A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Taraf Gazetesi, Dinç Bilgin ve Vakit Gazetesi!..

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | 10 Mart 2010 21:15:53

Taraf Gazetesi yazarı Neşe Düzel yine akıl almaz bir söyleşiye imza attı, Sabah Gazetesi'nin eski patronu Dinç Bilgin'le yaptığı söyleşi konuşuluyor şimdi her tarafta... Bu söyleşiden bazı bölümleri aşağıya aldım, uzun oldu biliyorum, ama bugüne kadar okuduğum en ilginç söyleşilerden biri bu söyleşi, esasında uzun süredir varolan bişey bu yapılan, Taraf Gazetesini övmek, hatta öve öve bitirememek.

Taraf Gazetesi ve Neşe Düzel söyleşilerinde kendi yayın tarzlarına yakın kimseleri almayı beceriyor ve bu zor bişey de değil zaten. Geçen akşam seyrettiğim söyleşi gibi: Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Murat Belge ve Mete Tunçay. Hepsi birbirinin söylediğine katılıyor, karşı görüş yok, aralarında hemen hemen hiç çelişki yok. AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ı da televizyona çıkardıklarında aynı şeyi yapıyorlar, zevk alacağı sorular soruyorlar. Söyleşiden aldığım bölümler aşağıda:
 
Askerî vesayete karşı çıkmadan, 28 Şubat’a karşı durmadan kendinizi nasıl demokrat farz edebiliyordunuz?
O tarihte norm oydu. Askere karşı çıkılmıyordu ve karşı çıkmak düşünülmüyordu bile. Türkiye’de birçok milat vardır. Bu milatlardan biri de Taraf’ın yayın hayatına başlamasıdır. Taraf Türkiye’de pek çok şeyi değiştirdi. Mesela Türkiye’nin insaf ölçülerini değiştirdi. Bugün Taraf ’ta Nabi Yağcı’yı zevkle okuyorsunuz. Adam, komünist olarak yıllarca Türkiye’nin en mahsurlu adamı sayılmış. Basının da

Çünkü gazetelerin patronları o ihalelere giriyor, değil mi?
Önümüzdeki dönemde işi sadece gazetecilik olan yeni teşebbüsler ortaya çıkacak ve bu gazeteler para kazanacak. Çünkü Türkiye’de medya işi artık böyle gitmez. Taraf, Türkiye’yi değiştirdi. Müthiş bir şey yaptı ve tek başına kaldıraç oldu. Ciddi söylüyorum. Türkiye, Taraf ’a çok şey borçlu. Türk ordusu da Taraf’a çok şey borçlu.

Ne Borçlu?
Taraf ’ın yayınları sayesinde o da kendisine bakacak ve Türk ordusu da değişecek. O da mutlaka 21. yüzyılın ordusu olacak. İleri teknoloji kullanan, gönüllü ve profesyonel bir ordu olacak. 19. yüzyılın, Napolyon’un başlattığı yığınların ordusu olmayı bırakacak. Böyle gönüllü profesyonel bir ordunun içinden askerî düşünürler çıkacak. Şimdi çıkmıyor, çünkü çıkması için askerlikten gerçekten zevk almaları lazım.

Bugünkü başbakanın da çok yakın olduğu bazı gazetelerden söz ediliyor. Sizce Başbakan onların da mı telefonuna çıkmıyor, onlarla da mı aynı mesafeli ilişkiyi götürüyor?
Onu bilemiyorum ama eski tür medya ilişkileri sürseydi, bugün Türkiye’de ne Ergenekon ne de Balyoz soruşturmaları yapılabilirdi. Basının bir kısmı Ergenekon’u ve diğer korkunç olayları yok saydı ama geri kalan kısmı da olan biteni yazdı çizdi. Taraf kadar yazmadılarsa da yazdılar. O açıdan bugün geçmişten farklı olarak çok sesli bir basın var. Mehmet Barlas doğru söylüyor. 28 Şubat’ta gazeteler ortak başlıklarla çıkıyordu. Çünkü aynı yerden besleniyorlardı, haberler aynı kaynaklardan geliyordu. Söz gelimi, Aczmendilerle ilgili haberi, bize, Hürriyet ’e, Milliyet’e, ATV ’ye, Star televizyonuna aynı yerden servis yaparlardı.

Türkiye’de askerlerle ilgili haberler yapılabileceğini, eleştiriler yazılabileceğini düşünür müydünüz?
Hayır düşünmezdim. Taraf ’ın bazı manşetlerini dehşet içinde okuduğumu, ‘bunların başına bir iş gelmese keşke’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bu ülke cesur insanların katkısıyla yukarıya gidiyor.

Sizin patron olduğunuz dönemde Balyoz Darbe Planı sizin gazetenize gelseydi basar mıydınız ya da basabilir miydiniz?
Basılmasını mutlaka arzu ederdim ama basardım diye de bir kabadayılık taslamayayım. Ama olaylar ortaya çıktıktan sonra basının bir kısmının olayları görmezden gelmesi, olayları inkâr etmesi, basmaya cesaret edenler için söylemedik şey bırakmaması, onları yaftalaması çok yüz kızartıcı oldu. Basın gerçekten çok yüz kızartıcı bir devre geçirdi. Biz, 28 Şubat 1998’de bu tür belgeleri basmayabilirdik ama 2010 farklı bir sene. Ben bu dönemde gazete sahibi olsaydım, bu olaylar çıktıktan sonra kesinlikle inkârcılık yaptırmazdım.

Gazetecilikle ilgili pişmanlıklarınız var mı?
Olmaz mı? Benim hayattaki bütün pişmanlıklarım gazetecilikle ilgili. Hızlı yükseliş dönemimde acımasız olduğum dönemlerim oldu. Farkında olmadan kaç kişinin üzerinden geçtik. Onları kesinlikle yapmazdım. İyi yaşamak, büyük servet sahibi olmak, diğerlerinden geri kalmamak gibi nedenlerle bilmediğim bir alana, banka işine girdim. Oysa hayatta arkasından gideceğin, peşini kovalayacağın güzel şeylerin olması lazım. Ben onu kaybetmiştim. Ben vicdan ve demokrasi mücadelesi hedefini kaybetmiştim. Mesela sizi kıskanıyorum.

Niye kıskanıyorsunuz bizi?
Türkiye’de yaşanan büyük değişiklikte bir rolüm ve katkım olsun isterdim ben de. Ama insaflı da olmam lazım. Aynı şeyi yapabilir miydim? Hayır yapamazdım, onu beceremezdim. Ama vicdanı olan bir gazete çıkarırdım. Çünkü dünya öyle bir dünya oldu ki, bu yeni dünyada haklı olmaya mecbursunuz. Dünya artık haksızlık yapmayı yasakladı. Mutlaka doğru olanı yapmanız lazım. Demokrat ve vicdanlı bir gazete çıkarmayı çok isterdim. Günübirlik bir iş yapıyorsanız mutlaka hata yaparsınız. Ama vicdanlı olunca, hatadan geri dönmek ve özür dilemek mümkün olur.

Peki, patron olmasaydınız, gazetede ne olmak isterdiniz?
Şimdiki aklım olsaydı tabii ki muhabir olmak isterdim. Sizin gazetedeki Mehmet Baransu gibi olmak isterdim…
 
Bu söyleşinin geri kalan bölümünde de Dinç Bilgin kendi yaptığı hataları ve şimdiki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın basına karşı ne kadar akıllı olduğu üzerine yazılar var. Anlayacağınız Neşe Düzel istese bundan daha güzelini bulamaz.

Birileri beni bu kadar göklere çıkarsa oturup düşünmeye başlarım, ters giden bişey olduğunu düşünürüm, bişeyleri yanlış yapıyorum, derdim kendime. Hele 1979 yılında gazeteciliğe başlamışsam eğer, haberciliğin ne olduğunu biliyorsam bunu çok daha fazla düşünürüm. Bırakın ben olmayı, Yeni Asır ve Sabah Gazeteleri’nin patronuysam gazeteciliğin ne olduğunu daha iyi bilmem gerekir. En azından eğrisiyle-doğrusuyla, iyisiyle- yanlışıyla gazeteciliğin devamlı ihbarcılık olmadığını bilirim. Devamlı gelen ihbarların toplamından şüphelenmeyi ve yazılmasından dolayı gazetecilik çıkmadığını, o ihbarların ne kadarının doğru olduğunu araştırmadan yayınlanmasının hastalık olduğunu, geçmişi olmayan bir gazeteye bu kadar ihbarın yapılmasını kafamda düşünürüm. Taraf Gazetesi’nin haberciliğinde üretilen bişey olmadığını, bütün gazeteciliğinin ihbara ve Ergenekon davasına dayalı olduğunu anlardım.

Aziz Nesin’i öldürecek adama 250 bin dolar verecek adamın ilanını yayınlayan adamların ne kadar demokrat olduğundan kuşku duyarım. İlanı kaldırmış olmaları beni ikna etmez, bana göre bu kadar dönek oğlu dönekliğin özeleştirisi yapılamaz. Hele Mehmet Ali Şadoğlu denen kişinin ilan kalktıktan sonra bile övdüğü kişi ve gazeteyse bu gazete o gazeteyle söyleşi yapmanın ne kadar doğru olup olmayacağını irdelemeye çalışırım. O ilanı artık Vakit Gazetesi yayınlıyorsa eğer, Şadoğlu’nun gazete ve kişiler anlamında kimleri eşit gördüğünü görür ve kafamdaki demokrasiyi tartmaya çalışırım. Aklıma birden yabancı ülkelerdeki Kardeş Şehirler mantığı geldi. Kardeşe bak, kardeşe… Doğal olarak bunları yaparken ne kadar gazeteci olduğumu tartardım. Yıllara gazeteci patron olarak nam salmış olan adımı Taraf Bertaraf olarak değiştirmezdim…

11.Mart.2010
Ahmet A Nesin

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Yağmurlu Bir Bayrampaşa Sabahında Orta Asya’dan Uzakdoğu’ya Uzanan Bir Hat
Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi

İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti güvenlik işbirliğini derinleştiriyor.
Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Timsahın Yerine Çığlık: Ekoloji, Moda ve Kapitalizmin Yeni Masalı
Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git