A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Avraham Zafer İşcen | 30 Kasım 2025 23:54:27

Türkiye son yıllarda art arda patlayan toplu gıda zehirlenmeleri ile sarsılıyor, öğrenci yurtlarında, fabrikalarda, askeri birliklerde, tarikat-vakıf okullarında, belediye aşevlerinde ve hatta özel yemek şirketlerinin yüzlerce kişiye yemek verdiği kurumsal organizasyonlarda… Kısacası ülkenin dört bir yanında aynı haber, onlarca, yüzlerce insan hastaneye kaldırıldı. Neredeyse her hafta tablo tekrarlanıyor ama sistem aynı sistem, düzen aynı düzen. Zehirlenen aslında yalnızca insanlar değil, mevcut yönetim anlayışı ve gıda denetim mekanizması çoktan çökmüş durumda.



Neden bu kadar çok zehirlenme yaşanıyor?

İlk bakışta “yemek bozulmuş”, “tavuk iyi pişmemiş”, “süt ürünleri sıcak kalmış” gibi basit teknik hatalar gibi görünse de mesele bundan çok daha derin. Sorun, Türkiye’de gıda üretiminin ve toplu yemek sektörünün tamamen piyasaya terk edilmiş, denetimsiz ve taşeronlaştırılmış bir yapıya dönüşmesinden kaynaklanıyor.

Tarım ve gıdada maliyet baskısı, firmaları kaliteyi düşürmeye zorluyor. Ucuz yağlar, denetimsiz etler, tarihi yaklaşmış ürünler toplu yemek ihalelerinde ana malzeme haline geldi.

Toplu yemek ihaleleri, en düşük fiyatı verene bırakıldığı için kalite kendiliğinden çöküyor. En ucuzu kazanıyor, kazanan ise maliyeti düşürmek için ya hijyenden çalıyor ya da malzemenin niteliğinden.

Denetimler kağıt üzerinde, personel sayısı yetersiz, siyasi baskılar yoğun, raporlar çoğu zaman masa başında tamamlanıyor.

Öğrenci yurtları, askeri birlikler, işçi yatakhaneleri ve tarikat okulları, sistemin en savunmasız alanları. Çünkü ses çıkaran yok, şikayet eden cezalandırılıyor, suç her zaman “personel hatası” denip kapatılıyor.

Mevsimsel sıcaklıklar gıda bozulmasını hızlandırıyor fakat şirketler maliyeti arttıracak soğuk zincir tedbirlerini almıyor.
Sonuç, halkın tabağına ucuzlukla birlikte risk, “maliyet düşürme” adı altında hastalık konuyor.

 Yurtlar, askeri birlikler ve işçiler, en çok zehirlenen kesimler.

İstatistiklere bakıldığında toplu gıda zehirlenmeleri çoğunlukla üç alanda yoğunlaşıyor:

1. Öğrenci yurtları: Halkın çocukları, en çok zehirlenenler. Son yıllarda yüzlerce öğrencinin aynı anda hastanelere taşındığı onlarca vaka yaşandı. En acısı, tarikat ve vakıf yurtlarında yaşanan zehirlenmelerin çoğu medyaya bile yansımıyor, baskıyla susturuluyor.
2. Askerî birlikler:  Birliklerde yaşanan toplu zehirlenmeler artık “rutin” hale gelmiş durumda. Kışlalarda yemek ihalelerinin özelleştirilmesiyle beraber askerlerin sağlığı tamamen taşeron firmaların insafına bırakıldı.
3. Fabrikalar / işçi yemekleri: İşçiler hem düşük maaş hem uzun mesai hem de düşük kaliteli yemeklerle yaşamak zorunda bırakılıyor. Yüzlerce işçi aynı yemekten zehirlenince “inceleme başlatıldı” deniyor, o incelemenin sonucu da hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmıyor.

Bu üç alanın ortak noktası şu: Hesap sorabilecek kimse yok.
Hak talep edebilecek gençler ve işçiler susturulur, asker ise zaten konuşamaz.
Gıda güvenliği çökünce, toplum güvenliği çöker

Bugün Türkiye’deki gıda zehirlenmesi vakaları, tek tek olaylar değil, ülkenin içinde bulunduğu daha büyük bir çöküşün somut göstergesidir.

Nitelikli tarım çökünce piyasayı ithal ve düşük kaliteli ürünler doldurur.
Denetim zayıflayınca hijyen yerine kar belirleyici olur.
Kamu mutfakları özelleştirilince halk sağlığı rekabetin kurbanı haline gelir.
Medya baskı altında olunca skandallar karartılır, gerçekler ortaya çıkamaz.
Bu yüzden gıda zehirlenmesi bugün yalnızca bir sağlık sorunu değil, bir sınıfsal sorun, bir yönetim sorunu, bir şeffaflık sorunu, bir adalet sorunudur.

Peki çözüm? Yurtsever ve Devrimci bir bakışla;
Türkiye’de gıda güvenliğini “düzeltmek” mümkün değildir , yeniden kurmak gerekir. Çünkü mevcut sistem ucuz iş gücü üretmek, maliyeti azaltmak ve karı maksimize etmek üzerine kurulu.
Toplu yemek ihaleleri kamulaştırılmalıdır. Yemek hizmeti şirketlerin değil, kamunun sorumluluğu olmalıdır.
Her ilde bağımsız laboratuvar denetimi mecburi olmalı ve sonuçlar açıkça yayınlanmalı.
Tüm toplu yemek mutfaklarında kamera zorunluluğu getirilmeli, görüntüler denetim birimlerine açık tutulmalıdır.

Yemeklerin maliyet defteri şeffaf olmalıdır. Hangi malzeme nereden geldi, kaç liraya alındı, kim kontrol etti , hepsi halka açıklanmalıdır.

Zehirlenme vakalarında şirketlerin değil, yöneticilerin sorumluluğu esas alınmalıdır. Yaptırım caydırıcı değil, ağır olmalıdır.
Çünkü gerçek şudur ki, gıda güvenliği bir lütuf değildir, halkın en temel hakkıdır.

Yurtsever bakış açısıyla, zehirlenen toplum uyanırsa kimse onu tutamaz.

Bugün zehirlenen yalnızca yemek değil, bu ülkede çocukluğun güveni, gençliğin sağlığı, işçinin emeği, halkın yurttaşların umudu da zehirleniyor.
Fakat tam da bu nedenle her zehirlenme vakası, bir ülkenin uyanış çığlığıdır.

Halk, yurttaşlar kendi sağlığının, kendi tabağının, kendi yaşamının hesabını sormaya başladığında, hiçbir şirket, hiçbir iktidar, hiçbir karanlık mekanizma onu durduramaz.

Çünkü en devrimci ve yurtseverce şey bazen bir sorudur:
“Biz ne yiyoruz ve neden?”
Bu soruyu soran toplum artık değişimin kapısından içeri adım atmıştır.

Haber & Kaynaklar
Rûdaw — “Cezaevindeki 131 hükümlü gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı”
Link: https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/23112025
Açıklama: Sakarya Ferizli Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda akşam yemeğinden sonra 131 hükümlünün mide bulantısı ve kusma şikâyetiyle hastanelere sevk edildiği bildiriliyor. 

Yeni Şafak — “Haberler peş peşe geldi! İki ilde zehirlenme vakası — 200’den fazla kişi hastaneye kaldırıldı”
Link: https://www.yenisafak.com/gundem/haberler-pes-pese-geldi-iki-ilde-zehirlenme-vakasi-200den-fazla-kisi-hastaneye-kaldirildi-4771399
Açıklama: Aynı gün içinde Sakarya’da cezaevindeki mahkûmların ve Adıyaman’da bir KYK yurdundaki öğrencilerin yemekten sonra toplu rahatsızlık yaşadığı, toplamda 200’ü aşkın kişinin hastanelik olduğu iddia ediliyor. 

Türkiye Today — “Over 100 inmates hospitalized after suspected food poisoning at Sakarya prison”
Link: https://www.turkiyetoday.com/nation/over-100-inmates-hospitalized-after-suspected-food-poisoning-at-sakarya-prison-3210260
Açıklama: Ferizli Açık Ceza İnfaz Kurumu’nde akşam yemeğinden sonra 123 mahkûmun gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığı, vakada muhtemel kaynağın konserve ton balığı olduğu öne sürüldüğü bildiriliyor. 

DHA — “Cezaevinde gıda zehirlenmesi şüphesi: 171 kişi hastaneye kaldırıldı”
Link: https://www.dha.com.tr/gundem/cezaevinde-gida-zehirlenmesi-suphesi-171-hukumlu-hastaneye-kaldirildi-2763693
Açıklama: İlk önce 123 mahkûmun hastaneye kaldırıldığı, kısa süre içinde sayının 171’e yükseldiği; cezaevinde sahra hastanesi kurulduğu ve iddia edilen zehirlenme nedeniyle laboratuvar incelemesinin başlatıldığı ifade ediliyor. 

Diken — “Sakarya’da cezaevinde zehirlenme şüphesi: 131 hükümlü hastaneye kaldırıldı”
Link: https://www.diken.com.tr/sakaryada-cezaevinde-zehirlenme-suphesi-131-hukumlu-hastaneye-kaldirildi/
Açıklama: Sakarya Açık Cezaevi’nde akşam yemeğinden sonra 131 mahkûmun zehirlenme şüphesiyle hastaneye sevk edildiğini, Valiliğin “ciddi sağlık sorunu yok” açıklaması yaptığını bildiriyor. 

Numedya24 — “Adıyaman ve Sakarya’da zehirlenme şüphesi: 70 öğrenci ve 131 mahpus hastaneye kaldırıldı”
Link: https://www.numedya24.com/adiyaman-ve-sakaryada-zehirlenme-suphesi-l-70-ogrenci-hastaneye-kaldirildi/
Açıklama: Aynı gün içinde Adıyaman’daki KYK yurdunda 70 öğrencinin, Sakarya cezaevinde ise 131 mahkûmun yemekten sonra rahatsızlandığı ve hastanelik olduğu bildiriliyor.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?
DEVLETLERÜSTÜ ŞİRKET-LER ve BAŞKAN
Türkiye’de Hayvan Hakları İhlallerine Hasidik – Kabala Perspektifinden Bir Bakış

Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?
Trump, Veliaht Prens ve Kaşıkçı'nın Öldürülmesi

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.

Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.
Cilt kanseri oranında dünyada başı çeken Avustralya'da güneş kremi skandalı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess
Kalamış ve Fenerbahçe Kıyıları Tarihiyle, Belleğiyle, Halkıyla Var Olan Bir Yerin Suskunluğa Kurban Edilmesine İzin Vermeyeceği…

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git