
Bu haftaki yazımıza kızacakınız! Diyanet İşleri Başkanlığından gazetelere, Carlo Maria Cipolla'dan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'na, Türkiye İstatistik Kurumundan Başbakan’a, aklıma takılanlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve dün tüm camilerde okunan cuma hutbesinde kadını kocasına karşı kışkırtmanın dinen günah olduğu belirtilerek, Hz. Muhammed'in, "Herhangi bir kadın, geçerli bir sebebi olmaksızın kocasından boşanma talep ederse, cennetin kokusu ona haram olur" hadisi hatırlatıldı.
Aptallığıma verin ama gitgide özgürleşen değil katolikleşen bir Türkiye.
***
Her gün bütün gazete başlıklarına bakarım.
Bir şey dikkatimi çekti başlıklarda KIZDIRMAK…
Size bu hafta sadece iki günden bir kaç başlığı örnek olarak sunacağım:
Ümit Özat G.Saraylıları çok kızdıracak!
Gökçek'ten İnce ve Sarıgül'ü kızdıracak sözler!
Hıncal Uluç Galatasaraylıları kızdıracak!
Kiğılı Beşiktaşlıları çok kızdıracak!
Perver Bahçeli'yi çok kızdıracak
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'nu kızdıracak espri
İspanyollar G.Saraylıları çok kızdıracak!
Bu anket Erdoğan'ı kızdıracak!
CHP'den Kamer Genç için AK Parti'ye kızdıracak gönderme
Çin'den Japonya'yı kızdıracak hamle
Çelik'ten Konyalılar'ı kızdıracak benzetme
Star gazetesinden cemaati kızdıracak anket
ABD'den İran'a İsrail'i kızdıracak jest!
Hakan Şükür'ün bu açıklaması Erdoğan'ı kızdıracak
Bu kaşkol Fenerbahçelileri kızdıracak
Ardıç'tan cemaati kızdıracak yazı!..
AP Üyelerinden Fransa'yı Kızdıracak Oylama
Yılmaz Özdil Başbakanı çok kızdıracak!
Dilipak'tan cemaati kızdıracak yazı
Engin Ardıç, Gülen cemaatini kızdıracak!
Ancelotti G.Saraylıları kızdıracak!
Oğuzhan'dan Aybaba'yı kızdıracak sözler.
Kızdırmak ne demek?
Kızdırmak yerine öfkelendirmek , sinirlendirmek denemez mi ?
Basının sözcük dağarcığı bu kadar mı dar ya da bu yeni eğilim mi?
Belki de daha korkunç olanı, bu kadar bastırılmış bir toplum olması. Sürekli birilerinin kızmasından çok korkuyor ya da korkutuluyor…
***
Hep aptallık diyoruz… Cipolla'ya göre aptallığın beş temel yasası şöyle:
(Alıntıdır)
1. Daima ve kaçınılmaz olarak herkes aptalların sayısını olduğundan daha az tahmin eder.
2. Bir kişinin aptal olma olasılığı diğer özelliklerinden bağımsızdır. (Yani Cipolla'nın gözlem ve deneylerine göre kadınların içinde de, erkeklerin içinde de, eğitimlilerin içinde de, cahillerin içinde de, kara gözlülerin içinde de, ak gözlülerin içinde de aptal oranı aynıdır.)
3. Aptal insan kendi bir şey kazanmadığı hatta kaybettiği halde başka kişi ya da grupların kaybına, zararına neden olan kişidir. (Altın Yasa)
4. Aptal olmayanlar aptal insanların zarar verme gücünü her zaman küçümserler. Aptal olmayan insanlar sürekli olarak aptal insanların onlara verdikleri zararları ve zarar verdikleri yerleri unutma eğilimindedirler.
5. Aptal insan en tehlikeli insandır. Hatta aptal insan başkalarına zarar vererek bir şey kazanan insanlardan bile tehlikedir.
Carlo Maria Cipolla Kimdir? (1922 – 2000)
İtalyan akademisyen ve ekonomi tarihçisi. Cipolla, tarih ve felsefeye olan ilgisi nedeniyle liseden sonra Pavia Üniversitesi'nde Siyasal Bilimler Fakültesi'ne kaydoldu. Burada henüz öğrenci iken, Ortaçağ ekonomi tarihi uzmanı Profesör Franco Borlandi tarafından Cipolla'nın ekonomi tarihine olan tutkusu keşfedildi. Cipolla daha sonra Collège de Sorbonne ve Londra Ekonomi Okulu'nda okudu.
27 yaşında Katanya'da ilk ekonomi tarihi dersini verdi. Venedik, Torino, Pavia, Pisa, Fiesole ve İtalya dışındaki akademik kariyerinin ilk durağı Katanya idi. 1953 yılında Cipolla ve Fulbright bursiyeri olarak ABD'ye gitti ve 1957 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nde misafir profesör oldu. İki yıl sonra üniversitede tam profesörlüğe alındı.
Cipolla, ekonomi tarihi üzerine mizahi bir dil kullanarak yazdığı denemeleri "Allegro ma non troppo" ("Hızlıca ama fazla hızlı değil" anlamında bir müzik terimi) adlı kitapta topladı. Ortaçağ ekonomi tarihi üzerinde uzmanlığı ile bilindi. 1991 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nden emekli oldu. Uzun süren hastalığının ardından doğduğu kentte 2000 yılında hayatını kaybetti.
***
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Tüketici Fiyat Endeksi” çalışması sırasında anketi kabul eden vatandaşlara, “Sizce köpek giren eve melek girer mi? Oy verirken adayın dindar olup olmadığını önemser misiniz? Miras paylaşımında erkeklere iki kat pay mı verirsiniz?” diye sorulduğunu iddia etti.
Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle Meclis’e verdiği önergede, çalışmanın Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ortaklaşa yürütüldüğünü ve bu çalışmada 37 bin 624 haneye ziyaret edildiğini belirtti. Tanrıkulu, belgedeki soruları şöyle sıraladı: “Hangi dine mensupsunuz? Aşağıdaki namazları ne sıklıkla kılarsınız? Dışarı çıkarken başınızı örter misiniz? Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah mıdır? Alevi misiniz, Sunni misiniz? Aileniz ne kadar dindardır? Laiklik, İslam’ı özgürce yaşamanın teminat mıdır?
Bu konu ayorum.com da haber olmuştu :
2013 yılı Tüketici Fiyatları Endeksini belirlemek anket mi dediniz!! -
Ya bu aralar başta Diyanet olmak üzere tüm devlet kuruluşları nekadar birbirlerini destekler çalışıyor!!!
Konu inanç olunca...
***
Başbakan
“Türkiye’de sesi çok çıkanın değil, tencere tava çalanın değil, parası çok olanın değil sadece milletin dediği olur.” dedi.
Yani....
Sesi çok çıkan kim? Gösteri yapanlar.
Tencere tava çalan kim? Gezi eylemcileri.
Parası çok olan kim? Sanayici ve yatımcı.
Millet kim ya da kim kaldı ki bu hesaba göre?
Başbakanın evinde zor tuttuğunu söylediği yüzde elli eriyor mu ne?
***
Şu Türkiye sanırım dünyanın en şaşırtıcı ülkesi….
30 yıldaki düşünsel ilerleme; Kürt diye bir ulusu yokturdan Türk diye bir ulus yoktura gelmek.
Yaşasın entellektüellerimiz!!!