A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Düşün Düşün (10)

Kategori Kategori: Düşün Düşün | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 26 Temmuz 2009 03:27:11

Sloganlar bir başkasının çiğneyip yuttuğu, sonra da geviş getirip bizlere sunduğu kalıplardır. Bir ineğin karnından çıkan yarı sindirilmiş birşeyi ağzımıza almaktan iğreniriz de başka birinin ağzımıza verdiği sloganları tekrarlarken bunun da aynı ölçüde iğrenç olduğu pek aklımıza gelmez.

Slogan (ya da “şiar” veya “kalıpsöz”) kısa, öz, kolay akılda kalır ve kolay tekrarlanır olmak zorundadır.  Reklâmcılar bu işin profesyonelleridir.  Seçimlerde birçok siyasî partinin reklâm şirketlerini kullanması elbette rastlantı değildir.  Reklâmcılar nasıl bir arabayı, deterjanı, kızarmış tavuğu ve saireyi satmaya çalışırsa politikacılar da kendilerini, kendi görüşlerini, kendi partilerini size satma çabası içindedirler.
    
Çoğumuz karmaşık ve büyük zihinsel çaba gerektiren fikirleri, kuramları, görüşleri, doktrinleri inceleyip anlamakta zorlanırız, ya da tembellik ederiz.  Örneğin kuramlarını kitaplar dolusu açıklamalarla öne süren ve kanıtlamaya çalışan Freud’u “herşeyin temelinde seks vardır”, Einstein’ı “herşey görecedir”, ya da Darwin’i “insan maymundan evrimleşmiştir” diye özetlemek gibisinden kolaycılıklara kaçarız.  Bu biçimde özetlendiğinde Freud’un, Einstein’ın ya da Darwin’in görüşlerine karşı olanların eline kolaylıkla kullanabilecekleri kozlar veririz.  Öte yandan bu düşünürlerin söylediklerini ayrıntılı olarak anlatmaya kalkışsak karşımızdaki bizi bilgiçlikle, ukalâlıkla ya da “entellik”le suçlayacaktır, ya dinlemeyecek ya da anlamayacaktır..

Devlet adamları, politikacılar bu yöntemi düşünmeyi bilmeyen ya da düşünme tembelliği içinde olan kitleleri harekete geçirmek için oldum olası ustalıkla kullanmışlardır.  Bu yaklaşımın her zaman kötüye kullanıldığını söyleyemeyiz.  Örneğin Fransız devrimi sırasında kitleleri harekete geçiren “eşitlik, özgürlük, kardeşlik” sloganı olmuştur.  Mustafa Kemal’in “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ya da “yurtta sulh, cihanda sulh” sloganları bir dünya görüşünü kitlelere özet olarak ustaca aktarabilmiştir.  Ancak sloganların tehlikeli yanı, bir fikri, bir görüşü özlü ve özet olarak ifade ettikleri için değişik görüşte kişilerin bu sloganların içini kendi görüşleri doğrultusunda doldurabilmeleridir.  “Eşitlik, özgürlük, kardeşlik” sloganını örnek alırsak Fransız devrimini yapan “donsuzlar” eşitlikten söz etmiş ama bu eşitliği krala ve kıralın çevresindekilere uygulamamış, bu grubu her türlü özgürlükten mahrum etmiş, kardeş kardeş giyotine gönderip kellelerini sepete atabilmiştir.

Yalnızca sloganlar değil, birçok kestirme söz böylesi riskler taşır.  Hitler komşu ülkeleri istilâ etmesini Alman halkının “lebensraum”a (yaşayacak yer) gereksindiği sözleriyle haklı göstermeye çalışmıştı.  Avustralya’da son seçimlerde İşçi Partisi sürekli “working families” (çalışan aileler)den söz etmiş ve büyük destek görmüştü.  Çok paralı olduğu için çalışmayan ailelerin mi, yoksa iş bulamadığı için çalışamayan ailelerin mi bunun dışında tutulduğu hiçbir zaman açıklanmamıştır.

Mustafa Kemal’in “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü iktidar partilerince milletin temsilcilerinden oluşan TBMM’nin kararlarına hiçbir kısıtlama getirilemeyeceği biçiminde yorumlanmış, demokrasinin “güçlerin ayrılığı” ilkesi, yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması ilkesi bir yana itilmeye çalışılmıştır.  “Milletin iradesi”, “sandıktan çıktık” gibi sözler karşı görüşte olanları sindirmek ya da susturmak için rahatlıkla kullanılabilmiştir.

Herhangi bir sloganın, başkalarının çiğneyip ağzımıza verdiği sözlerin peşinden gitmek ne denli tehlikeliyse, her sloganı didikleyip atalet içinde olmak ta o denli tehlikelidir.  Hoca’nın fıkrası geliyor akla.  Hoca kadılık yaparken bir taraf gelip davasını anlatır, Hoca “haklısın” der, karşı taraf davasını anlatır, Hoca ona da “haklısın” der.  Davayı izleyen bir kişi “yahu Hoca ona da haklısın dedin, ötekine de.  Böyle şey olur mu?” dediğinde Hoca ona döner “vallahi, sen de haklısın” der.  Oysa kadı olarak bir karar vermesi gereklidir.  Seçimlerde körü körüne partizanlık yapanlar kadar bunu yapmayıp her partinin iyi ve kötü yanlarını gören kişinin “bu partilerin birbirlerinden hiç farkı yok”, ya da “bunların hepsi düzen partileri” diyerek oy vermemesi de o denli tehlikelidir.  Oy vermemekle çoğunluğun oy verdiği partiyi desteklemiş olur kişi.  Darwin’in kuramını “insanlar maymundan evrilmiştir” biçiminde özetlemek yanlışsa da bir yerde evrim ile “insanların bir ilâhi güç tarafından yaratılmış olduğu” masalı arasında bir seçim yapmak gerekir.  Seçim yapmamak sürünün peşinden gitmek demektir.  Seçimimizin sonucu istemediğimiz birşey olur diye korkup seçim yapmaktan kaçınmak iradeyi bir başkasının eline vermek, bir liderin, bir önderin, bir başkanın, bir partinin, bir ideologun bizim adımıza karar vermesini kabul etmek demektir, sürüdekilerden biri olmayı kabul etmektir.

Kestirme olarak kullanılan sözcükler kitleleri harekete geçirmekte etkili olsa da sonradan ortaya çıkacak büyük çelişkilerin tohumlarını içinde taşır.  Fransız devriminin “eşitlik, özgürlük, kardeşlik” sloganının muğlak olması sonradan “devrimin kendi çocuklarını yemesi”ne, yıllar süren “terör dönemi”ne yol açmıştır.  “Laiklik” kavramının tanımı üzerinde anlaşma olmaması Türkiye’de büyük çelişkilere yol açmış, herkes bu kavramın içini kendi kafasınca doldurmaya kalkışmıştır.  “Kürt sorunu” derken çeşitli kesimlerin bundan anladığı şey farklı olduğundan “sorun”un çözümü de batağa saplanmıştır.  Bir sorunun çözülmesi için önce o sorunun netlikle tanımlanması gerekir.  Bu da genellikle sloganlarla, kestirme sözcüklerle olmaz.  Ama ne yazık ki çok kişi ayrıntılı açıklamalara açık değildir, bir başkasının geviş getirip ağzına verdiği sloganları haykırmak çoğu kişinin daha kolayına gelir.  Hitler’in sloganları birkaç yıl içinde Alman halkının yıkımına yol açtığında suçlanacak olan Hitler değil, düşünme ve seçim yapma hakkını Hitler’e devreden Alman halkı olur. 

Bizim adımıza düşünen, karar veren kişilere insanlık hakkımızı devretmeden önce en azından bizi harekete geçiren, heyecanlandıran sözlerin, sloganların içini doldurmalarını isteyemez miyiz?

 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yükselen o çığlık
Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git