A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

ABD Taşeronluğu mu?

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof.Dr. Korkut Boratav | 01 Nisan 2012 15:27:55

Geçenlerde Orta Doğu sorunlarının tartışıldığı bir açık oturumda, izleyicilerden biri sordu: "Suriye'ye karşı ABD'nin taşeronluğunu mu yapıyoruz?" Bu soru bir panelistin hoşuna gitmedi; "taşeron" gibi sözcüklerin rastgele kullanılmasını eleştirdi; çok sayıda dış politika hatasına rağmen TC hükümetinin böyle küçültücü bir rolü üstlenemeyeceğini ileri sürdü. Ben de aynı günlerde, Suriye'de Türkiye'ye roller biçen iki Amerikalı'nın görüşleriyle karşılaştım. Bunları okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Birinci Amerikalı’nın adı Emile Nakhleh. Uzun yıllar CIA’da çalışmış; 2006’da Siyasî İslâm Bürosu’nun şefi olarak bu örgütten emekliye ayrılmış. 23 Şubat’ta Financial Times’ta “Suriye’ye Müdahale Zaman Meselesidir” başlıklı bir yazısı çıktı. Yazı bir saptamayla başlıyor: “Batı’nın Beşar Esad rejiminin son bulması için Suriye muhalefetine yardım etme zamanı gelmiştir;...ancak 2011’deki Libya müdahalesini takrarlama eğilimi bugün yoktur.”

Bu durumda ne yapmalı? CIA emeklisi şunları öneriyor: “Rejimden kaçan askerî personel ve muhalefet için bir sığınma bölgesi oluşturulmalı; bölgeye yiyecek, su, tıbbî ve teknik malzeme akımı sağlanmalıdır. Bölge Türkiye’ye bitişik olacağı için, oluşturulup desteklenmesinde Ankara kritik bir rol üstlenmelidir.”

Nakhleh devam ediyor: “Suriye güçleri sığınma bölgesine tecavüz ederlerse, Batı, daha etkili bir direnmeyi sağlamak üzere muhalefeti silahlandırmalı; başarısızlık halinde, ‘kurtarılmış’ bölgeden başlayarak, belli sayıda askeri araziye yollamalıdır.”

CIA emeklisi, müdahalenin ilk adımlarında Türkiye’ye “kritik bir rol” önermektedir; ama, “işgal” söz konusu olduğunda sorumluluğu genel olarak “Batı’ya” vermektedir. Türkiye’ye önemli görevler düşmesi doğaldır; ancak burada “taşeronluk” değil; Türkiye’nin Libya’dakinden çok daha ön planda rol üstleneceği ortaklaşa bir askerî operasyon önerilmektedir.

***

Bush dönemi CIA’sından emekli Nakhleh’in bugünkü ABD politikasını doğrudan etkilemesi pek düşünülemez. Peki, Obama yönetiminin tavrı nedir? Hillary Clinton, bir yandan Suriye’de rejim değişikliğini ısrarla istemektedir; bir yandan da ABD’nin Libya türü bir askerî müdahaleye (en azından şimdilik) kalkışmayacağını söylemektedir. Bu çerçeve içinde Türkiye için düşünülen bir rol var mıdır?

Obama-Erdoğan görüşmelerinin içeriğini elbette bilemiyoruz. Ancak, önemli bir ipucu var: 2009-2011’de ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Politika Planlama Bölümü’nün başkanlığını yapmış olan Anne-Marie Slaughter’ın “Türkiye’nin Sınavı” başlıklı bir yazısından (Project Syndicate, 13 Şubat 2012) söz ediyorum.

Bayan Slaughter bir uluslararası ilişkiler profesörüdür; ancak, ABD hükümetleriyle de içli-dışlıdır. Geçen yıl Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevinden ayrılıp Princeton Üniversitesi’ne geçmiştir, ama aynı bakanlığa (yani Bayan Clinton’a) danışmanlık yapmayı da sürdürmektedir. Yazının Obama yönetiminin en azından yarı-resmî görüşlerini içerdiğini bu nedenle düşünebiliyoruz.

Yazı, esasen, üst perdeden akıl veren yetkili bir siyasetçinin üslubuyla kaleme alınmıştır. Seçerek, kırparak aktaralım:

“Büyük güç olma hevesine kapılan devletler, bunun gerektirdiği yükleri de kabul etmelidir. Gücün kaynağında sadece büyüklük, stratejik konum, güçlü bir ekonomi, becerili diplomasi ve askerî kapasite yoktur. Harekete geçme iradesi de gereklidir. Bu demektir ki, gerçek liderlik, bazı çevrelerin hiç hoşuna gitmeyen kararları alma ve uygulama cesaretini gerektirir. Türkiye’nin uluslararası yıldızı son zamanlarda yükselmiştir. Başbakan Erdoğan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın pek çok ülkesinde yüceltilmiştir. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, artan etkili bir gücü temsil ederek dünyayı dolaşmaktadır. Bugünlerde Suriye’de kıyım sürerken Türkiye’nin bölgesel ve küresel ihtirasları kritik bir sınavdan geçmektedir. Daha Kasım’da bir tampon bölge oluşturulması görüşünü ortaya atan Davutoğlu, Rusya ve Çin’in vetosundan sonra [Suriye için] bir konferans örgütlenmesini öneriyor. Hâlâ mı konferans? Türkiye devamlı olarak konuşmayı önermekte ve gerçekten fark yaratacak önlemleri almayı hep ertelemektedir.”

“Yağ çekme ve fırçalama” ögelerini birleştiren bu küstah ifadeler, Türkiye’den beklenen eylemlerle bütünleşmektedir: “Türkiye, yerel eşgüdüm komiteleriyle sıkı işbirliği kurmalı; Suriye’nin Kuzey Doğu sınırında Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO’nun) saldırıya yasak bölgeler oluşturmasını lojistik, istihbarat, silah, eğitim, iletişim hatta uçak desteği ile sağlamalı; ÖSO’ya [verilecek]... uçaksavarlar ve tanksavarlar sayesinde Suriye ordusunun bazı bölgelere girişi böylece önlenmelidir. Bu strateji başarısız olursa, Türkiye ve Arap Birliği devletleri, kara kuvetlerini Suriye’ye yollamayı (NATO’nun lojistik ve iletişim desteğini alarak) düşünmelidirler.”

***

Dikkat ediniz: Bayan Clinton’un danışmanının, Suriye’ye müdahale önerisi hemen hemen tamamen Türkiye’ye dönüktür. “Arap Birliği” askerlerinin, Suriye’nin Kuzey Doğu sınırına “taşınması” hayalîdir. (Slaughter’in yazısından sonra Arap Birliği Başkanlığı Irak’a geçmiştir. Suudi’lerin ve Katar’ın “rejim değişikliği” talebi rafa kaldırılmıştır ve bunu içermeyen Annan Planı benimsenmiştir.) Önce hava, sonra kara harekâtı tamamen TSK tarafından üstlenilecek; NATO, “lojistik ve iletişim desteği” dışında elini taşın altına sokmayacaktır.

Slaughter’in Türkiye’ye biçtiği rol, taşeronluk değilse nedir? Elbette taşeronun kazançları da gözetilir; pazarlıkla belirlenir; ancak (sendikasız, sigortasız, güvencesiz işçi çalıştırmak gibi) kirli işleri üstlenmek şartıyla...

Slaughter yazısında, kendince başarılı insanî emperyalizm örnekleri vererek, “Suriye’deki kirli, kanlı işi” Türkiye’ye pazarlamaya çalışıyor: Bosna, Kosova, Sierra Leone, Doğu Timor, Haiti, Fildişi Sahili... Liste, ABD, Britanya, Avustralya, Brezilya, Fransa birliklerinin “burunları (hemen hemen) kanamadan” yaptıkları müdahalelerden oluşuyor. Clinton’un danışmanı, nedense, Irak, Afganistan ve Libya’dan söz etmiyor. Suriye için Türkiye’ye önerilen askerî müdahale ise, bu sonuncuların benzeridir.

Şubat’ta yayımlanan bu “yarı-resmî” yazı, ABD yönetiminin bugünkü eğilimlerini ne derecede yansıtmaktadır? “Taşeronluk” hâlâ gündemde midir? Bedeli müzakere edilmekte midir? Bizimkiler ikna edilmiş midir? Bilemiyoruz.

Sadece ve sadece Türkiye’nin bu türden kanlı ve kirli bir maceraya karışmasına karşı çıkmamız gerektiğini biliyoruz; o kadar...


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması
AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git