A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Demokrasi ya da deli dana hastalığı

Kategori Kategori: Siyaset | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 08 Temmuz 2007 12:44:44

Bir takım ilkelerle büyütülürüz. Doğrular verilir. Üzerinde düzenin yükselmesi için sorgulanmamaları gerekir. Nedeni niçini nasılı ile kabul etmemiz gerekir. Böylece düzenin has parçası oluruz. Yok anlamamışsak ya da bize uymuyorsa sağından solundan kemiririz. Ya da işimize geldiği gibi kullanırız. Çıkarlarımıza uydurarak...

Bu ilkelerden birine bakalım. Ona demokrasi diyoruz. Hepimiz onu çok seviyor ona taparcasına inanıyoruz. Onun nimetleri var. Onu uyguladığımız koruduğumuz sürece haklı ve doğruyuz. Öyle ki uygarlık yolunda ilerlemeyi hedeflemiş gelişmekte olan bir ülkenin dünyaya karşı onurudur o. Eğer sizde ondan yoksa onu dışardan size getirmeye bile çalışırlar. Gerekirse uğruna kan dökülür. O din kadar etkili güç kullanım araçları olan, tanrı kadar yüceltilmiş bir kavramdır. Kutsaldır. O bireylerin eşitliğinin özgürlüğünün garantisi, sonucu, amacı, aracıdır. Kutsaldır.
Ama nedir? Sahiden ne anlama gelir eski Yunancadan alınmış bu kavram. Demokratia: yani demos, ahali + kratia erk sözcüğünden türemiştir. Türkçe'ye, fransızca démocracie sözcüğünden geçmiştir.
Doğrudan ya da seçilmiş temsilciler aracılığıyla bir toplumun ya da bir ülke halkının kendi kendini yönetmesidir. 
Eğer küçük bir örgütlenme ya da toplumdan söz ediyorsak, herkesin eşit söz sahibi olduğu ve doğrudan katılımıyla kararların alındığı doğrudan demokrasi olasıdır.
Eğer bir ülke ya da karmaşık bir örgütlenme ve çok sayıda üye söz konusuysa, üyelerin temsilcilerini seçtiği, bu temsilcilerin yönetimden sorumlu olduğu bir demokrasiden söz edilebilinir. Buna halk demokrasisi denir.
Halk demokrasisine bir bakalım.
Bir ülkede bir toplum içinde demokrasinin var olabilmesi için, tüm bireylerin seçme, seçilme haklarının olması, bunları özgürce kullanabilmeleri gereklidir. Ama yeterli midir?
Seçilmek isteyenlerin seslerini çıkarabilmeleri, seçecek olanların da bu sesi duymaları, dinlemeleri, değerlendirmeleri gerekir.
İşte tam da burada, demokrasi o tatlı o kutsal kavram, toplumun onuru olmaktan çıkıp bir güldürüye dönüşür.
Seçilenler
Önce sormak gerekir. Kimler seçilmek ister. Bir toplumu bir ülkeyi yönetmek, başkaları adına onlar için kararlar almak öyle ağır bir sorumluluktur ki, niye birileri çıkıp da bu sorumluluğu yüklenmek ister. Niye birileri başkalarına hizmet etmek ister. Seçecek olanların seçilmek isteyenlere bu soruyu sorması, samimi bir yanıt istemesi gerekmez mi?
Eğer gerçekten samimi olsalar gerçekçi yanıtlar şunlar olabilir mi?
  • Ömür boyu maaş
  • Dokunulmazlık hakkı
  • Devletin sunduğu olanakları özel çıkarlar için kullanma özgürlüğü
  • Toplumun önünde durarak ego doyumu sağlama
Oysa seçtiğimiz insanların
  • onları seçen bireylerin sorunlarını anlamalarını, çözmeye uğraşmalarını
  • her türlü özel çıkarlarını askıya alıp, toplumlarının ve ülkelerinin çıkarları için çalışmaya adanmalarını
bekleriz. Mutlaka böyle tuhaf, sorunlu bireyler de vardır. Bir şeyler yapmaya çalışırlar. Ama kendimize samimi olarak soralım. Bu beklentilerimiz gerçekçi midir? Hangi kültürden, ulustan, ideolojiden olursa olsun insanın ne kadar hırslı, yozlaşmaya ne kadar hazır, ne kadar bencil olabileceğini göz önünde bulunduruyor muyuz?
Peki diyelim ki, ille de bize hizmet için çalışmak isteyen tuhaf ama onurlu bireyler var. Düzenimiz onların aday olması, seslerini duyurabilmesi için uygun mu? Hangi araçlarla seslerini duyuracaklar?
  • Kendi toplumları ile doğrudan ilişkiye girerek –bunu yapabiliyor ve yapıyorlarsa harika!-
  • Yazılı ve görsel basın aracılığıyla –ama özgür, tarafsız, çalışkan ve yetenekli bir basın var mı?
Seçenler
Bir de seçecek olanlara bakalım. Diyelim ki ortam uygun. Hizmet için seçilmek isteyen onurlu bireyler ortaya çıktı, seslerini duyurabiliyorlar. Bu durumda ilk varsayım şudur: Seçenler, seçilmek isteyenlerin dışında kalan, topluma hizmet için kıçını kaldıramayacak olan bireylerden oluşur. Bu bir hakaret gibi gelebilir kulağa. Ama normal olan budur zaten. Buna halk denir.
  • Seçenler arasında bir ülkü, duyuş, düşünüş, çıkar birliği vardır. Bu yoksa, demokrasi en iyi tahminle temsilcilerin uzlaşamayacağı bir ortam yaratır. En kötü tahminle de çoğunluğun yönetimde söz sahibi olup çoğunluğun çıkarlarına göre yöneteceği bir despotluğa zemin hazırlar. Buna çoğunluk demokrasisi denir.
  • Seçenler, toplumlarının geleceği, yönetimleri, çıkarlarına tamamen yabancılaşmış, aptallaşmış, cahil bırakılmış bireylerden oluşabilir. Kolayca güdülen bu bireyler, kendi çıkarlarını gözetip korumak bir yana tamamen ona karşı çalışan temsilciler seçerek, yok oluşlarını hazırlarlar. Devletin polis, asker, yasa yapma olanakları kullanılarak, bu halkın bilinçlenmesi, yönetimde söz sahibi olabilecekleri mekanizmalar kurmaları kullanmaları çoktan önlenmiştir. Buna trajik demokrasi denir.
  • Seçim sistemi o kadar kurnazca düzenlenmiştir ki, en büyük azınlık, çoğunluğu oluşturan diğer azınlıkların temsilci çıkarma olanağını kaldırır. Elbette yine demokrasi adına, yönetim hakkını eline geçirir, tam bir arlanmazlık içinde kullanır. Buna da trajikomik demokrasi denir.
Peki sizin demokrasiniz nasıl bir demokrasi? Türkiye’de ya da Avustralya’da geleceğiniz için ne kadar söz sahibisiniz? Ne kadar söz sahibi olabilirsiniz?
Demokrasinin tam olarak neresindesiniz? Dem’inde mi ok’unda mı ar’ın da mı si’kinde mi?
Melbourne
Temmuz 2007

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

aykut yazgan { 09 Temmuz 2007 19:14:10 }
demokrasi yazisina gelince....
teorik olarak tarifi, carpikliklari cok guzel ortaya cikmis.
yansitilmis, cok iyi tarif edilmis..
ancak benim mesrebime gore cok yumusak !
gerek bunu icat edenler ( eninde sonunda insanciklar tarafindan herhalukarda carpitilip boka saplanacagi belli olan bir kurum) gerekse demokrasiyi - parantez icindeki - carpitanlar bir agiz dolusu sovguyu sanirim hakettiler.
ama ciddi bir sovgu - ana avrat -

bir sanat harikasi olan kadin vucudunu avignonlu kadinlar tablosunda picasso o kadar carpitmistir ki, bunu sanat nami hesabina yaptigi soylenir. ve belki de affedilebilir.

ama insan beyninin bir harikasi olan demokrasiyi hicbir sey ugruna kafamiza coreklenen buyurganlarin bu kadar carpitmasina insan tahammul edemiyor.

sanat için olsa bile
Diğer Sayfalar: 1.

 




Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.
Avrupa'da İmamoğlu çıkmazı: Çıkarlar mı değerler mi?

Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…
Trump'ın politikaları ABD'nin 50 eyaletinde protesto ediliyor.
Dünyadaki boykotlar: Kim neyi hedef aldı?

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi
Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke
2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.

Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil
Dan O’Dowd, Tesla’nın Zehirli Kültürü, Başarısız Abartı ve BYD’nin Yükselişi Üzerine
ANALAR(IMIZ) SİZLER ÇOK YAŞAYIN
Amerika dış yardım yumuşak gücünden vazgeçiyor mu?
Zelenski: Kolezyum Politikasının Kurbanı

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git