A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Tarih ateizm’in insanlar için din kadar doğal olduğunu gösteriyor

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | 12 Ağustos 2017 08:06:34

Yeni bir çalışma, tarihin geniş çerçevesi içerisinde pek de değinilmemiş olsalar da ateistlerin antik dünyanın çok tanrılı toplumlarında dahi varlıklarını başarılı bir şekilde sürdürdüklerini iddia ediyor. Cambridge Üniversitesi’nden St John’s Koleji Üyesi ve Yunan Kültürü Profesörü Tim Whitmarsh’ın ‘Battling the Gods-Tanrılarla Savaş’ adlı yeni kitabının başlıca savı olan bu iddia, genellikle modern bir fenomen olarak görülen ateizmin, Antik Yunan’da ve Hıristiyan öncesi Roma’da yaygın olmalarının yanısıra, ayrıca muhtemelen o toplumlarda, görüldüğü pek çok diğer toplumdan çok daha fazla zenginleştiğini ileri sürüyor.



Bunun sonucu olarak, bu çalışma inananlar ve ateistler arasındaki güncel tartışmaları destekleyen iki varsayıma meydan okuyor: Birincisi, ateizmin modern bir bakış açısı olduğu ve ikincisi de insanların tanrı inancına meyilli olmasının doğallığını savunan “dini evrensellik” fikri.

Whitmarsh’a göre ateizmi, yalnızca seküler Batı toplumlarında ortaya çıkan bir fikir olarak görme eğilimindeyiz ve bunu tanımlayan retorik oldukça hiper-modern. Ancak, aslında erken toplumlar ateizme normal kabul ettikleri şeyler yelpazesinde yer verdikleri için bu konuda çok daha muktedirdiler. Yargılarını bilimsel bir gerekçeye dayandırmaktan ziyade, bu ilk ateistler, dinin çelişik doğası hakkında evrensel itirazlar yapıyorlardı. Bunun binlerce yıl önce gerçekleşmiş olması, inançsızlığın çeşitlerinin tüm kültürlerde ve her zaman var olabileceğini gösteriyor.

Tepeler kadar eski

Kitap inançsızlığı ‘tepeler kadar eski’ olarak tanımlıyor. Kolophonlu Ksenofanes’in (MÖ yaklaşık 570-475) Ateist yazıları gibi erken örnekler ikinci tapınak dönemi Yahudiliği ile çağdaştır ve Hıristiyanlık ve İslam’dan çok daha erken dönemdedir. Hatta MÖ. 4. yüzyılda yazan Plato bile, dönemindeki çağdaşları arasında inanmayanların “tanrılar hakkındaki bu görüşlere sahip ilk kişiler olmadıklarını” belirtir.

Ateizmin antik tarihi yazılı olarak kaydedilmemiştir ancak Whitmarsh’a göre ateizmin yazılı olmayan tarihi de mevcut tek tanrılı / ateist tartışmasının her iki tarafında da bulunmuyor. Ateistler, dini, insan gelişiminin daha erken ve ilkel bir aşamasına dayandırırken, dini evrenselcilik fikri de, kısmen erken toplumların doğası gereği dindar olduğu fikrine dayanıyor, çünkü bu fikre göre tanrıya inanmak insanın doğasında yani ‘varsayılan ayarları’nda bulunuyor.

Whitmarsh’a göre ise bu iki görüş de doğru değil. Whitmarsh “inananlar, ateizmi modern batı kültürünün tuhaf bir fazının patolojisi gibi görüyorlar ve onlara göre bu geçici, ancak konu üzerinde biraz daha düşünülürse antik çağda da bu şekilde düşünülmüş olabileceği çok açıktır.” diyor.



Bin yıllık tarih

Kitabı, felsefi hareketler, yazarlar ve halk figürleri tarafından ifade edilen inançsızlığın çeşitli biçimlerini açıklığa kavuşturarak, bu fikri kanıtlamak için bin yıllık antik tarihi araştırıyor.

Yine kitaba göre, bu durum, özellikle çok tanrılı Yunan toplumlarının temel çeşitliliği ile mümkün oluyor zira MÖ 650 ve 323 arasında, Yunanistan’da her biri kendi gelenekleri, görenekleri ve yönetimi olan yaklaşık 1,200 ayrı şehir devleti vardı ve din bu çeşitliliği, özel kültler, köy ritüelleri ve çok sayıda ilahi varlığa ithafen şehir festivalleri olarak dile getirdi. Bu da dini tutuculuğun olmadığı anlamına geliyor. Yunanlıların birleşmiş bir kutsal yazınına en yakın olanı kaynak Homeros’un destanlarından ibarettir ve bu destanlar da tanrıların tutarlı ahlaki görüşünü sunmaz aksine onları ahlaka aykırı olarak tasvir eder. Benzer şekilde, insanlara nasıl yaşanacağını söyleyen uzman bir rahip de yoktu diye aktaran Whitmarsh, “Ne yapacağını söyleyen bir rahip fikri Yunan dünyasına yabancıdır” diye ekliyor.

Hoşgörülü bir bakış açısı

Sonuç olarak, bazı insanlar ateizmi bir yanılgı gibi algılarken, nadiren ahlaki olarak yanlış görüldü. Aslında, insanların tanrılar konusunda benimseyebilecekleri bir dizi bakış açısından biri olarak kabul edildi. Yalnızca zaman zaman, MÖ 5. yüzyıl Atina’sında Sokrates’in “şehrin tanrılarını tanımaması” nedeniyle idam edilmesi gibi aktif yasalarla cezalandırıldı.

Ateizm çeşitli şekil ve boyutlarda ortaya çıkarken, Whitmarsh nesiller boyunca güçlü sürekliliklerin olduğunu da savunuyor. Antik ateistler, bugünlerde birçok kişinin hala sorduğu – kötülük sorunuyla nasıl başa çıkılabileceği ve dinin mantıksız ve inanılmaz görünen yönlerinin nasıl açıklanabileceği gibi temel sorunlarla mücadele ediyorlardı.

Bu temalar gök gürültüsü ve deprem gibi olayların aslında tanrılarla hiçbir ilgisi olmadığını açıklamak isteyen Anaksimandros ve Anaksimenes gibi erken düşünürlerin çalışmalarından ilahi nedensellikleri açıkça eleştiren Euripides’in eserlerini de içeriyor. Ancak Antik çağın en meşhur ateist grubu ise kader diye bir şey olmadığını savunan ve tanrıların insan hayatını kontrol edebileceği fikrini reddeden Epiküryanlardır.

Tek Gerçek Tanrı

Whitmarsh, antik ateizm çağının sona erdiğini belirtiyor, çünkü genellikle içinde hoşgörüyü de barındıran bu çok tanrılı toplumlar, “gerçek” tek Tanrı inancının kabulünü şart koyan tek tanrılı imparatorluk güçleri ile yer değiştirince bu hoşgörü de sona erdi. Örneğin Roma’nın 4. yüzyılda Hıristiyanlığı benimsemesi “deprem etkisi” yarattı, çünkü bu noktada dini mutlakıyet imparatorluğu bir arada tutmak için kullanıldı.

Roma İmparatorluğu’nun daha sonraki ideolojik enerjisinin çoğu, sözde sapkın inançlarla (çoğunlukla diğer Hıristiyanlık biçimleri) savaşmak için harcandı ve İmparator Theodosius, Katolikler ve diğerleri arasında ayrım yaparak diğerlerini dementes vesanoque (“delirmiş sapkınlar”) olarak sınıflandırdı. Bu tür kararlar, inançsızlığa yer bırakmadı.

Whitmarsh, çalışmalarının ateizm’in gerçeğini ispatlamak ya da kınamak için tasarlanmamış olduğunu vurguluyor. Ancak, kitabın ilk sayfasında şunları da ekliyor: “Bununla birlikte, bu kitabı araştırıp yazarken güçlenmiş olan kanım; kültürel ve dini çoğulculuk ve özgür tartışmalar, iyi bir hayat için zaruridir.”

Cambridge Üniversitesi’nden St John’s Koleji Üyesi ve Yunan Kültürü Profesörü Tim Whitmarsh’ın ‘Battling the Gods-Tanrılarla Savaş’ adlı kitabı ‘Faber and Faber’ tarafından yayınlandı.

Başak Emir

Kaynak : arkeofili.com

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.
Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yükselen o çığlık
Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git