalarından bunu nasıl bekleyebilrsiniz?  Türkiye’deki batı mukallitleri “Turklish” konuşursa ve sabah akşam süprüntü televizyon programları seyretmekten (“izlemek” yâni “takip etmek” değil) başka eğlencesi olmayan halk ta bu kuşdiline özenirse Amerika’nın askeriyle Türkiye’ye girmesine ne hacet var?
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

deniz kızı { 06 Aralık 2008 10:51:03 }
sevgili gündoğdu, bu yazınız bana da bir uyarı oldu. ingilizce klavyede yazma alışkanlığımı, türkçe yazarken olduğu gibi koruyup, özel yazışmalarımda, ayoruma düştüğüm yorumlarda, türkçe harf kullanma tembelliğinde bulunup duruyordum. artık, daha dikkatli olmaya çalışacağım. hatta bu yorumdan başladım dikkatli olmaya.

yazıda geçen düşüncelerden bir tekine bir yorumda bulunmak istiyorum.
"Üstüne titrediğimiz bir anadilimiz olsaydı, başkaca sahip olduklarımızın da üstüne titremez miydik?" demiş feyza hanım.

elbette, kimliğimize, haklarımıza, tarihimize, kültürümüze gerçekten saygımız olsaydı, dilimizi bu hale getirmezdik. paranın gücü ve tüketme doyumsuzluğu her türlü değerin yerini aldığından, dil gibi kültürel, inanç gibi öze yönelik tüm değerler amacından saptı. alınıp satılan, kullanılan birer tüketim ve caka aracı haline geldi.

sanırım bizler de göktaşını bekleyen bir dinazor türüne dönüştük.

sevgilerimle,

deniz kızı


Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.
Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti

2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git