![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Rusya, Kuzey Kore ve Ukrayna’nın Çalınan Nesli
Bir medeniyetin değeri, en savunmasızını nasıl koruduğuyla ölçülür. Bugün Ukrayna’da yaşanan dehşet sadece tanksavar sesleri, yıkılmış şehirler veya göç yollarındaki ailelerle sınırlı değildir. Rusya’nın savaş alanında çocuklara yönelen sistematik stratejisi, insanlığın ortak hafızasında silinmesi imkansız bir yara açıyor. Sadece Avrupa’nın göbeğinde değil, dünyanın en uzak köşelerinde bile çocuklar bir savaş makinesinin dişlileri arasında öğütülüyor.2022’de Rusya’nın Ukrayna'ya başlattığı tam kapsamlı savaş ile birlikte, binlerce Ukraynalı çocuk kayboldu. Uluslararası veriler, yalnızca resmi kayıtlarda 19.546 çocuğun Rusya veya Rusya kontrolündeki bölgelere zorla götürüldüğünü gösteriyor ancak gerçek rakamın bundan çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Bu çocuklar ya ailelerinden koparılarak Rusya’ya götürüldü ya da internasyonel hukukla açıkça yasaklanmış biçimde savaşın yıkımından “korunmak” adı altında sistematik olarak yerlerinden edildi. Bu kabul edilemez bir iddia değil. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Rusya’dan tüm zorla transfer edilen çocukların geri iadesi için bir karar aldı. 91 ülke bu çağrıyı insanlık davası olarak destekledi. Bu suçun en şoke edici boyutlarından biri, Rusya tarafından kaçırılan bazı çocukların Kuzey Kore’ye gönderilmiş olmasıdır. Ukrayna İnsan Hakları için Bölgesel Merkez’den hukuk uzmanı Kateryna Rashevska, bu gerçeği ABD Senatosu’nda açıkça ifade etti. Rashevska’nın verdiği örneklere göre: Misha (12), Donetsk bölgesinden, Liza (16) ise Kırım’ın Simferopol-Akmescit kentinden zorla alındı ve Kuzey Kore’deki Songdowon kampına götürüldü. Bu kamplarda çocuklara masum kültürel değişim gibi sunulan programlar aslında ağır ideolojik beyin yıkama ve militarizasyon süreçleridir. Orada çocuklara “Japon militaristlerini yok etme” gibi propagandalarla dolu fikirler aşılanıyor, üstüne üstlük, 1968’de ABD askeri gemisi USS Pueblo’yu saldıran Kuzey Koreli savaş gazileriyle tanıştırılıyorlar , bu, masum bir eğitim değil, savaşçı zihniyetin sistematik aşılanmasıdır. Bir devletin, savaşın ortasında kendi ideolojisini yaymak için çocukları sistematik şekilde transfer etmesi uluslararası hukukun açık ihlalidir. 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Çocuk Hakları Sözleşmesi, işgal altındaki bölgelerde nüfus transferini ve özellikle çocukların korunmasını açıkça yasaklar. Çocukların ailelerinden habersiz alınması, vatandaşlıkların zorla değiştirilmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tanımına göre savaş suçu ve hatta soykırım kapsamına girebilecek eylemlerdir. BM Genel Kurulu’nun kararı, bu suçların yalnızca siyasi değil, ahlaki bir savaş suçu olduğunu netleştirdi. Kim Bu Çocuklar? İki İsim, Binlerce Hikaye Misha ve Liza gibi çocukların hikayeleri, sadece savaşın rakamsal boyutunu değil, her bir rakamın ardında bir insan olduğunu hatırlatır. Misha: Daha 12 yaşında Donetsk’ten geliyor, Bir savaşın ortasında büyümek zorunda bırakılmış, Ailesinden koparılıp binlerce kilometre uzaklığa gönderilmiş… Liza: 16 yaşında, Kendi kimliğinin ve kültürel geçmişinin bilinçli olarak unutulmaya çalışıldığı bir kampta tutuluyor… Bu çocukların adı sadece haber değil, insanlığın tarihine yazılmış birer çağrı olmalıdır. Neden Kuzey Kore? Bir Propaganda Ağı mı? Kuzey Kore ve Rusya arasındaki iş birliği, askeri destek, silah transferleri ve siyasi dayanışmayla sınırlı değil. Çocuklar bile bu ittifakın bir parçası haline getiriliyor. Zorla gönderilen bu çocuklar, ideolojik programlarla doldurulmakta ve savaş propagandasının en savunmasız hedeflerine dönüştürülmektedir. Bu, sadece bir propaganda aracı değil, geleceğin savaşçı zihniyetinin fabrikasyonudur. Rashevska’nın ABD Senatosu’nda yaptığı sunum dünya siyasetini sarsmış durumda. Bu tanıklık, olayın bireysel ihlalden çok devlet politikası olduğuna dair güçlü kanıtlar taşıyor. Birleşmiş Milletler kararı bile, çocukların dönmesini “insani görev” olarak tanımladı , bu uluslararası toplumun vicdanının sessiz çığlığıdır. Ancak bu çığlık hala birçok güç odağı tarafından bastırılmaya çalışılıyor. Bu durumda sessizlik ya da tepki eksikliği, çocuklarının kaçırılması üzerinden bir küresel normalleşme rotası çizebilir. Ukraynalı çocukların zorla koparılması ve Kuzey Kore gibi uzak bir yerde sistematik olarak beyinlerinin yıkanması, sadece Ukrayna’nın değil, bütün insanlığın ortak bir sorunudur. Bu çocuklar: Evlerinden uzaklaştırılıyor, Kimliklerinden koparılıyor, Militarize ediliyor, Ve savaşın kirli amaçları için kullanılıyor. Bu durum, bir devlet gerçeği olmaktan çıkarak, küresel vicdanın sınavı haline gelmiştir. Artık sessizlik lüksümüz yok. Artık çocukları sadece haber başlıklarında okumak değil, onların hikayelerini insanlığın ortak hafızasına taşımak zorundayız. Çünkü çocuklar geri dönene kadar savaş bitmemiştir. Ve bu savaşın en acımasız yüzü, çocukları hedef alan sistematik saldırıdır. Bir toplumun ahlaki pusulası, çocuklarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Ukrayna’da yaşanan savaş, yalnızca şehirlerin bombalanması ya da haritaların yeniden çizilmesi meselesi değildir. Bu savaş, bir neslin hafızasını, kimliğini ve geleceğini hedef alan sistematik bir devlet politikasını görünür kılmıştır. Rusya’nın işgal altındaki bölgelerden binlerce Ukraynalı çocuğu zorla alıp Rusya’ya ve hatta Kuzey Kore’deki kamplara göndermesi, modern çağın en ağır insanlık suçlarından biridir. Bu durum artık bir iddia değil, tanıklıklarla, belgelerle ve uluslararası kurum raporlarıyla sabit bir gerçekliğe dönüşmüştür. Kişisel Tanıklıklar: Sesini Kaybeden Çocukların Ardında Kalan Çığlık Bu meseleye yalnızca rakamlarla bakmak, gerçeğin en acı boyutunu görünmez kılar. Çünkü her rakamın ardında bir çocuk, bir anne, bir hayat var. Oksana’nın Hikayesi “Onu tren istasyonunda son kez gördüm” Mariupol’den gelen Oksana, 9 yaşındaki oğlu Mykola’nın, “tahliye” bahanesiyle Rus askerlerince bir otobüse bindirildiğini anlatıyor. “Bize çocukların güvenli bir bölgeye götürüleceğini söylediler. Bir daha haber alamadım. Haftalar sonra bir gönüllü bana Mykola’nın Rusya’da bir yetimhanede olduğunu söyledi. Oğlumun hala hayatta olup olmadığını bilmiyorum.” Mykola bugün hala devlet gözetimi altındaki bir kurumda, Ukrayna kimliği sildirilmeye çalışılan binlerce çocuk arasında sayılıyor. Serhii — “Kızım Liza’ya yeni bir isim vermişler” Kırım’dan zorla alınan 16 yaşındaki Liza’nın babası Serhii, kızının Kuzey Kore’deki Songdowon kampına gönderildiğini öğrendiğinde yıkıldığını söylüyor. “Yetkililer bana kızımın artık Rus vatandaşı olduğunu, adının değiştirildiğini söylediler. Onu sahiplenen bir aile olduğunu söylediler. Liza’nın yüzünü hatırlamak için eski fotoğraflarına bakıyorum.” Serhii’nin sözleri, yalnızca bir babanın acısını değil, kimliğin sistematik silinmesini gösteriyor. Borys — “Oğlum geri döndü ama artık aynı çocuk değil” 12 yaşındaki Denis, Rusya’daki kamplardan kurtarılan az sayıdaki çocuktan biri. Babası Borys şöyle anlatıyor: “Denis eve döndüğünde Rusça konuşuyor, Rus marşları söylüyordu. Kendisine Ukraynalı değil, Rus olduğunu söylüyorlardı. Aylarca terapi almasına rağmen hala geceleri kabus görüyor.” Bu yalnızca bir esaret değil, belleğe, ruh dünyasına, aidiyete saldırıdır. Rusya’nın çocukları zorla transfer etmesi ve ideolojik eğitimden geçirmesi, yalnızca ahlaki bir ihlal değil, açık ve belgelenmiş bir uluslararası suçtur. Cenevre Sözleşmeleri – “Nüfus Transferi” Açıkça Yasaktır 1949 tarihli IV. Cenevre Sözleşmesi, işgal altındaki bölgelerde: Sivil nüfusun zorla taşınmasını, özellikle çocukların bulunduğu koruma altındaki grupların yer değiştirilmesini kesin olarak yasaklar. Bu fiil, savaş suçu kategorisine girer. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre: Çocukların kimliklerinin değiştirilmesi Aile bağlarından koparılması Zorla vatandaşlık verilmesi insanlık suçu kapsamındaki ağır ihlallerdir. Rusya, bu sözleşmenin tarafıdır, dolayısıyla yükümlülük altındadır. UCM Statüsü’nün 7. ve 8. maddelerine göre: Zorla transfer Çocukların bir ulusal gruptan başka bir gruba taşınması Sistematik asimilasyon ve ideolojik şartlandırma hem savaş suçu hem insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilebilir. Bu madde, soykırım suçuna giden kapıyı da açar. Çünkü çocukların ulusal kimliklerinden koparılması, bir toplumun varlığını ortadan kaldırmaya yöneliktir. “Kamp Eğitimleri” Değil, Politik Asimilasyon Mekanizması Kuzey Kore’deki kamplar, kültürel değişim programı değildir. Bunlar: İdeolojik askeri eğitim alanları Politik sadakat üretim merkezleri Militarize edilmiş disiplin sistemleri Çocukların buraya zorla gönderilmesi, devlet destekli psikolojik manipülasyon politikasıdır Türk Kamuoyuna Çağrı: Bu Sadece Ukrayna Meselesi Değil Bu mesele, yalnızca Ukrayna ile Rusya arasındaki askeri gerilim değildir. Bu, insanlığın vicdan sınavıdır. Türkiye, tarihinin her döneminde: Savaş mağduru çocuklara kapı açmış Mazlumdan yana tavır almış Aile kavramını kutsal görmüş bir toplumdur. Bugün sorulması gereken soru şudur: “Bir çocuğun kimliği elinden alındığında, biz hala insan kalabilir miyiz?” Bu çocuklar: Savaşın kurbanı değil, Bir jeopolitik stratejinin hedefidir. Çocuklar Geri Dönmeden Savaş Bitmez. Dünya sessiz kalırsa zorla transfer normalleşir Çocuklar birer savaş aracı haline gelir. İnsanlık aynı utancı yeniden yaşar Biz biliyoruz ki: Bir çocuk bile geri dönmediyse, barış henüz gelmemiştir. Bu yüzden bu hikaye, yalnızca Ukrayna’nın değil hepimizin hikayesidir.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |