Ayvalık sıcak mı sıcak. Nihan Hanımın sahaf dükkânı Eski'z serin mi serin. Kitaplardan ve edebiyat dünyasından konuşmak hoş mu hoş! Çarşı kalabalık mı kalablık. Deniz dalgalı mı dalgalı. Canım lor tatlısı istiyor mu istiyor. Aradığım yeni kitap ve dergiler yok mu yok. Canım buna çok sıkılıyor mu sıkılıyor. Otobüs tıklım tıklım. Bir şey okumanın olanağı yok mu yok. Bizimköy serin mi serin. Ben bittim mi bittim.
4-11 Temmuz, 2011
4 Temmuz, Pazartesi
Altınoluk’ta yaşayan ve şiirini yörenin doğasıyla, mitolojisiyle besleyen Ahmet Uysal da öte dünyaya uğurlandı. Barışı, aşkı, doğa sevgisini... hep öne alan derinlikli bir şairdi. Ayvalık’ı da şiirlerinde ağırlıyordu zaman zaman ve bunları bana da yolluyordu günün birinde yapacağım Ayvalık Şiirleri Seçkisi için.
5 Temmuz, Salı
Hava poyraz. Ayvalık sıcak mı sıcak. Nihan Hanımın sahaf dükkânı Eski’z serin mi serin. Kitaplardan ve edebiyat dünyasından konuşmak hoş mu hoş! Çarşı kalabalık mı kalablık. Deniz dalgalı mı dalgalı. Canım lor tatlısı istiyor mu istiyor. Aradığım yeni kitap ve dergiler yok mu yok. Canım buna çok sıkılıyor mu sıkılıyor. Otobüs tıklım tıklım. Bir şey okumanın olanağı yok mu yok. Bizimköy serin mi serin. Ben bittim mi bittim.
6 Temmuz, Çarşamba
Edip Cansever’in “Şairin Kanı” şiiri. Şair ölümleri üzerine okunacak şiirlerden:
Tanrısız, kimsesiz, her şeysiz biraz
Gözleri bir başına insanlar gibi
Kanıdır şairin ölümle kıpırdamaz
Kanıdır, bilirim, şairin kanı
Kocaman bir aşk lekesi yıkanmış eski evlerde
Kanıdır şairin, gecenin her yerinden
Sevişmeye gireriz korkunç ve bıçak gibi
Yüzüdür şairin kanarsa yalnızlıktan
Bir yüz ki upuzun kadınsız günler gibi
Ve nasıl bir acıdır ki, acıyla anlatılmaz.
Şair ölümleri daha bir acı!
7 Temmuz, Perşembe
Ayvalık. Yine kalabalık. Yine sıcak. Yine Nihan Hanım. Bu yılın ilk karşılaşması Aysel Hanımla. Nihat’ın Yeri’nde yoğurtlu semizotu. İnternetcafe. Lor tatlısı. Ayvalık sokaklarındaki derinlikli öyküler. Dönüşün şiiri için gidip gelen dizeler. Ter her yerimde. Sıcak beynimde hora tepiyor. Ayvalık tostunu iştahla yiyenler. Ayran iyi geliyor sıcağa ve damarlarımda mayışan kanıma.
8 Temmuz, Cuma
Ayvalık çok pis de Bizimköy’un Kuşkent’e kadar olan bölümünde, sabah akşamki yürüyüş yolum, çok mu temiz?
Komşum Ender’le bıkmadan yolu temizlemeye çalışıyoruz. Gidiş ve dönüşte iki torba, her gün tıka basa doluyor. Bu yoldan geçenler naylon torbaları, cola kutularını, su şişelerini, sigara paketlerini, gazeteleri ve daha neler nelerleri... yola atmaktan bıkmayacaklar, ben de komşumla birlikte bu çöpleri toplamaktan bıkmayacağız.
Onlar ellerindekilerden atarak kurtulmaya çalışıyorlar çevreyi kirlettiklerini düşünmeden.
Sağlık yürüyüşü yapanlar boşalan su şişelerini fırlatıveriyorlar yol kenarlarına. Çevre ve dünyamız böyle böyle kirlenmiyor mu?
9 Temmuz, Cumartesi
Çöp Madam’ın yerini buldum sonunda. İzmir’e gidecektim bir toplantı için, iptal edilince Ayvalık’ın daracık sokaklarına vurdum kendimi.
Esnaf daha yeni yeni dükkânlarını açıyordu. Dükkânların önünü suluyordu çıraklar. Toprak kokusu genzimi yakıyordu. Deniz kenarındaki kahveler boştu. Çaylar demli, simitler sıcaktı. Kediler aç, tekneler uykusuz. Trafik sakin. Çöp Madam’ın atölyesi kapalıydı. Mahalleli ondan çok memnundu. Semtin kadınlarına da iş çıkmış bu atölyede.
Çöpleri yeniden üreterek sanatsal verilere dönüştürüyor kadınlar. Atölye kapalı olduğu için e yaptıklarını göremedim.
10 Temmuz, Pazar
Bu yılın günlüğü belli oldu: Çöp Günlüğü.
Çöpe yoğunlaştığıma göre, en doğalı da bu.
Okunacak kitaplar: Çöplük, Mikado’nun Çöpleri, Latife Tekin’in Çöp Masalları...
Başka neler var acaba? Ya şiirde çöp imgesi?
Çevre kirliliğin ilişkin gazete haberlerini toplamaya başlamalıyım.