A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Yok Edilen Bizans Sarayı

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A.Ulak | 16 Şubat 2012 14:30:19

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yok edilip yerine otel yapılan Bizans kalıntıları epey gürültü kopardı. Bu gürültünün nedeni herhalde olayın İstanbul'un orta yerinde yaşanmış olması. Yoksa söz konusu yapı Türkiye'de yok edilen ilk kültür varlığı değil; bu tür katliamlar yıllardır yapılıyor. Çıkan haberlere göre, yok edilen yapı Bizans Büyük Sarayı'na ait kalıntılardan. Ancak şimdiye kadar herhangi bir uzman çıkarak orada tam olarak neyin yok edildiğini açıklamış değil.

‘Büyük Saray’ diye de adlandırılan Bizans Dönemi İmparatorluk Sarayı’nın, Hipodrom’un aşağısında, denize bakan arazide yer aldığı biliniyor. Ancak bu saray büyük bir bina değil, birbirlerine merdiven, koridor ve geçitlerle bağlanan, bahçeler içine dağılmış yapılar topluluğu olarak düşünülmeli.

İstanbul’daki tarihsel kalıntılar ilk kez yok edilmiyor. Daha önce, 1204 yılındaki Latin işgali sırasında kentin bütün binaları yerle bir edilmişti. Bu saldırılar sırasında kullanılmaz hale gelen Büyük Saray bölgesi, 1420′lere gelindiğinde bir harabe görünümünde idi. Giderek yoğunlaşan yapılar 1912 yılındaki büyük yangında yok oldu ve Büyük Saray’ın kalıntıları ortaya çıktı. Hemen ertesi yıl Alman araştırmacılar bölgede arkeolojik incelemelere başladı. Birinci Büyük Savaş nedeniyle kesintiye uğrayan bu araştırmaların sonuçları 1934 yılında ‘Die Kaiserpaläste von Konstantinopel zwischen Hippodrom und Marmara – Meer’ adlı bir kitapta toplandı.

Savaştan sonra İstanbul’un tarihsel kalıntıları araştırmacı ve ziyaretçilerin ilgisini çekmeye başladığından, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 1934 yılında bölgeye inşaat yasağı getirdi. Ancak bu yasak yapılaşmayı önleyemedi. Uzmanlar bugüne kadar inşaat firmalarıyla adeta köşe kapmaca oynayarak araştırmalarını sürdüre geldiler.

Eski İstanbul’un bu kesiminde ilk saray yapılarının 4. yüzyılda kurulduğu ve bunlara 11. yüzyıla kadar yeni yapıların eklendiği saptanmış durumdadır. I. Konstantinus tarafından yaptırılan ilk binalar arasında Daphne Sarayı, Magnaura ve Khalke bulunuyor. 1998 yılında Ayasofya’nın hemen yanında, eski Sultanahmet Hapishanesi’nin yerine inşa edilen otelin yapımı sırasında Bizans Büyük Sarayı’na ait olabileceği söylenen bazı kalıntılar ortaya çıkmıştı. Bu kalıntılar bir kabul salonu olan Magnaura ile kubbeli bir yapı olduğu düşünülen Khalke’ye ait temellerdi. Daphne Sarayı ise çoktan Sultanahmet Camisi altında kaldı.

S. Eyice’nin 1988 yılında, Sanat Tarihi Araştırmaları Dergisi’nin 3. sayısında çıkan bir incelemesi, Büyük Saray ve çevresine hangi yüzyılda hangi yapının kurulduğunu anlatıyor. Bu yapıların hepsi bugün Küçük Ayasofya ve Sultanahmet mahalleleri içinde dağılmış durumdadır.

Yeni yok edilen saray kalıntılarının yakınında yine Büyük Saray’a ait olduğu düşünülen bazı başka kalıntılar, Medrese Sokak’ta yapılan bir inşaat sırasında ortaya çıktı. Bugün olduğu yerde duran bu kalıntılar kendi kaderiye baş başa kalmış durumdadır.

Küçük Ayasofya Caddesi üzerindeki Eresin Oteli’nin inşaatı sırasında da bazı Bizans kalıntıları ortaya çıktı. Bugün otelin lobisinde duran kalın tuğla duvarlar ile kahvaltı salonunun bir köşesindeki mozaik taban parçası gidilip görülebilir.

Küçük Ayasofya Camisi’nin doğusundaki surlarda bulunan Çatladıkapı, Bizans döneminde ‘Aslanlı Kapı’ diye anılıyordu ve demiryolu inşaatı sırasında çoktan yok edildi. Aynı durum daha doğudaki Bukoleon Sarayı’nın da başına geldi. Binanın arka bölümü tamamen yok edildi. Ön kısmı ise korumadan uzak bir halde ayakta duruyor. Nitekim geçtiğimiz yıl saray kalıntılarının yağmalandığı gündeme gelmişti.

1951 – 1954 yılları arasında bölgede yürütülen arkeolojik çalışmalar sırasında, Büyük Saray’a ait olduğu düşünülen mozaikler ortaya çıkarıldı. 6. yüzyıla ait olduğu anlaşılan bu mozaikler 1983 – 1997 yılları arasında TC Kültür Bakanlığı ile Avusturya Bilimler Akademisi işbirliğinde onarıldı ve bulunduğu yere ‘Büyük Saray Mozaik Müzesi’ adlı bir müze kuruldu.

Müzenin batısında, bugünkü Nakilbent Sokak’ta uzun bir sarnıç bulunuyor ve tayproject.org’da yazdığına göre 2004 yılında sarnıcın üzerine bir bina inşa edilmiş.

Yine aynı yerde yazdığına göre, Hasanağa Nakilbent Camisi’nin karşısında tonozlu bir yapının üzerine çay bahçesi kurulmuş ve beton dökülmüş, yapının içi ise molozla doldurulmuş.

Günümüz Türkiye’si, ideolojik anlamda yüklüce bir bölümü ‘muhafazakar’, yani kelime anlamıyla ‘korumacı’ sayılabilecek bir toplum yapısına sahip. Buna karşın tarihsel kalıntıların bir türlü korunamaması önemli bir çelişki oluşturuyor.



Türkiye’de kültür varlıklarını yeterli ölçüde korumak için eldeki yasa ve yönetmelikler kullanılıyor. Yok edilen Bizans yapısı da bu yasa ve yönetmeliklere dayanarak çoktan koruma altına alınmış idi. Sorun da zaten yasa ve yönetmeliklerden kaynaklanıyor değil. Eğer İstanbul gibi kalabalık bir anakentte, yasal koruma altındaki tarihsel bir yapı yok ediliyorsa, demek ki “burada ne oluyor?” diye soracak kimse kalmamış.

Tabi, bu noktada Küçük Ayasofya esnafını ayrı tutmak gerekir. Çünkü anlaşıldığı kadarıyla olay onların şikâyetleri üzerine ortaya çıkmış. Ancak geç kalınmış. Yani İstanbul’da tüm üniversiteliler, tüm müzeciler, tüm kurul elemanları, tüm belediyeciler, tüm dernekler, tüm vakıflar ve tüm medya olayın farkında bile olmadan kalıntılar yok edilmiş.

Kaynak : http://anabasis.com.tr 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Yağmurlu Bir Bayrampaşa Sabahında Orta Asya’dan Uzakdoğu’ya Uzanan Bir Hat
Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi

İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti güvenlik işbirliğini derinleştiriyor.
Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Timsahın Yerine Çığlık: Ekoloji, Moda ve Kapitalizmin Yeni Masalı
Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git