A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Okyanuslar için verilen 5 tehlike alarmı.

Kategori Kategori: Çevre | Yorumlar 0 Yorum | 11 Haziran 2017 03:20:50

Denizler gezegenimizin üçte ikisini kaplıyor ve bize gıda, enerji ve daha birçok nimet sunuyor. Ancak bu muhteşem su altı dünyası tehlike altında. Peki en büyük tehditler hangileri? Vahşi dalgalarla sörf, yelkenli ile bir mavi yolculuk ya da kumsalda bir gezinti... İnsanlar denizi seviyor ve ondan çeşitli biçimlerde yararlanıyor ama bu nimetlere minnettar bir biçimde karşılık verildiğini söylemek çok güç.

DW’den Brigitte Osterath deniz ve okyanusların karşı karşıya olduğu beş büyük tehdidi derledi.



1. Aşırı avlanma

Balık ve diğer deniz ürünleri sağlıklı gıdalar arasında sayılıyor ve dünya çapında çok sayıda insan proteini bol bu gıda maddeleri ile besleniyor. Eskiden denizden sadece doğanın verebildiği oranda ürün çıkartılırdı. Ama artık bu denge ortadan kalkmış durumda.

BM’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, 2015 yılında denizlerden 81 milyon tonun üzerinde balık ve diğer deniz ürünleri çıkartıldı. Bu oran  2014 yılına kıyasla yüzde 1,7’lik bir artış anlamına geliyor. Bu rakamlar, dünyadaki balık ve diğer deniz ürünleri stokunun üçte birinin şu an tükenmiş ve yarısının ise sınıra dayanmış olduğunu gözler önüne seriyor.

2015’te dünyanın  en çok balık avlayan  ulusları arasında  Çin, Endonezya ve ABD bulunuyor. Çoğu sanayi ülkesi 23 ülke, küresel çapta avlanan balık ve diğer deniz ürünlerinin yüzde 80’inden sorumlu.

Uzunca bir süre balık çiftliklerindeki üretimin sorunu çözeceğinden yola çıkılmıştı. Ancak bu çiftliklerin mevcut durumu daha da dramatik hale getirdiği ortaya çıktı. Birinci sorun denizlerdeki büyük çiftliklerde balık üretimi için büyük oranda balık ve diğer deniz ürünlerinden oluşan yemlerin kullanılması. İkinci sorun ise balık çiftliklerinin etraflarındaki alanları balık dışkıları ve ilaçlarla kirletmeleri. Ayrıca balık hastalıklarının buralarda daha kolay yayılması.

Balık avlanma kotalarına titiz bir biçimde uyulması ve genel olarak çok daha iyi bir balıkçılık yönetiminin bu soruna çözüm olabilir. Balık stokları, bir süre avlanma yasağı uygulandığında kendini yenileyebiliyor. Ancak bu genelde mümkün olmuyor. Ayrıca aşırı derecede balık ve deniz ürünlerini tüketmemek ve nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türleri satın almamak da dikkat edilmesi gereken diğer unsurlar.

2. Denizlerde "ekşime"

Dünya çapında sanayileşme ile birlikte karbondioksit salınımı büyük oranda arttı.  Buna rağmen atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu sadece yüzde 40 oranında yükseldi. Çünkü denizler karbondioksiti emiyor, gaz denizde çözülüyor. Böylece denizler iklim değişimini yavaşlatıyor, ancak bunun bir bedeli var. Karbondioksit suda eridiğinde, suya karbonik asit geçiyor, su ekşileşiyor ve PH değeri düşüyor. 1870 yılında deniz suyunun PH değeri 8,2 iken şimdi 8,1 olarak saptanıyor. 2100 yılında ise denizlerdeki PH değerinin yüzde 7,7’ye düşmesi bekleniyor.

İlk bakışta bu değerlerdeki düşüş çok az gibi gelebilir. Ama bu rakamlar deniz suyundaki asidin yüzde 150 oranında artacağını gösteriyor. Çok sayıda deniz hayvanı, özellikle yumuşak ve omurgasız hayvanlar bu durumda çoğalamayacak ve bir süre sonra nesilleri tükenecek.

2005 yılında ABD’nin Kaliforniya kıyılarındaki istiridye çiftliklerinde bu durumun ilk belirtileri ortaya çıkmıştı. Deniz suyu istiridye larvaları için çok ekşi hale gelmişti. Larvalar ölünce, bu alandaki sanayi kolu da yok oldu. Okyanusların ekşimesinin önlenmesi için karbondioksit salınımlarının azaltılması gerekiyor; hem de bir an önce.

3. Sıcak ve ağarmış bir gelecek       

Denizler sadece karbondioksit değil ısı da depoluyor. İnsan eliyle ortaya çıkan karbondioksit salınımları ısınmaya sebep oluyor ve denizler bu ısının yüzde 93’ünü depoluyor. Bu da zorunlu olarak deniz sularının ısınması anlamına geliyor.

1900 ile 2008 yılları arasında deniz yüzeyi sıcaklığı küresel çapta 0,62 °C yükseldi. Hatta Çin denizi gibi bazı bölgelerde bu oran 2,1 °C'ye kadar çıktı. Bu da su altında yaşayan mercanlar gibi birçok organizamanın hayatını tehlikeye atıyor.

Mercanların içinde fotosentez yapan, çok renkli yosunlar bulunuyor. Ancak deniz suyu fazla ısınınca mercanlar bu yosunları üzerlerinden atıyor ve aç kalıyorlar. Bu sürece mercan ağarması (beyazlaması) adı veriliyor. Avustralya kıyılarındaki Büyük Mercan Resifi'nde (Great Barrier Reef) bulunan mercanların üçte biri şimdiden ağarmış durumda. Sadece karbondioksit salınımlarının azaltılmasıyla deniz suyu sıcaklığının artmasının önüne geçilebilinir.



4. Çöp yığınları


Dünya denizleri uzunca bir süre denize açılanların, dev yolcu gemilerinin ve kıyı kentlerinin çöplüğü konumundaydı. Şimdilerde bilinç artışı olsa da okyanuslarda hâlâ büyük miktarlarda çöp toplanıyor. Okyanuslarda akıntıların bir araya getirdiği beş büyük çöp yığını bulunmakta. Milyonlarca plastik parçayı bir araya toplayan bu yığınların 700 bin ile 15 milyon kilometrekareyi kapladığı tahmin ediliyor.

Ancak denizlere düşen çöpün yüzde 99'u bu yığınlara ulaşmıyor. Onlar ise kıyıya vuruyor ve deniz kuşları ve kaplumbağaları gibi canlıların hayatını tehlikeye sokuyor.

Ayrıca kitlesel hayvan üretimi yapan çiftliklerden denizlere nitrat ve fosfat karışıyor. Bunlar denizde yosunların oluşmasına yol açıyor. Yosunlar daha sonra ölüyor ve bakteriler tarafından eritiliyor. Bu süreçte deniz suyunda oksijen oranı o derece azalıyor ki, bu “ölüm bölgelerinde” hiçbir şey yetişmiyor.

Denizlere sanayi atık suları ve bunlarla birlikte tehlikeli kimyasal maddeler, kurşun, civa gibi metaller, giderilmesi zor organik zararlı maddeler de karışıyor. Bunlar balinaların, köpek balıklarının ve diğer deniz hayvanlarının yağ tabakalarına ve sonuçta gıda maddeleri zincirine yerleşmiş oluyor.

5. Deniz altındaki hazine

Deniz altındaki doğal madenlere asıl hücum ise henüz başlamamış durumda. Demir ve mangan hidroksit içeren ve deniz tabanında bulunan mangan madenleri henüz çıkarılmayı bekliyor. Bunlar özellikle paslanmaz çelik üretimine yönelik metal alışımlarda kullanılıyor. Tahminlere göre denizlerde karada bulunandan çok daha fazla miktarda, 7 milyar ton hacminde mangan bulunuyor. Ancak denizlerin dibindeki bu hazine manganez yumruları aynı zamanda su altındaki biyolojik çeşitliliğin buluşma noktası. En son geçen yıl bilim insanları bu tarz bir oluşum içerisinde adını Casper koydukları yeni bir ahtapot türü keşfetmişlerdi. O nedenle denizlerde maden arama faaliyeti hassas ekolojik dengeleri tehlikeye düşürebilir. Bu tür faaliyetlerin şimdiden genel olarak yasaklanması ya da en azından sıkı kurallara bağlanması büyük felaketleri önleyebilir.

Kaynak :  Deutsche Welle Türkçe

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.

Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke

Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.
Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git