
Tesla’nın arıza oranları, TÜV raporları, elektronik hata bildirileri, batarya sorunları ya da süspansiyon kırılmaları sadece mühendislik eksikliği değil. Bu tablo, tekno-kapitalizmin üretimi hızlandırma adına emeği, niteliği ve güvenliği hiçe saymasının doğal sonucudur. 2010–2020 döneminde Tesla, üretimini hızla büyütürken fabrikaları “çadır hatlarına” çevirdi. Model 3’ün bir dönem geçici çadırlarda üretildiğini hatırlayalım. Bu, kapitalizmin klasik formülüdür.
Daha hızlı üret, daha az denetim yap, daha çok sat.
Bedeli mi? İşçiye, tüketiciye, topluma kitlenir.
Bu nedenle Tesla’nın üretim sürecindeki bozukluklar, yalnızca teknik değil, siyasi ve ekonomik tercihlerdir. Tekno-kapitalizm, teknolojiyi ilerletmek için değil, sermaye birikimini hızlandırmak için kullanır. “Yenilikçilik” masalı, çoğu zaman sömürüye sürülen emekçilerin ve kandırılan tüketicilerin üstünü örten bir perdenin adıdır.
Tesla’nın güvenilirliğinin çöküşünde bir başka temel sebep:
Aşırı dijitalleşmiş sistemler.
Klasik otomotiv üreticileri yüz yıl boyunca mekanik dengeyi, emniyet mühendisliğini ve uzun ömürlü üretim kültürünü geliştirdi. Tesla ise bunu bir hamlede aşmaya çalışt.
Her şey sensör,
Her şey yazılım,
Her şey güncelleme,
Her şey uygulama…
Fakat kapitalist hız tutkusu, mühendisliğin yerini tablolarla yönetilen bir “yazılım start-up” kafasıyla doldurdu. Sonuç olarak Tesla’nın eski modelleri, bugün tamir masrafı yüksek elektronik çöplüğe dönüşüyor.
Tekno-kapitalizmin çıkmazı da tam burada başlıyor.
Bir ürün ne kadar dijitalleşirse, tüketici o kadar bağımlı ve savunmasız hale geliyor.
Arabanın camından frene, ışığından ABS’sine kadar her şey “yazılım” haline geldiğinde, arızanın maliyeti ve risk seviyesi katlanıyor. Buna rağmen Tesla, tedarik zinciri kalitesi, fabrikaya giriş kalite kontrolleri, EoL testleri gibi otomotivin temel üretim normlarını bile uygulamaktan kaçındı.
Çünkü tekno-kapitalizmin iş modeli basittir.
Daha az test → daha hızlı üretim → daha çok satış → daha fazla sermaye birikimi.
Almanya’da yıllardır yapılan TÜV muayenelerinde Tesla’nın teknik kusurları ortalamanın üzerinde.
Fren hataları, süspansiyon sorunları, ışık sistemi problemleri, acil durum uyarı sensörleri…
Bunların hiçbiri “küçük yazılım hataları” deği, hayati güvenlik sorunlarıdır.
Bu tablo otomotiv sektöründe şu anlama gelir:
Üretim süreçleri kararsız. Tedarikçiler kontrolsüz. Güvenlik kültürü zayıf.
Yani Tesla, otomotiv sektörünün tarihsel mühendislik birikimini “eski moda” diye çöpe atmış, yerine ise “startup hızını” koymuştur.
Tekno-Kapitalizmin Karanlık Yüzü Bilinçli Arızalar, Bilinçli Bağımlılık kendini gösteriyor.
Tesla’nın yaşadığı sorunları anlamak için sadece teknik sebeplere bakmak eksik olur. Çünkü burada daha büyük bir mesele var.
Tesla, tıpkı diğer tekno-kapitalist şirketler gibi, sizi bağımlı bir kullanıcıya dönüştürmek istiyor.
Aracın tamirini yalnızca yetkili servis yapabilir.
Yazılım kilitleri yüzünden basit bir parça bile değiştirilemez.
Over-the-air güncellemelerle araç “uzaktan yönetilir.”
Abonelik modelleriyle fren performansı bile ücretlendirilir.
Bunların tümü “teknolojik yenilik” değildir, dijital tahakküm politikalarıdır.
Kapitalizmin yeni evresi olan tekno-feodalizm, mülkiyetin kullanıcıdan şirket merkezine kaydırıldığı, insanların cihazlarını satın alsa bile “tam olarak sahip olamadığı” bir sistem yaratmıştır.
Tesla bu sistemin otomotive yansıyan örneğidir.
Sorun Tesla mı? Hayır Sorun Düzenin Ta Kendisidir.
Tesla yalnızca bir markadır.
Asıl mesele markadan çok daha büyüktür.
Tekno-kapitalizm insanı, emeği ve doğayı metalaştırırken teknolojiyi bir özgürleşme aracı değil, bir zorlama mekanizması olarak kullanıyor.
Bugün Tesla’da patlayan kusur oranları, yarın başka markalarda da aynı gerekçelerle ortaya çıkacaktır. Çünkü sorun yalnızca elektronik değil, sistemin kendisi çürümüş durumda.
Bu noktada mesele artık bir otomobil tartışması değildir.
Bu, bir düzen eleştirisidir.
Teknoloji toplumsal yarar için üretilmeli, sermaye için değil.
Üretim süreçleri işçilerin, mühendislerin ve kamunun denetimine açılmalıdır.
Tüketici dijital esaret altına alınmamalıdır.
Güvenlik standartları şirket takdirine değil, toplumsal ihtiyaca göre belirlenmelidir.
Tekno-kapitalist bağımlılık modellerine son verilmelidir.
Teknoloji, sermayenin kar makinesine dönüştüğü sürece Tesla gibi örnekler kaçınılmazdır.
Çünkü asıl mesele mühendislik değildir, ideolojidir.
Ve her kusur, her arıza, her kırılan süspansiyon, her patlayan batarya bize aynı hakikati haykırıyor.
Tekno-kapitalizm kusurlu doğmuştur; çünkü insanı değil karı merkezine alır.
Bu yüzden mesele Tesla değil.
Mesele, bize Tesla’yı “gelecek” diye dayatan düzendir.
Ve o düzen, eninde sonunda çökecektir.