A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Avraham Zafer İşcen | 03 Aralık 2025 09:47:46

Türkiye’de yıllardır uygulanan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) sistemi, devletin resmi söylemlerinde “gençleri meslek sahibi yapan bir model” olarak sunuluyor. Oysa sahadaki gerçeklik, devrimci, yurtsever ve insan haklarına duyarlı her bireyin altını çizmesi gereken büyük bir çelişkiyi barındırıyor. Çocuklar, patronların insafına terk edildiği işyerlerinde ağır sömürü koşullarına, güvencesizliğe ve ölümle sonuçlanan iş cinayetlerine maruz bırakılıyor. Bu tablo, hem çocuk haklarının hem de temel insan onurunun açık bir ihlali niteliğinde.

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yaşanan protesto, işte tam da bu düzenin teşhiriydi. TİP’li Öğrencilerin cesur müdahalesiyle yükselen ses, Türkiye’nin devrimci gençliğinin “ölüm düzenine teslim olmayacağız” diyen iradesini bir kez daha görünür kıldı. Protestonun hemen ardından 17 genç yoldaşın gözaltına alınması ise Türkiye’de demokratik hakların ne kadar daraltıldığını, iktidarın muhalefete karşı tahammülsüzlüğünün hangi seviyeye ulaştığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.



Bu öğrenciler, herhangi bir “provokasyonun” değil, çocukların ölmemesi, sömürülmemesi, geleceğin karartılmaması için yükselen vicdani ve politik bir itirazın sahipleridir. Bu nedenle, devrimci yurtsever bir perspektiften bakıldığında, gözaltına alınan tüm öğrencilerin derhal serbest bırakılması sadece bir siyasi talep değil, aynı zamanda temel bir insan hakları çağrısıdır.

MESEM sisteminin yapısal sorunlarına bakıldığında, ortaya çıkan tablo yalnızca ihmalkar politikaların değil, bilinçli bir neoliberal sınıf tercihin sonucudur. Zorunlu eğitimin içi boşaltılırken, binlerce çocuk düşük maliyetli işgücü olarak sermayeye teslim edilmektedir. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle bağdaşmadığı gibi, Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının da fiilen ortadan kaldırılması anlamına geliyor.

Çocuk işçi ölümlerinin son yıllarda artması tesadüf değildir, bilakis MESEM’in kontrolsüz genişlemesinin doğrudan bir sonucudur. İSİG Meclisi’nin raporlarına göre, MESEM’li öğrencilerin ölüm oranları tüm çocuk işçi ölümleri içinde belirgin biçimde yükselmiştir. Bu programın “eğitim” adı altında meşrulaştırdığı işgücü transferi, işverenlere hem ucuz hem denetlenmesi zor bir emek gücü sunarken, devletin genç nüfus üzerindeki sorumluluklarını sermayeye devrettiği gerçeğini de açığa çıkarıyor.

Devrimci yurtsever perspektif, bu tablo karşısında yalnızca sınıfsal sömürüyü değil, aynı zamanda ulusal kalkınma mantığının çöküşünü de teşhir eder. Zira bir ülke, kendi çocuklarını sermayenin kar hırsına kurban eden bir modele mahkumsa, o ülkenin geleceği de tehdit altındadır. Çocukların güvenli ve nitelikli bir eğitim alması, ülkenin kendi toplumsal varlığını sürdürmesinin temel koşuludur. MESEM ise bu koşulların hiçbirini sağlamamakta, aksine çocukların eğitim hakkını gasp ederek toplumsal yoksullaşmayı derinleştirmektedir.

İnsan hakları yönünden bakıldığında da MESEM sistemi açık ihlaller barındırmaktadır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocukların “ekonomik sömürüye maruz bırakılamayacağını” ve “tehlikeli koşullarda çalıştırılamayacağını” açıkça belirtir. Ancak Türkiye’de MESEM’li çocukların ağır makinelerin gölgesinde, uzun mesailerle, çoğu zaman güvenlik önlemleri olmaksızın çalıştırıldığı bilinen bir gerçektir. Bu durum yalnızca hukuki bir sorun değil, aynı zamanda etik, vicdani ve siyasal bir meseledir.

MESEM’in yarattığı tablo, Türkiye’nin gençliğinin geleceğini gasp eden çok daha büyük bir siyasal projenin parçası olarak okunmalıdır. Eğitimi metalaştıran, gençleri mücadele alanlarından uzaklaştıran, onları ucuz işgücü olarak gören bu düzen, gençlere yalnızca sömürü ve güvencesizlik vadetmektedir. Bu nedenle gençlerin protestosu, yalnızca bir programa değil, tüm bu adaletsiz yapıya karşı yükselen bir itirazdır.

Bugün gözaltında tutulan 17 genç yoldaşın arkasında olmak, yalnızca bir dayanışma tavrı değil, aynı zamanda insan haklarını savunmanın en temel şartıdır. Çünkü baskı, gözaltı ve sindirme politikaları yalnızca gençlere değil, tüm topluma yöneliktir. Devrimci yurtsever duruş, bu baskı düzenine karşı dayanışmayı büyütmeyi, çocukların yaşam hakkını, öğrencilerin eğitim hakkını ve toplumun geleceğini savunmayı gerektirir.

Sonuç olarak, MESEM sistemi uzun vadede Türkiye’nin çocuklarını, gençliğini ve toplumsal dokusunu tahrip eden bir yapıdır. Bu ucube düzen derhal iptal edilmeli, nitelikli, güvenli, parasız ve laik eğitim her çocuğun hakkı olarak hayata geçirilmelidir. Çocuk işçiliğine karşı sıfır tolerans politikası uygulanmalı, iş cinayetlerinde sorumluluğu bulunan patronlar ve kamu görevlileri hesap vermelidir.

Ve en önemlisi, Protesto ettiği için gözaltına alınan tüm gençler derhal serbest bırakılmalıdır. Çünkü çocukların sömürülmediği, gençlerin özgür olduğu, emekçilerin insanca yaşadığı bir ülke ancak böyle bir mücadelenin omuzlarında yükselecektir.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?
DEVLETLERÜSTÜ ŞİRKET-LER ve BAŞKAN

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git