A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

İdamlıklar

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 2 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 08 Haziran 2008 05:20:34

12 yaşında bir kıza tecavüz eden ve sonra da boğup öldüren bir kişiye idam cezası verilmesi doğru mudur? Özellikle çocuklara karşı işlenmiş suçlarda duygusallaşırız, kendi çocuklarımız, torunlarımız aklımıza gelir. İdamda başı çeken ülkeler ABD ve Çin. Avustralya'da en son idam cezası 1967 yılında infaz edildi (yerine getirildi).

Colin Campbell Ross1921 yeni yıl gecesi 12 yaşındaki Alma Tirtschke Melbourne’un bir arka sokağında ölü bulundu. Yakınındaki Eastern Arcade’de bir şaraphane işleten Colin Campbell Ross bu cinayetle suçlandı.  Evindeki bir battaniyede bulunan saçların öldürülen kıza aittir denmesi Ross’un suçlu bulunmasına yetti ve idama mahkûm edildi.  Sonuna kadar suçsuz olduğunu söyleyen Ross 4 ay sonra idam edildi.  86 yıl sonra o saçların Tirtschke’ye ait olmadığı ortaya çıktı ve Ross şimdi affedildi.
 
 
İdam cezası intikam alma temeline dayanır.  “Göze göz, dişe diş” halâ birçoğumuzun kafasında yer etmiştir.  Bazıları da idam cezasının caydırıcı olduğunu savunurlar.  İnsanların bol bol idam edildiği ABD’de bunun caydırıcı olmadığı ayan beyan ortada olsa da.  Hangi suçun idamlık olabileceği ya da caydırıcı olup olmadığı tartışmaları bir yana, idam cezasına ilke olarak karşı çıkan birçok insan var.  Devletin, yargı aracılığıyla “yasal olarak” bir kişinin yaşamına son vermesi ne denli savunulabilir?  Bu eylemin o ülke insanlarına verdiği mesaj nedir?  Mesaj açık seçik “bazı durumlarda insan yaşamına kıymak kabul edilebilir bir davranıştır” değil mi?  Zaten savaşlarda “düşman”ı öldürenler de kahraman sayılmıyorlar mı?  Kendi kurumları yoluyla kendi insanlarını öldürebilen bir devlet insan yaşamının değerini (ya da kutsallığını) savunduğu zaman ikiyüzlülük etmiş olmuyor mu?
 
 
Geçenlerde 27 Mayıs 1960 darbesinin 48. yıldönümüydü.  Yaşım ortaya çıkacak ama, 27 Mayıs sabahı Ankara radyosundan Milli Birlik Komitesi sözcüsü Albay Alpaslan Türkeş’in darbe yapıldığını bildirmesini, o bas-bariton sesini halâ hatırlıyorum.  Ondan sonraki darbelerin aksine 27 Mayıs darbesi ABD’nin onayı olmadan yapılmıştı ki, darbeci subaylar bildirilerinde “NATO’ya, (eski adı Bağdat Paktı olan) CENTO’ya bağlıyız” demeyi unutmuyorlar, komünist cadı avı ile meşgûl olan ABD’yi rahatlatmaya çalışıyorlar, “yanlış anlamayın, biz komünist falan değiliz” demeye getiriyorlardı.  Bugünlerde Türkiye’de yine darbe tartışmaları sürüp gidiyor.  Ve 1960’ta hayatta olmayan, 1950-60 dönemini yaşamamış ve bilmeyen insanlar bu darbeyi (MBK buna devrim de dese aslında elbette darbeydi) daha sonraki faşist darbelerle aynı kefeye koyuyorlar.  1946’da, Türkiye’deki ilk demokratik seçimlerde nasıl günün CHP’si hile yapmış idiyse, günün DP’si de 1957 seçimlerini hile ile kazanmıştı. 
 
 
“Ben odunu aday göstersem seçtiririm” ve “bu meclis isterse şeriatı da geri getirir” diyen ve “her mahallede bir milyoner” yetiştirmeyi amaç edinen toprak ağası Menderes, seçimleri kazanmanın kendisine sonsuz yetki verdiği sanrısına kapılmış ve mecliste “tahkikat komisyonu” diye bir ucube kurmaya girişmişti.  Bu komisyon (zaten pek te bağımsız olmayan) yargının elinden var olan yargı gücünü de alacak ve (tabii ki DP’li) milletvekilleri insanları yargılayabilecekti.  “Vatan Cephesi” adı altında DP’nin uzantısı bir milis örgütü oluşturmaya girişmişti.  Ve bence hepsinden daha önemlisi ABD’ye yaranmak için Kore savaşına meclise bile sormadan asker göndermiş, binlerce genç yurttaşın kanına girmişti.  Ama bütün bunlardan yargılandı mı?  Hayır, Yassıada mahkemeleri diye bilinen hukukî soytarılıkta Menderesin metresi, kasasından çıkan kadın donu üzerinde duruldu.  Koreye asker gönderilmesi konusu ABD’yi gücendirmemek için gündeme bile gelmedi.  Ve sonunda bildiğimiz gibi Menderes, (“Mr. Ten Percent –Bay Yüzde On” olarak bilinen) Dışişleri Bakanı Zorlu ve Maliye Bakanı Polatkan asılarak idam edildi.  Ardından Menderes’in idamdan sonra kır atına binerek arşa çıktığı masalları yayıldı, Menderes efsaneleştirildi.  Demirel daha sonra bu mirasa konarak (Adalet Partisinin simgesi “Kır At”tı) iktidara geldi.  Bu üç politikacının asılması (her idam cezası gibi) yanlıştı, insanlık suçuydu.  Üstelik Menderes’i kahramanlaştırdı ve bugün tarih okumayan, o günleri bilmeyen kişilerce “demokrasi havarisi” gibi görülmeye başladı.  11 yıl sonraki faşist darbe de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan adlı üç yiğit, dürüst, yurtsever gencin 6 Mayıs 1972’de asılmasıyla sonuçlandı.  1960’ta üç politikacının asılması ne kadar yanlışsa, bu üç gencin idamı bin kere daha büyük bir yanlıştı.  Darbeler savunulacak şeyler değildir.  Ancak Menderes gibi dikta rejimi kurma girişiminde bulunan yöneticiler olduğunda “aman darbe olmasın” diyenler acaba ne çözüm öneriyorlar diye de düşünmek gerekiyor.
 
 
Güney Afrika’da insanlık dışı “apartheid” (ayrılıkçı) rejimin son bulmasıyla, Asyalıları 2. sınıf, Afrikalıları 3. sınıf vatandaş olarak gören ve bunu kurumsallaştıran yöneticileri bir korku aldı.  Ya bu insanlar şimdi uzun yıllar çektiklerinin intikamını almaya kalkışırlarsa dendi.  Nelson Mandela gibi bir öndere sahip olduğu için çok şanslı olan ülkede “Truth and Reconciliation” (Gerçekler ve Barışma) Komisyonları kuruldu.  Beyaz yöneticilerin o güne kadar yaptıkları rezillikler açığa çıkarıldı ve “gerçekler insanı özgürleştirir” sözü doğrultusunda eski düşmanlar yeni düzende bir arada yaşamaya başladılar.  Keşke Menderes için de aynı şey yapılsaydı.  Mandela tüm dünyaya insanlık dersi verdi.  Özgürlükçü Şili halkı faşist general Pinochet’yi yargı önüne çıkarmak için çok çabaladı.  Bizdeki “asmasaydık ta, beslese miydik” diyen ressam bozması darbeci paşa halâ el üstünde tutuluyor.  Eh, biz bize benzeriz, asılanı kahraman yapar, cellada alkış tutarız.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Orhan Erkardes { 27 Temmuz 2008 17:16:31 }
Bu arada, yorumumda Gundogdu Gencer arkadasimizi fikirlerinden dolayi kutlamayi ihmal etmisim. Ozur dilerim.
Tebrik ederim. Cok guzel bir yazi.
Orhan Erkardes { 27 Temmuz 2008 08:05:19 }
Olum cezasi, cagdas insanin savunduklarina ve kendinin oldugunu dusundugu duzeyine ters, ayni zamanda da geriye donusu olmayan bir cezalandirma sekli.
Ancak benim olum cezasina karsi olusumun baska bir nedeni var.
Ben her insanin cevresinin bir urunu oldugunu dusunuyorum. Burada sozunu ettigim "cevre" de oldukca genis anlamdadir (aile, ekonomik ve sosyal yapisi, ulkesinin idare sistemi vs,)
Bence toplum her suclu urettiginde kendisini sorgulamak ve sozkonusu sonucun asil nedenlerinin ne oldugunu arastirmak ve gidermek zorundadir.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git