A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Çin'de sınıf kavgaları

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof.Dr. Korkut Boratav | 10 Haziran 2012 06:09:07

"Çin toplumu nereye gidiyor?"... Ölümünden kısa bir süre önce bu soru Marksist sosyal bilimin önde gelen temsilcilerinden Giovanni Arrighi'ye sorulmuştu. Arrighi, Adam Smith Pekin'de başlıklı son kitabının Çin odaklı olması nedeniyle bu soruya muhatap oluyordu ve şu yanıtı veriyordu:

“Çin belki kapitalisttir; belki de değil…1990’lı yılların yöneticileri sermayenin çıkarı için işçiler-arası rekabeti kamçıladılar. Şimdiki yönetim ise, devrimin ve Mao döneminin geleneğini dikkate almaktadır; ama ana belirleyici, Çin işçi ve köylülerinin dünyanın başka hiçbir yerinde gözlenmeyen bir direnme-ayaklanma geleneğine sahip olmasıdır. Yönetim, esas olarak bundan ürkmektedir... Çin’in bağımlı sınıflarının ayaklanmaları,...önümüzdeki 20-30 yıl içinde [dünyanın] biçimlenmesini de etkileyebilecektir.” (New Left Review, Mart-Nisan 2009)

Soru, önemini, güncelliğini koruyor. İzleyebildiğim kadarıyla son üç yıl içinde de, “Çin işçi ve köylüleri, başka hiçbir yerde gözlenmeyen direnme-ayaklanma geleneğini” sürdürdüler ve toplumlarının geleceği üzerinde söz sahibi olduklarını gösterdiler. Ben de bugün, Arrighi’nin söylediklerinden hareket ederek aynı soruya eğilmeyi düşünüyorum.

Çin’in sınıf kavgalarında geleneksel saflaşma söz konusu: İşçi ve köylü sınıfları ile sermaye arasındaki karşıtlık, sert çatışmalara yol açmaktadır. Peki, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP’nin) yönetimindeki devlet aygıtı? Sınıflar, devleti denetlemeye, etkilemeye ve çıkarlarını siyaset düzlemine taşımaya çalışıyorlar.

Köylülerin ve işçilerin sorunları, mücadele gündemleri farklıdır. Gözden geçirelim.

***

Çin köylülerinin sorunları, tarımın bünyesindeki kapitalist ve feodal ilişkilerden kaynaklanmıyor. Çin devrimi bu sınıfları tasfiye etmişti. Sorunlar, 2004’te, “vatandaşların yasal özel mülkiyeti güvence altındadır” ibaresinin Anayasa’ya eklenmesiyle başladı; 2007’de de kamusal ve kolektif mülkiyetin satışına imkân veren yasayla ağırlaştı. Köy arazisi böylece alınıp-satılabilir oldu; meta’laştı.

Bu adım köylülüğün içsel farklılaşmasına; giderek zengin, kapitalist çiftçilerin oluşmasına yol açmadı. Farklı bir kutuplaşma süreci oluştu: Köy dışından gelen (çoğu kez yabancı) sermaye grupları, köy arazisini satın almaya başladı. Çin Sosyal Bilimler Akademisi’ne göre her yıl, üç milyon köylü bu nedenle toprak yitirmektedir. Kısmen mülksüzleşen köylü ile bu sermaye grupları arasındaki gerilimler, her yıl onbinlerce direnme eylemine yol açmaktadır.

Guangdong eyaletinin deniz kıyısında yer alan 12000 nüfuslu Wukan köyü örneğini verelim. Civardaki tarım arazileri peyderpey büyük yatırımcılara satılmıştır. Yakındaki lüks tatil sitesi Wukan köylülerinde de tedirginlik yaratmaktaydı. Nitekim, geçen Eylül’de yerel yöneticiler, köy arazisinin yüzde sekseninin ve sahilin Country Garden adlı bir şirkete satıldığını ve her köylüye 550 renminbi (85 dolar) düştüğünü bildirirler. Arsa alım-satımında uzmanlaşmış bir şirket olan Country Garden, (rivayete göre) 45.5 milyar renminbi tutarında varlıkla Çin’in en zengin ailesi olan Yang’lara aittir. Köylüler kısa zamanda, satışın 700 milyon renminbi’ye (110 milyon dolara) yapıldığını; paranın bir bölümünün yerel bütçeye; bir bölümünün de komisyon/rüşvet olarak yöneticilere dağıtıldığını öğrenirler ve ayaklanırlar. Bir ölü ve üç tutuklu verdikten sonra yerel yöneticileri ve polisi kovarlar; köylerine giriş-çıkışı engellerler.

İstekleri çiftçiliği ve balıkçılığı sürdürmelerini imkânsız kılan satışın iptal edilmesi; yöneticilerin görevden cezalandırılmasıdır. Ayaklanmanın siyasi çağrısı da basittir: “ÇKP’yi seviyoruz. Eyalet yönetiminin sorunlarımıza sahip çıkmasını istiyoruz...”

Çalkantı, Guangdong eyaleti yönetiminin Aralık sonunda köylü taleplerine olumlu yaklaşmasıyla giderilir. Yerel yöneticiler Parti’den atılır; görevden alınır, tazminata mahkûm edilirler. Ayaklanmanın liderlerinden biri Wukan Parti sekreterliğine getirilir. Yerel seçimler yenilenir. Yeni yöneticiler de direnişçi köylüler arasından seçilirler. Arazi satışı da (galiba) iptal edilmek üzeredir.

***

Sınıf kavgalarının yoğunlaştığı diğer alanda ise, köy kökenli göçmen işçiler ile büyük (çoğunlukla yabancı) sermaye karşı karşıya gelmektedir. Bu karşıtlığın kökeninde, 1980’li yıllarda ekonomiyi ihracat öncelikli bir büyüme modeline geçirme kararı yatar. Bu dönüşüm, üç öğeye dayanmıştı: (1) Çin’de üretim ve ihracat yapacak yabancı sermayeye kapılar açılmış; (2) tahminen 130 milyon köylünün güvencesiz olarak sanayi merkezlerine göçmesi teşvik edilmiş; (3) geçmişte devletçe üstlenilen eğitim, sağlık, emeklilik harcamaları azaltılmış; bu hizmetler fiyatlandırılmış; bireylerce üstlenilmiştir.

Bu dönüşümlerin sonunda işgücü maliyetleri düşmüş; ortalama emek verimi hızla artmış; döviz fiyatları denetlenebilmiş ve Çin rekabet gücünü dört nala artırmış; adım adım dünya ekonomisinin üretim merkezi haline gelmiştir. Mao döneminde var olmayan bir sınıf kavgasının tohumları da böylece atılmıştır.

Bu kez de Apple’ın Çin’deki marifetlerini örnek gösterelim: Bu dev ABD şirketinin Çin’deki taşeronu Taywan kökenli Foxconn’dur. Şenzen/Longhua’daki Apple/Foxconn fabrikasında birkaç yüzbin işçinin çalıştığı söylenmektedir. Çalışma koşulları korkunçtur. Bazıları çocuk yaştaki işçilere 12 saatlik çok düşük ücretli, ağır, sağlıksız bir mesai; toplama kamplarını andıran askerî bir disiplin... Bir işçinin ifadesiyle, “bize insan gözüyle bakmıyorlar; hayatımız yok; esir gibiyiz; sadece çalışma...”

Apple, “kabahat bende yok; Foxconn’da...” bahanesine sığınıyor; ama 30 Mart tarihli Financial Times’a göre Taywan şirketine yüzde bir buçukluk bir kâr marjı bırakan sözleşmesi bu çalışma koşullarını adeta kaçınılmaz kılmıştır. Kendi ürünlerinin pazarlanmasında ise Apple’ın kâr marjı yüzde otuzdur.

Çin’i “dünyanın fabrikası”na dönüştüren çokuluslu şirketlerde işçilerin çalışma koşulları ortaktır. Sonuç, on binlerce işçinin katıldığı grev dalgaları; zaman zaman sert kalkışmalar ve artan intiharlar... Sıklaşan intihar girişimlerine karşı, yatakhane pencerelerinin altına ağlar gerilmektedir ve işe alınanların mirasçılarından, “ölüm halinde tazminat davası açmayacakları” taahhüdü istenmektedir.

Otuz yıl öncesinde ÇKP’nin başlattığı ve Arrighi’nin ifadesiyle, “sermayenin çıkarı için işçiler-arası rekabeti kamçılayan” düzenleme, artan sınıf çatışmaları nedeniyle değişiyor mu? Değişiklik, yeni bir iş kanunu ile başlamaktadır. Ne var ki, yasanın uygulanması yerel yönetimlere düşmektedir. Orada ise, yöneticilerin bölgelerindeki şirketlerle çıkar ilişkileri yaygındır.

Çin’in geleceği, bu sınıf kavgalarının ÇKP içindeki yansımalarına bağlı olacaktır. Tartışmak üzere...

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İşçiyi Bırak Kutlasın
Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı

Hint - Pasifik'teki Güç Oyunları: Dörtlü İttifak ve Deniz Hakimiyeti İçin Mücadele
Suriye, Irak ve İran'daki PKK uzantıları ne olacak?
Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!

İKİ DİRENİŞ
Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.

ŞEHR-İ İSTANBUL
MECLİS PAKETİ
Bir Fırtına Tuttu Beni
MAGNA CARTA
KURBANIM BUGÜN

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git