A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Düşün Düşün (9)

Kategori Kategori: Düşün Düşün | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 19 Temmuz 2009 11:15:37

"Zırva tevil götürmez" derler ama hepimiz zaman zaman zırvalarız ve bunu bir biçimde tevil etmeye çalışırız. "Tevil" etmeye şimdilerde ruhbilimciler rasyonalizasyon diyorlar. Yâni "rasyonel" (akılcı) olmayan birşeyin (buna düşünce denebilir mi, bilmiyorum) akılcı açıklamalarla doğru olduğunu kanıtlamaya çalışmak. Bu, biraz çetrefil görünüyorsa, bir örnek verelim.

Diyelim, çocukluğunuzda bir gece uyandınız ve suratınızda bir örümceğin yürüdüğünü fark ettiniz ve müthiş korktunuz. Şimdi 40 yaşındasınız ve bir örümcek gördüğünüzde bucak bucak kaçıyorsunuz.  Hattâ örümcek bulunma olasılığı olan bir yere yaklaşamıyorsunuz bile.  Bunu da “Avustralya’da çok zehirli örümcekler var. 
 
Bazıları ısırdı mı adamı öldürüyor, onun için tedbirli olmak gerekir” diyerek açıklıyorsunuz.  Bu açıklamanız gayet rasyonel (akılcı) ama korkunuzun asıl nedeni bu değil, çocukluğunuzda başınızdan geçen olay.  Türkiye’de polis işkencesinden geçmiş bir insanın burada polis arabasını gördüğünde sinivermesi ve bunu “polis her yerde düzenin koruyucusudur, ben de bu düzeni eleştiren bir kişi olarak polisin hedefiyim” diyerek açıklamak ta bunun bir başka örneği.  Çocukluğunda kafası cennet-cehennem, sevap-günah hurafeleriyle doldurulmuş bir insanın bunlara inanmayan bir kişiye kötü gözle bakması gibi.  Yalnızca bu mu?  Önyargılarımızın altında hep bu tür dolduruşlar ya da genellemeler yatmıyor mu?
 
Marksist kuramda bir kişinin toplumsal konumunun o kişinin düşüncelerini, yaşam felsefesini, yaşama bakış açısını belirlediği ilkesi vardır.  Örneğin çalışanların ücretlerinin artırılması söz konusu olduğunda emekçilerle tuzu kuru olanların yaklaşımlarına bakalım.  Avustralya’da her altı ayda bir asgarî ücretler gözden geçirilir.  Emekçiler, ya da onların temsilcileri asgarî ücretlerin örneğin haftada 50 dolar artırılmasını ister ve “emekçilere verilecek bu para, harcamalar yoluyla ekonomiyi canlandıracak ve ülkenin yararına olacak” derken karşı cephedekiler “bu zam verilirse işverenlerin bu ilâve masrafı karşılayamayacağı, ücret artışının sonucu olarak işverenlerin işçi çıkartmak zorunda kalacağını, ve sonuçta işsizliğin artacağını” öne sürerler.  Her iki cepheden de söylenenler akılcı görünse de aslında altında yatan düşünce bir yanda “çalışanların cebine daha fazla para girmesi”, öte yanda “patronların, şirketlerin kazandıkları paranın azalmaması” vardır.  Ama her iki taraf ta kendi söylediklerinin ülke ve ekonomi için yararlı olduğunu ileri sürer.
 
İnsanlar tutarsız görüşleri savunmakta ustadırlar.  Kendisine karşı ayırım yapıldığını iddia eden bir grup, bir başka grup hakkında önyargılı hareket ettiğinde bunun ne kadar tutarsız olduğunu görmez ve bunu “tevil” etmeye çalışır.  Alman milliyetçiliğini ve bunun getirdiği önyargıları (haklı olarak) eleştirir ama Yahudi milliyetçiliğini “ezilen halkların milliyetçiliği” yaftasıyla savunmaya çalışır.  Alman-Yahudi ikilisi yerine istediğiniz bir başka ikiliyi koyabilirsiniz.
 
Tevil etme konusunda daha da usta olanlar kendi görüşlerini destekleyen yazıları, görüşleri kitapları bulup öne sürer, aksi olanları eleştirmek, geçersiz göstermek için bin dereden su getirir.  Karşı görüşü ileri süren ya “kanı bozuk”tur, ya “satılmış”tır, ya “şunun veya bunun maşası”dır.  Bunlar işlemezse karşı görüşleri ileri sürenin kişisel yaşamı didiklenir, kişisel yaşamındaki “bozukluklar(!)” o kişinin görüşlerinin geçersiz olduğunu kanıtlamak için kullanılır.
 
Zekâ testleri piyasaya ilk çıktığında ABD’de zencilerin zekâ düzeyi ile beyazlarınkini karşılaştırmak için kullanılmıştı ve gerçekten zencilerin daha aptal olduğu sonucu çıkmıştı.  Ve bu sonuç zencilere uygulanan ayırımı savunmak için kullanılmıştı.  Daha sonraki incelemeler bu zekâ testlerinde kullanılan soruların beyazları kayırdığını ortaya çıkardı.  Örneğin yaşam koşulları nedeniyle hayatında golf oynamamış bir zenci golf ile ilgili sorulara yanlış yanıt veriyor ve sonuçta sürekli golf oyanayan bir beyazdan daha aptal olduğu “kanıtlanıyordu”.  Oysa bütün bunların altında zencilerin beyazlar kadar akıllı olmadığı önyargısı yatmaktaydı.  Bilimsel, rasyonel yöntemler bu önyargıyı doğrulamak için kullanılmıştı.  Ve en tehlikeli olan da buydu, çünkü insanlar genellikle “bilimsel” olarak sunulan verileri doğru olarak kabul etme eğilimindeydi.  Hitler Almanyasında kafatası ölçüleri bilimsel yöntemlerle alınıyor ve kafaları belli ölçülere uymayanlar “aşağı ırk” olarak nitelendirilip, öldürülmeleri haklı gösterilmeye çalışılıyordu.  Bunun ne denli insanlık dışı bir politika olduğu anlaşıldığında bu sefer de sarkaç tam ters yöne gitti ve bilimsel, akılcı olan herşeyden kuşku duyulmaya başlandı, “alternatif” inançlar yaygınlaştı, yeniden doğma (reinkarnasyon), ruhlar, hayâletler, telepati, kristallerin gücü falan gibi “bilimselimsi” yaklaşımlar itibar bulmaya başladı.  Bunun kökünde de bilimin Naziler gibi sapkınlar tarafından kendi önyargılarına âlet edilmesine tepki olarak, bilimsel olana gösterilen önyargı yatmaktaydı.  Oysa eleştirilmesi gereken kafataslarının bilimsel olarak ölçülmesi değil, bundan yapılan sıçrama ile belli ölçülere uymayanların “aşağı ırk” sayılması, ondan da daha büyük bir sıçrama ile o kişilerin öldürülmesinin haklı sayılması olmalıydı.  Kısaca yanlış olan bilim değil, bilimin nasıl ve ne amaçla kullanıldığı, neye âlet edildiği olmalıydı.  Sorun, bilimin önyargıları kanıtlamak ya da pekiştirmek için kullanılmış olmasıydı.
 
Öldükten sonra herşeyin sıfırlanacağına inananlarla, ölümden sonra “ruh”un bir biçimde yaşamaya devam edeceğine inananların hangisinin elinde bilimsel bir veri var?  Bilimsel olarak baktığımızda ikisi de olası.  Demek ki bu inançlar bilime değil, neye inanmak istediğimize bağlı.  Herhangi bir toplumsal düzenin bir ötekinden daha iyi olacağını ileri sürerken kendi önyargılarımızdan sıyrılarak bunu yapabiliyor muyuz?  O önyargıların aslında akılcı nedenlere değil, duygusal yaklaşımlara dayandığını görebiliyor muyuz?  Yoksa böylesi önyargılara başka önyargılarla karşı çıkarak hem kendimizi, hem de parçası olduğumuz insan soyunu çıkmaza götürmez miyiz?



Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.
Avrupa'da İmamoğlu çıkmazı: Çıkarlar mı değerler mi?

Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…
Trump'ın politikaları ABD'nin 50 eyaletinde protesto ediliyor.
Dünyadaki boykotlar: Kim neyi hedef aldı?

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?
Zelenski: Kolezyum Politikasının Kurbanı

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git